Özgür-Der Ankara Şubesi çağrısı ile bugün Mısır Büyükelçiliği önünde birçok kuruluşun da destek verdiği Mısır’daki cunta yargısını lanetleyen bir basın açıklaması yapıldı.
İHH Ankara Temsilcisi Mustafa Sinan'ın açılış konuşması yaptığı eylem sloganlar eşliğinde başladı.
Mustafa Sinan, konuşmasında 3 Temmuzda Mısır'da ABD destekli askeri cunta tarafından gerçekleşen darbenin gayrimeşru olduğu ve bunun sadece Mısır halkının iradesine yapılmış bir müdahale olmadığını bu darbenin aslında dünya Müslümanlarının iradesine açık bir müdahale olduğunu vurguladı. Mustafa Sinan darbenin yapıldığı 3 Temmuz'dan bu yana sadece Mısır'da değil bütün dünyada yapılan bu darbenin gayrimeşruluğunu haykıran eylemler gerçekleştiğini, bugün hala Ezher Üniversitesinde, Adeviye meydanında ve Mısır'ın diğer kentlerinde direnişin bütün canlılığıyla devam ettiğini ifade ettiği konuşmasına Türkiye'de darbenin yapıldığı ilk günden bu yana birçok sivil örgütü ve siyasi organizasyonlarca eylemler yapılarak darbenin ve darbecilerin lanetlendiği eylemler gerçekleştirildiğini ve bu eylemlerin devam edeceğini vurgulayarak sözlerini bitirdi.
Daha sonra Özgür-Der Ankara Şubesi adına yönetim kurulu üyesi İrfan Öndaş tarafından basın açıklaması okunan eylemde "Darbeciler, Mursi’yi Yargılayamaz”, “Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün zalimin zulmettiği günden çetin olacaktır.” “Esir edilen Mursi değil Mısır halkının iradesidir” yazılı dövizler taşındı.
İrfan Öndaş'ın okuduğu açıklamada; “Bu hukuksuz mahkeme Mursi’yi değil Mısır halkının iradesini ve tüm ümmet coğrafyasındaki direnişleri yargılamaktadır. Bizler ne bu mahkemeyi ne de darbecilerin kurumlarını tanımıyoruz. Mursi’nin onurlu direnişine buradan destek veriyoruz. Mursi ne yapmıştır; Hamas’a, Filistin İntifadasına ve yıllardır ambargo altında açlık çeken Gazzeli kardeşlerine yardım etmiştir. Mazlumlara, mahrumlara hakkını teslim etmiştir, ABD başta olmak üzere emperyalistlerle işbirliğini reddetmiştir. Mursi tüm bu İslami ve insani görevleri yerine getirdiği için yargılanmaktadır. Bizlerde bu suçlara ortak olduğumuzu ilan ediyoruz.” denilerek,
“Köpekler salıverilmiş, izzete ve onura prangalar vurulmuştur. Diktatörler şunu unutmasınlar ki Musri ve temsil ettiği hareket sonradan çıkma bir hareket değildir. İnsanın yaratılışından beridir şeytanla yapılan mücadeleyi temsil eden İslami bir harekettir. Bu yüzden ne dünkü ne bugünkü ne de gelecekteki diktatörler, katiller ve zalimler bu hareketi bitiremeyecektir.” ifadelerine yer verildi..
Basın açıklaması Öndaş’ın; “Mursi; Filistin İntifadasına destek vermekle, Hamas’a yardım etmekle, yalınayaklıların, mazlumların ve mahrumların haklarını teslim etmekle, batılı ve emperyalist güçlere karşı işbirliğini reddetmekle suçlanmaktadır. Mursi’nin işlediği bu suçlardan onur duyuyoruz. Mursi’nin işlediği bu suçlara ortak oluyoruz. Aynı Adeviye meydanında tertemiz alnından vurulan yiğit Esma gibi. Aynı şehit edilen kızına yazdığı mektupta kendi şahsi işlerini değil ümmetin işlerini önceleyen Biltaci gibi.” sözleriyle sona erdi.
Basın açıklamasında; “Katiller Mursi’yi Yargılayamaz”, “Mursi’ye Selam Direnişe Devam”, “Suriye’de Mısır’da İntifada Her Yerde”, “Defol Sisi, Seninleyiz Mursi”, “İslami Hareket Engellenemez”, “Yaşasın İslami Mücadelemiz”, “Katil Cunta, ABD’ye Kukla” sloganları atıldı.
Basın açıklamasının tam metni
Mısır tarihinde 30 Haziran 2012 de ilk kez bir cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi; ancak 3 Temmuz 2013’te küresel güçlerin desteğiyle askeri darbe gerçekleştirildi ve halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi görevden uzaklaştırılıp diktatörlerce esir alındı ve halkın özgür iradesine ipotek koyuldu.
