Ankara Özgür-Der Şubesinde Adem Özköse tarafından ayda bir olarak programlanan “İslam Ülkeleri Seminerleri” başlıklı dizinin ilki “Patani İslami Direnişi” başlığıyla gerçekleştirildi.
Adem Özköse, konuşmasına başlamadan önce Patani Müslümanlarının ramazan ayında altı müslüman tutuklunun serbest bırakılması için karakol önünde yaptıkları bir gösteriye tayland askeri ve polis gücünün yaptıkları kanlı müdahalede 200 müslümanın şehid edildiği operasyon görüntülerini slayt gösterisi olarak sunduktan sonra dinleyenleri selamlayarak konuşmasına başladı.
Adem Özköse, biz pataniyi konuşurken Mali'ye Fransanın müdahaleye başlaması, Suriyede Esadın her gün yüzün üzerinde müslümanı katlediyor olması, Arakan ve Somalide Müslümanların baskı ve zulüm altında inliyor olması, Afganistanda Amerika'nın güdümündeki zulüm ittifakının afgan halkına uyguladığı ölüm, baskı ve tecavüz olayları gündemdeki yerini korumaktadır. Müslüman ülkeler Maalesef despot ve zorba iktidarların ve onları koruma altına alan müttefiklerinin baskısı altındadır. Müslümanlar bunun bilincinde olarak sorumluluklarına sahip çıkmak durumundadırlar.
Evet “PATANİ” Tayland’ın güneyinde yer alan nüfusunun %85’ini Müslümanların oluşturduğu, Tarihi antik çağlara kadar uzanan, halkının da ırk olarak Malezya ve Endonezyalı’larla aynı kökten geldiği bir coğrafya. Patanili’ler ilk olarak 9. yüzyılın başlarında Çin’e ticaret yapmaya giden Yemenli Arap tüccarlar aracılığıyla İslam’la tanışdılar. Bölge İslam’dan önce Budizmin merkezi sayılıyordu. İslam Pataniye coşku, aşk ve kuvvet verdi Patanililer islamla dirildiler, asırlardır küfür ve zorbalığa karşı mücadeleyi elden bırakmamalarını da islama borçludurlar. İslam’la tanıştıktan sonra büyük bir atılım gerçekleştiren Patani Halkı, 15. yüzyılda “Patani İslam Krallığı’nı” kurdu. “Patani İslam Krallığı” özellikle 16. ve 17. yüzyıllar arasında Güneydoğu Asya’da önemli bir ticaret ve eğitim merkezi haline geldi.
Omanlı imparatorluğunun yıkılması ve Emperyalist devletlerin ulus devlet fikriyle islam imparatorluğunu bölük pörçük bölmesinden sonra ingilizler doğu asyada sömürge devletler kurdular tayland ve patani de bu işgalden nasibini almıştı. İngilizler bölgeden çekildikleri zaman geleneği bozmadı müslümanların yaşadığı pataniyi taylandın denetimine bıraktılar. Bizim bıraktığımız yerden müslümanlara siz zulmetmeye devam edin diye... Taylant halkı çok katı budistlerden oluşur. Budistlerin ise müslümanlara karşı tavır ve duruşları katı bir düşmanlık kültürüne dayanmaktadır. Bu nedenle asırlardır Patanili müslümanlar üzerinde korkunç zulümler uygulanmıştır. Öyleki 1700 lü yıllardan sonra taylantlıların dedeleri olan siyamlar, esir olarak yakalayıp getirdikleri binlerce müslümanı, ayakları zincirlerle bağlı olarak mekong nehrinin düzenleme inşaatında çalıştırmışlardır. Bu günde hala binlerce müslüman tayland zindanlarında mahkum tutlmaktadır.
Özköse konuşmasına patani’nin işgali ve hacı sulongun eşsiz mücadelesinden örnekler vererek devam etti ve şu bilgileri paylaştı: “Patani İslam Krallığı” Budist Tayland’lıların dedeleri olarak bilinen Siyamlar ve İngiltere’nin saldırıları nedeniyle daha sonraki yıllar yıkıldı. 1909 yılında İngiltere ve Tayland Krallığı arasında yapılan antlaşmayla Patani, Tayland’ın yönetimine verildi. 1932'de Tayland hükümeti ülkedeki bütün İslami kurumların faaliyetini yasakladı. 1944'de ise Patani’de Müslümanlar’a karşı geniş çaplı bir imha hareketi başlatıldı. Patani Müslüman’larının liderleri budistler tarafından katledildi. Bu yıllarda Bulikor Samik bölgesinde 125 Müslüman aile diri diri yakıldı. Patani’li Müslümanlar uğradıkları saldırılar karşısında kendilerini korumak ve bağımsız bir devlet kurmak için örgütlendiler. Bölgede, Tayland Yönetimi’ne karşı uzun soluklu bir direniş başladı. Patani Halkı’na liderlik yapan şahsiyetler arasında en ünlü olanı Hacı Sulong’dur. Patani Halkı’nın bağımsızlık mücadelesini dünya kamuoyunun gündemine getirmeyi başaran Hacı Sulong, işgalci Tayland yönetimine karşı askeri ve siyasi alanlarda verilen direnişi yönetti. Hacı Sulong’un amacı ilk olarak Patani halkının dinî ve kültürel kimliğine yapılan müdahaleleri engellemek, daha sonra da Patani’yi bağımsız bir bölge haline getirmekti. 1960 ve 1980’li yıllar arasında Patani halkının bağımsızlık mücadelesi Türkiye’de de ilgi görmeye başladı. Hatta İslami yayın organları İslam Dünyası sayfalarında sık sık Patani ile ilgili haber ve dosyalara yer veriyorlardı dedi.
