Katil Esed rejimi, Rusya ve İran'ın saldırılarını lanetleyen Özgür-Der Ankara Şubesi Başkanı Bilal Yıldızhan, 10 yıldır devam eden savaşın Suriye halkına ağır bedel ödettiğini söyledi.
İdlib halkının yalnız olmadığını belirten Yıldızhan, "Esed, Rusya ve İran kendi çıkarları için savaşıyorlar. Suriye'yi, Müslüman coğrafyayı yıkım yerine çeviriyorlar. Mazlumları, göç eden insanları, yollara düşen insanları varil bombalarıyla katletmeye devam ediyorlar. Bugün bu maksatla dünyayı sessiz ve kör kaldığı, reel politik ve konjonktür adına ses çıkaramadığı bu vahşette karşı toplandık. Bu vahşette karşı Müslümanlar topyekûn dayanışma sergilemeli ve zalimlere karşı sesini yükseltmelidir. Aksi takdirde bir halkın ölümüne seyirci kalmanın vebalini hiçbirimiz yüklenemeyiz." dedi.
Eyleme katılan Araştırmacı-Yazar Hamza Türkmen İdlib'de büyük bir katliam yaşandığını "Bizler burada bağımsız duruşlu Müslümanlar olarak müminlerin kardeş olduğunu ve dayanışma vecibemizin farz olduğunu bir kez daha haykırıyoruz. Haktan, adaletten ve özgürlükten yana saflarımızı birbirimize yanaştırmaya ve Türkiye Müslümanlarını Suriye'de yaşanan katliama 'hayır' demeye davet ediyoruz." dedi.
Hamza Türkmen sözlerine şöyle devam etti:
"Kardeşlerim, bugün Rahmetli Mehmet Akif'in 83. ölüm yıldönümü. Mehmet Akif diyor ki 'Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.' Mabedlerimiz Bursa'dan Halep'e kadar yürür. Son Meclis-i Mebusan'da alınan kararla
Bir konuda sayın Erdoğan'ı tebrik ediyoruz. Çünkü halkını katleden katil Esed'le görüşmeyi uzlaşmayı kabul etmiyor, Suriyeli direnişçilerin arkasında duruyor ve Türkiye'ye gelen dört milyon Suriyeliyi hala burada bir Ensar bilinciyle insanlarımızı kucaklamaya davet ediyor. Bu çok değerli bir şeydir. Ama bu bölgede Astana sürecini bir nevi çiğneyen Rusya sadece burayla sınırlı kalmıyor; Amerika'nın desteklediği BAE'nin, Suud'un, Mısır'ın desteklediği General Hafter Libya devrimcilerini, Libya'nın meşru hükümetini devirmek için planlar yaparken Rus lejyonerleri de katliamlar yapıyor. Rusya, Libya'da da karşımıza çıkıyor, Suriye'de de karşımıza çıkıyor. Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Esed'e karşı duruşu ve Suriyeli muhacirlerden yana olan tutumundan ötürü tebrik ettik ama Rusya ile ekonomik ilişlilerimiz kırılmasın diye Rusya'nın bölgede yaptığı katliama karşı da sessiz kalmamasını istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı katliam yapan Rusya'ya, Putin'e karşı tavır geliştirmesini bizatihi talep ettiğimizi buradan duyuruyoruz; bu konudaki pasifizmini aşması için sorumluluğa davet ediyoruz, uyarıyor ve ikaz ediyoruz."
İnsan ve Medeniyet Hareketi Ankara Temsilcisi Hacı Aydemir ise Suriye'deki acı blançonun her geçen gün arttığına işaret ederek "Suriye'de katledilen mazlum halka kör, sağır ve dilsiz olan bölgesel ve küresel güçlerin vicdansız ve umursamaz tavırları ülkedeki dramı daha da derinleştirmiştir. Bu umursamaz tavırdan cesaret alan şer odakları yeni katliamlar peşindedir. Rusya ve İran'ın bu süreçte aldığı rol, ABD ve AB'nin çifte standarttı bölgeyi kaosa sürüklemiştir. Son günlerde İdlib'teki yüzlerce sivil katledilmiş, yüz binlerce kişi topraklarından göç etmek zorunda kalmıştır. Bizler bu katliamı ve zulmü bütün dünyaya duyurmak ve haykırmak zorundayız. Bu Müslümanlığın ve insanlığımızın bir gereğidir." şeklinde konuştu.
"İdlib Katliamları Durdurun" ve "Rusya Suriye'den Defol" pankartı açıldığı eylemde, "Katil Rusya", "Katil İran" ve "Katil Esed" yazılı döviz taşıdılar. "İdlib Halkı Yalnız Değildir", "Katil ABD, Orta Doğu'dan Defol" sloganları atan katılımcılar eylemde tekbirler getirdiler...
