8 Aralık Cumartesi günü Ankara Özgür-Der konferans salonunda gerçekleştirilen ve Eğitimci-Yazar Şefik Sevim'in konuşmacı olarak katıldığı programda Şefik Sevim'in İlm-i Halimiz kitabı konuşuldu. Program Abdullah Buldur'un açılış konuşmasıyla başladı. Ardından sözü Şefik Sevim aldı.
Aidiyet kavramıyla konuşmasına giriş yapan Şefik Sevim aidiyet'in hayatımızdaki yerine ve önemine değindi. "Aidiyet, sadakattir, vefadır ve zor süreçlerden geçen coğrafyamızda vefa bizim için mutlak manada gereklidir" diyerek aidiyetin altını çizen Sevim "Bu yönüyle aidiyet hikmet üzerine kenetlenmektir. İşleyişlere karşı aidiyetimiz ile ilgili sarsıntılarımızda neredeyse insaniyetimize bağlı olan zemini inciten yollar açılmaktadır." dedi. Konuşmasının devamında "Dürüstlük" kavramına değinerek "En yakıcı sorunlarda bile dürüstlük bir hakem rolündedir. Dürüstlüğümüzden uzaklaştığımız takdirde sorunlarımızın daha da çetrefilleşeceği gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır." şeklinde konuşan Sevim "Endişe" kavramına da değindi. Sosyal çabalarımızda Endişe bizi başlı başına ayakta tutabilecekken ve bizi daima üretken bir zemine doğru yönlendirebilecek önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Bu noktada İslami kimliğimiz bizim onurumuzdur ve sokak da bizim imtihanımızdır. Bu imtihanın da bizi terbiye eden yönleri de mevcuttur." dedi. "Süreç içerisinde endişelerimiz bizlerde bir refleks oluşturmalıdır. Eğer oluşturmuyorsa bu endişelerimizi tekrar gözden geçirip sorunları bulmamız gerekir." diyen Sevim ayrıca "Son zamanlarda bir rehavet laubaliliği gibi bir tarz benimsendiğini hissediyoruz. Ama şunu kabul etmeliyiz ki hiçbir gerekçe yarınlarda Rabbimizin bize verdiği imkânları kullanma noktasında o imkânları kullanmama hakkını bize vermez." vurgusunda bulundu.
Bir çabanın, mücadelenin en önemli azıklarından birinin de "Güven" olduğunu belirten Şefik Sevim, "Eğer bir yapıda güven sorunu yaşanıyorsa onun ardından daha onlarca sorunun gelmesi mukadderdir. Güven, önümüzü açar, cesareti aşılar, ve çabalara disiplin kazandırır." Dedi.
""Emri bil maruf ve nehyi anil münker" ile ilgili olarak da hizipsel gettolaşmaları aşmamız gerektiğini düşünüyorum. Ciddi bir itibar kaybı ve davetin bereketinin düşmesine sebep olan bu tür gettolaşmaların örneklerini FETÖ' de gördük. Ne yazık ki FETÖ' den sonra halk bu tür şeylere artık heyecan duymuyor. Müslümanların tekrar bu naif zeminlere dikkat etmesi ve öncelikleri tekrar düzenlemesi gerekiyor" diyerek FETÖ'ye de değinen Şefik Sevim toplumun gözünün önünde bir örnek kadronun bulunmasının önemli olduğunu, o örnek kadro üzerinden toplum kendine bir şekilde bir fıkıh çıkarabileceğini söyledi. Konuşmasının devamında "Olağan süreçte eğer müminler bir birini uyarmazsa daha zorlu süreçlerle, daha gayri tabii süreçlerle bunun bedelini ödemeye hazır olmamız lazım. Bir büyüğü dinleme adabını artık Müslümanların kendisine uyarlaması lazım." Dedi.
Vefa konusunda bugün Müslümanlar biz bir çaba içerinse girerken tabi ki bireylerde tıkanmayacağız. Kuşkusuz şahıs merkezli bir mantığın Fetö olayında örnek olarak nelere sebebiyet verdiğini ülke olarak hepimiz gördük. Ama birileri bize emek veriyorsa bizim bir vefa borcumuz olarak bir hürmete layık bir ilişki ağı ve hukuk geliştirmemiz ve bunun üzerinden bir tarzı geliştirmemiz gerekir" diyen Sevim "Zaaflarımızı aşma konusunda Müslümanların geçmişte zaaflarını iyi göremediği kanaatindeyim. Çünkü istişare merkezli yapılar eksikti. Şahıs merkezli bir mantık yaygındı. Bu yönüyle zaaflarımızı aşmanın yolunun istişare ve uyarı zemininde samimi ve hikmetli uyarıya açık olma ve bu konudaki tahammül inceliğimizle mümkün olacağını düşünüyorum." Dedi. Ardından yaklaşık bir saat süren soru cevap kısmına geçildi. Soru cevap bölümünden sonra program noktalandı.