Özgür-Der Ankara şubesi “Din ve Kamusal Alan Tartışmaları” başlığını Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün’ün sunumuyla gerçekleştirdi.
Dernek salonunda düzenlenen programda, Düzgün, dinleyicileri selamlayarak konuşmasına başladı.
Kamusal alanın Jürgen Habermas’ın fikirleriyle paradigmatik biçimine kavuştuğunu anımsatan Düzgün, kamusal alanın tanımını ve neleri kapsadığını anlattı.
Modernizmin tek bir hakikat anlayışını dayattığını söyleyen Düzgün, “Artık tek bir modernlik yok. Eskiden Batı diyordu artık tek bir modernlik var, herkes bu modernliğe uyacak. O da Batı’nındır. Artık Batı’da yetişen bir adamlar diyor ki artık modernliğin birçok mihrabı var. Doğu’da ve Batı’da farklı modernlikler olabilir.” dedi.
Doğulu ve Batılı düşünürlerin neredeyse hepsinin dinin kamusal alana geri dönmesi konusunda hemfikir olduğunu belirten Düzgün, “Allah, metafizik anlamda bütün değerlerin kaynağıdır. Kamusal alan diye bir alan vardır. Din bu alana müdahil olacaktır, olması lazım. Dinin kendini orada göstermesi ve orayı inşa etmesi lazım. Bunu nasıl yapacak peki? Bunu değerlerle yapacak, normlarla değil. Peki değerden ne anlıyoruz? Birinci değer, insandır. İnsanın kendisi saygındır, değerdir.” ifadelerini kullandı.
Habermas’ın “Modernite ve sekülerliğin tek başına kurduğu bir dünya yaşanmaz bir dünyadır” ifadesini aktaran Düzgün, “Modernite, merhametin içinden çıkarıldığı bir dünyadır. Merhametin zafiyet olarak gösterildiği dünyadan ne bekliyorsunuz?” değerlendirmesini yaptı.
Bilginin insana huzur getirme gibi bir iddiasının olduğunu dile getiren Düzgün, “Bilgiden sonra düşünce geliyor. Bilgi ve düşünce arasında ayrım var. Düşünce amacı sorar. Niçin bilgi elde ediyoruz sorusu düşünceyi ortaya çıkarıyor. Bilgini ne işe yarıyor dediğimiz kısmı ise hikmeti ortaya çıkarıyor. Onun için peygamberler hikmetin taşıyıcısıdır.” açıklamasında bulundu.