Yasemin Öğüt'ün basın açıklamasını okumasının ardından eylem sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Rusya – İran – Esed Barbarlığının Karşısında
İDLİB HALKININ YANINDAYIZ!
Bizler, son günlerde Esed rejimi ve Rusya'nın yoğun saldırılarına maruz kalan İdlip halkının yanında yer aldığımızı beyan etmek, neredeyse tüm dünyanın sessiz kaldığı katliamları ve insanlık suçunu telin etmek için burada toplanmış bulunmaktayız.
Suriye'de katliamlarına yıllardır çocuk, yaşlı, kadın, demeden devam eden, yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının yaşadıkları yerleri terk etmesine neden olan rejim-Rusya-İran üçlüsü şimdi de müstezafların sığındığı son bölgeyi, İdlipi gözlerine kestirmiş durumdalar. İran destekli Rejimin ve Rusya'nın son bombardımanlarında can verenlerin sayısı bini geçmiş, 200 bine yakın kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Yoğun bir şekilde devam eden saldırılarda hedef gözetilmemekte, sivil yerleşim alanları, pazar yerleri, hastaneler vurulmakta, evlerini terk etmek zorunda kalan mazlumların kullandıkları karayolları dahi bu saldırılardan nasibini almaktadır.
17 Eylül 2018'de Rusya ve Türkiye arasında varılan mutabakatta İdlip "gerginliği azaltma bölgesi" ilan edilmiş, bölgedeki insani trajedinin azaltılması, sivillerin korunması sözde garanti altına alınmıştı. Ama görülen o ki Rusya bu mutabakatı umursamamakta, bölgeyi ikinci bir Halep yapmak istemektedir. Bu tablo tekrar açık ve net bir şekilde göstermiştir ki, bölgeye yönelik zerre kadar insani bir endişe taşımayan Rusya, Suriye'ye yönelik planlarını sözde ittifak ettiği Türkiye'yi ciddiye almadan gerçekleştirmek için elinden geleni yapmaktadır ve yapacaktır. Bu durum Rusya'nın nasıl bir müttefik olduğunu, sözüne ne kadar güvenilebileceğini yeniden gözler önüne sermektedir.
Kabul etmek gerekir ki Erdoğan yönetimi başından beri, Esed zaliminin karşısında, mazlumların yanında yer almıştır. Ancak Rusya'yla girilen ittifak ilişkisinin başta kardeşlerimize, sonra Türkiye'ye hayırdan çok zarar getirdiği ortadadır. Bir an önce bu durum gözden geçirilmeli, son zamanlarda Libya konusunda da gündeme geldiği şekilde Rusya'nın oyalamalarından uzak durulmalıdır.
Yine bu tablo bizlere şunu göstermektedir ki, mezhepçi veya ideolojik kaygılarıyla Rusya, İran ve Esed'le işbirliği yapılması gerektiğini savunan zevatın tezi baştan aşağı çelişkilerle doludur. Her fırsatta dönüp zalimlerle masaya oturulmasını telkin eden zihniyetin, mazlumların haklarını, yaşanan katliamları değil kendi ideolojik gündemlerini dert edindikleri ortadadır. Mısır söz konusu olunca Sisi'den, Doğu Türkistan söz konusu olunca Çin'den dahi taraf tutan bu kafanın, Suriye halkı söz konusu olunca da İslam düşmanlığından başka bir saikle hareket edeceklerini düşünmek mümkün değildir. Aynı telkinleri, kendilerince iyi niyetle dillendirenlerin ise basiretten ne kadar yoksun olduklarını bu son saldırılar yeniden ortaya koymaktadır.
Bu son tablo neticesinde ele alınması gereken bir diğer mesele ise mülteciler meselesidir. Yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan mazlumların durumu, şimdiden ırkçılar tarafından sosyal medya ve sair platformlarda gündem edilmeye, mazlumlara yönelik mide bulandırıcı ifadeler yeniden dillendirilmeye başlanmıştır. Bu durumda bizler, kardeşlerimize sahip çıkma sorumluluğumuzu yeniden hatırlamak ve hatırlatmak durumundayız. Zalimler tarafından yurtlarından ayrılmak zorunda bırakılan insanlara, bir başka acıyı da burada yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bu meydandan güçlü bir şekilde haykırıyoruz ki;
Bizler her durumda Ümmet olma şuurunu yaşatmaya çalışacak, mazlumlardan yana tavrımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Yaşanan onca katliamın, olağanüstü trajedinin bir köpeğe tekme atılması kadar haber değeri görmediği bir ortamda bizler kardeşlerimizin derdini gündem etmekten, acılarını dillendirmekten, dualarını paylaşmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Esed Rejimi, İran ve Rusya ortaklığının zulümlerini de, onların buralarda propagandasını yapanları da ifşa edecek, asla unutmayacak ve unutturmayacağız.
Kahrolsun zalim Esed rejimi,
Kahrolsun İran ve Rusya,
Yaşasın Ümmet Dayanışması!