Özköse, Nüfusu 60 milyonu aşan Tayland’ın %90’ı Budist olduğunu. Büyük bir bölümü Patani’de yaşayan Müslümanlar’ın nüfusunun ise 3.5 milyon civarında olduğunu, Patanililerin geçimlerini daha çok tarım ve balıkçılıkla sağladığını, Bölgenin yer altı zenginliği bakımından Tayland’ın en verimli bölgesi olduğunu ifade etti. Fakat Patani Halkının, Tayland Hüküme’tinin İslam karşıtı iç politikası nedeniyle bölgedeki zenginlikten pay alamadığını, ABD’nin Irak işgalinde Tayland Yönetimi’nden tam destek gelince, ABD de Tayland’a ülkedeki Müslümanlara karşı kullanılmak üzere her türlü askeri teçhizat sağlama sözü verdiğini, Hatta Bush Yönetiminin Patani’yi Güneydoğu Asya’nın Afganistan’ı ilan ettiğini belirtti. Ayrıca Mossadın, Tayland'ın başkenti Bangkok'ta aktif bir istasyon kurarak, Tayland gizli servisi THAI ile bölgedeki direnişçi hareketlere karşı ortak operasyonlar yürütmeye başladığını. 2004 yılından itibaren Patani’ye yoğun şekilde budist tapınakları, genelevler ve gece kulüpleri yapmaya kalkan Tayland Yönetiminin, dindarlıklarıyla bilinen Patani Halkı’ndan büyük tepki aldığını, Patani Halkının, hükümetin bölge politikalarını protesto amacıyla sokaklara çıkınca, hükümetin de halkı sindirebilmek için Patani’de sıkı yönetim ilan ettiğini ifade etti.
Konuşmasına Tayland hükumetinin işkence, tecavüz ve katliamlarla 2004’ün Ocak ayında ilan ettiği sıkı yönetimin ardından Tayland Ordusunun bölgede terör estirmeye başladığını, Bir çok alimin kaçırılarak öldürüldüğünü, Gençlerin zindanlara doldurulduğunu, Müslüman kızların askerlerin tecavüzlerine maruz kaldığını ifade etti.
patani’deki direniş gruplarına değinen Özköse, Patani direnişi tarih olarak 1925’li yıllara kadar dayanıyor. Patani Halkı tarihi boyunca Tayland sömürgesini hep reddetmiş, bir şekilde işgale karşı mücadele etmiştir. Bugün sayıları 16’yı bulan direnişçi hareketler genel olarak İslamcı ve milli gruplardan oluşmaktadır. Patani’deki en güçlü direniş hareketi “Patani Halk Kurtuluş Cephesi”dir. Cephenin çatısı altında irili ufaklı bir çok grup bulunuyor. “Patani Halk Kurtuluş Cephesi” hem askeri alanda, hem de siyasi alanda bir hayli etkin. Son yıllarda dikkat çeken diğer bir direniş grubu da, “Patani İslami Mücahidin Hareketi”dir. Afganistan’dan dönen bir grup Patani’li savaşçı tarafından kurulan bu hareket, son 5 yıldır bir hayli güçlendi. Tayland Ordusu’yla sık sık çatışmalara giren “Patani İslami Mücahidin Hareketi”nin Malezya’daki bazı İslami Cemaatlar tarafından da gizlice desteklendiği düşünülüyor.Malezyaya yakın olmasına rağmen malezyanın kendi iç dengeleri nedeniyle ve taylandla olan birtakım siyasi ve ticari ilişkileri nedeniyle patani müslümanlarına açık destek vermekten keçınmaktadır dedi.
Özköse Tayland hükumeti islami direnişi kırmak ve içeriğine nüfuz edebilmek için planlı ve konturollü bazı tavizler vermeye başladığını medreseleri kesin yasaklamasına rağmen birtakım modern eğitim kurumlarını açılmasına izin verdiğini ancak burada okuyabilmek için tai dilini öğrenmek gerektiğine vurgu yaptı.
Müslüman gençlerin islam dünyasıyla bilgi düzeyinde iletişimini Hasan el-Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi ve Yusuf el-Kardavi üzerinden gerçekleştirdiğini vurgulayan Özköse İslam Düanyasının Pataniye ve Patani islami direnişine sahip çıkmalı ümmet bilinciyle hareket ederek oradaki acıyı ızdırabı kendi acısı ve ızdırabı olarak telakki etmeli bu bilinçle hareket etmelidir.
Özellikle islami duyarlılığa sahip basının patani, Somali, Mali ve diğer İslam coğrafyalarındaki müslümanların sesi gözü kulağı olmak zorundalar. Aksi halde onlar kendi hallerine terkedilmiş olacaklar. Yıllarca olduğu gibi.
Siyasal alanda da bu coğrafyaların desteğe ihtiyaçları var ve bu destek sağlanarak buradaki islami mücadelenin sahipsiz olmadığı gösterilmelidir. Buralardaki müslümanlar arkalarında manevi bir gücün varolduğunu yalnız olmadıklarını hissettiklerinde daha bir aşk ve heyecan duyacaklardır şeklinde konuşan Özköse Sultan Abdulhamid'in patani islami direnişine destek için otuz genç göndererek onların yanında olduğunu hissettirdiğini bu nedenle Patanide müslümanların Sultan Abdülhamide büyük değer verdiklerini ve çocuklarına hala bu ismi vermeğe devam ettiklerini ifade etti. Sorulan Birkaç soruya da cevap verdikten sonra konuşmasını noktaladı.
Haksöz Haber: Yusuf Dursun
Fotoğraf: Nevzat ÇETİN