Bu darbeyi kabul etmeyen ve sayıları milyonlara ulaşan Müslüman Kardeşler liderliğindeki halk, yaklaşık direnmekte ve 4 aydır barışçıl gösterilerine devam etmektedir. Ancak Allah’ı ve ahiret gününü unutup, küresel ve bölgesel işbirlikçi güçlerin desteğine güvenen ordu, yine barışçıl gösterilerine devam eden halkın üzerine ateş açarak binlerce kardeşimizi katlediyor. Bütün İhvan liderleri aşağılık uygulamalarla zindanlara atılıyor. Bu da yetmezmiş gibi kendi yaptıkları katliamların sorumluluğunu Müslümanların üzerine yıkmaya çalışarak mahkemelerde yargılıyor.
ABD liderliğindeki Batı ise hala bu insanlık dışı darbeye ve uygulamalara darbe dememekte ısrar ediyor. Bu da yetmezmiş gibi bölgesel işbirlikçi aktörleri vasıtasıyla darbeye ekonomik ve siyasi yardımlar yapmaktan geri kalmıyor. Ancak Mısır’ın onurlu ve direnişe sevdalı yiğit evlatları katliamlara, işkencelere ve baskılara rağmen hayat kitapları Kur’an’la direnmekte ve her gün ölümlere yatarak hem bizleri hem de dünyanın tüm onurlu insanlarını mübarek kanlarıyla diriltmektedirler.
Mısır halkının özgür iradesiyle yapılan seçimler sonucu Cumhurbaşkanlığını kazanan Muhammed Mursi, Cumhurbaşkanlığı makamından diktatörlerce esir alınıp tutsak edildikten sonra bugün diktatörler tarafından kendi işledikleri suçlardan dolayı yargılanacaktır. Bu gün; özgürlüğün, adalet ve insanlığın ayaklar altına alındığı gündür. Bu gün Filistin İntifadasının ve diğer Ortadoğu intifadalarının yargılandığı, emperyalist, kapitalist ve darbeci zihniyetlerin İslami Hareketleri boğmaya çalıştıkları gündür. Bu yargılama, Mursi’ye yönelik değil İslami harekete karşı yürütülen bir kapsamlı bir yargılamadır.
Ancak, işletilen bu baskıcı süreç, ne Mursi’yi ne de Müslümanları sindiremeyecektir. Cuntacılar Mursi’nin şahsında İslami hareketi tasfiye etmeye çalışıyorlar. Oysa bu tür senaryolarla İslami hareketin bitirilemeyeceğini darbeciler de öğreneceklerdir. Mursi, Mısır’da İslami hareketi temsil etmektedir. Hasan el-Benna’ların, Seyyid Kutupların, Abdulkadir Udeh’lerin yolunu sürdürmektedir. Onu yargılayanlar ise tam 60 yıldır Mısır’ı darbeyle, baskıyla, işbirlikçilikle tahakküm altında tutan despotların varisidirler. Muhammed Mursi esir alınmış olsa da, teslim olmayı reddederek, tüm dünyaya, bizlere, gelecek nesillere bir Müslüman’ın baskı ve zor karşısında izzetli duruşunun nasıl olması gerektiğini göstermektedir.
Mursi; Filistin İntifadasına destek vermekle, Hamas’a yardım etmekle, yalınayaklıların, mazlumların ve mahrumların haklarını teslim etmekle, batılı ve emperyalist güçlere karşı işbirliğini reddetmekle suçlanmaktadır. Mursi’nin işlediği bu suçlardan onur duyuyoruz. Mursi’nin işlediği bu suçlara ortak oluyoruz. Aynı Adeviye meydanında tertemiz alnından vurulan yiğit Esma gibi. Aynı şehit edilen kızına yazdığı mektupta kendi şahsi işlerini değil ümmetin işlerini önceleyen Biltaci gibi.
Bizler Muhammed Mursi’nin duruşmada savunma yapmayıp, zalimleri yargılayacağına inanıyoruz. Mısırlı Müslüman kardeşlerimizin mücadelesi ile dayanışma içinde olduğumuzu, zalimlere karşı bugüne kadar ortaya koydukları direnişle iftihar ettiğimizi duyuruyoruz.
Mursi’yi yargılayacak olan bu mahkeme geçersizdir. Bu mahkemeyi aynı diktatörlüğü tanımadığımız gibi tanımıyoruz. Rabbimizden Mısır’da ve diğer ümmet coğrafyasında zulme ve diktatörlüklere karşı direnen kardeşlerimize sabır ve güç vermesini, ayaklarını sabit kılmasını diliyoruz.
“Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır.
ÖZGÜR-DER ANKARA ŞUBESİ