HAKSÖZ-HABER
Suriye direnişi ve halkının haklı mücadelesini desteklemek amacıyla Özgür-Der, Hızır-Der, Nehir-Der, Anadolu Gençlik Derneği, Sağlık-Sen, Türk Diyanet-Sen, İHH, İlim Yayma Cemiyeti, Altınoluk Derneği, Toç-Bir Sen, Diyanet-Sen ve Bem-Bir Sen’in katılımıyla Amasya Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu yardım çalışmalarına devam ediyor.
Platform, Amasya merkezin yanı sıra Suluova, Gümüşhacıköy, Taşova, Erbaa, Havza ve Turhal İlçeleri ile Tokat’tan gelen yardım maddelerinin yüklendiği 2 tır, 28 Mart 2012 Perşembe günü, Amasya Merkez Fatih Camii önünde yapılan duanın ardından, Platform adına Özgür-Der Amasya Temsilcisi Serdal BENLİ nezaretinde yola çıkmıştı.
2 tırda bulunan yaklaşık 50 ton yaşam malzemesi ile muhtelif yardım malzemesi, Şanlıurfanın Akçakele İlçesi sınır kapısından geçirilerek sınıra 120 km. mesafedeki Rakka iline ulaştırılıp, Serdal Benli nezaretinde ihtiyaç sahiplerine dağıtımı yapıldı.
Serdal Benli’nin yardım çalışmaları ve Suriye’deki gözlemleri:
Yardım Malzemelerinin Suriye Tarafına Geçirilişi
2 tır yardım malzemesi ile 29 Mart Cuma günü sabah saat 9:00 civarında Şanlıurfa Akçakale sınır kapısına ulaştık. Burada İstanbul’dan 1 tır yaşam malzemesiyle gelen Rahmet grubuna mensup, Hamza ve beraberindeki üç kardeşle birlikte İHH İnsani Yardım Vakfı adına görevlendirildiğimize dair resmi belgelerimizi Kızılay yetkililerine onaylattıktan sonra, sınırın Türkiye tarafında bulunan Kızılay bölgesine yardım tırlarındaki malzemeyi boşalttık.
Kızılay bölgesine Suriye tarafından getirilen kamyonlara, yardım olarak getirdiğimiz yaşam malzemelerini yükleyip, kamyonlarla birlikte Cuma akşamı 17.00 civarında Akçakale sınır kapısından geçerek, Tell Abyad sınır kapısından Suriye’ye giriş yaptık. Suriye tarafında bizleri Suriye’nin Rakka şehrinde yardım faaliyetlerinden sorumlu, Ahrar’uş Şam a bağlı Nübüvvet Mirası adlı yardım kuruluşu yetkilileri karşıladı.
Yardım kamyonlarıyla beraber Suriye içinde yol alarak, Cuma akşamı Rakka iline bağlı Tell Abyad ilçesinde Ahrar’uş Şam grubunun kurmuş olduğu Nübüvvet Mirası atlı yardım kuruluşunun deposuna ulaştık. Yaşam malzemesinin bir kısmını orada boşattıktan sonra, Suriyeli kardeşlerle içimizden Hamza kardeşin tercümanlığıyla tanışıp hasbihal ettik.
Tell Abyad İzlenimleri
Ardından Tell Abyad ilçesinde bir mescitte görevli imam ve beraberindeki kardeşleri ziyaret ettik. Mescitte yatsı namazını eda ettikten sonra kardeşlerle tanışıp Suriye’nin genel durumu ve yapmış oldukları çalışmalar hakkında bilgi aldık. Mescitte çocuklara ve gençlere İslami eğitimler verildiği bizlere iletildi. Mescitte bize iletilen bir bilgi halkın yaşananlara bakışının netliğini gösterdi, geçen haftalarda Şam’da faili meçhul bir cinayet neticesi öldürülen Ramazan el-Buti’nin ölene kadar Beşşar Esed’in adamı olduğu ifadesiydi. Cuma gecesi saat 22.00 civarında tekrar geri dönüp, geceyi Suriye tarafındaki yardım deposunda geçirdik.
Cumartesi sabahı saat 8.00 civarında kahvaltıya oturduğumuzda menüde iki katlı yuvarlak ekmek, bakla karışımlı yoğurt, nohuttan yapılma humus isimli bir yiyecek ile yine nohuttan yapılma simit şeklinde felafil ve şekeri demlik içerisinde gelen bol şekerli çayımız vardı. Saat 09.00 civarında römorklu yardım kamyonu ve bize tahsis edilen aracımızla sınıra 120 km mesafedeki Rakka iline hareket ettik.
Rakka İline Yolculuk İzlenimleri
Rakka iline kadar dümdüz ovalık alandan yolculuğumuz sürdü. Ova Türkiye tarafındaki Harran ovasının devamı gibiydi. Yol boyunca kerpiç evlerden oluşan köylere ve mezralara rastladık. Yolların durumu ise çok berbattı. Yolculuk esnasında yol kenarında bulunan bir un fabrikasını ziyaret ettik. Fabrika devasa büyüklükte, fakat elektrik olmaması nedeniyle çalışamaz durumdaydı. Yetkililer el değirmeni ve küçük makinelerde buğdayı işlemeye çalıştıklarını, fakat bunun yeterli olmadığını ve fabrikadaki yüzlerce ton buğdayın işlenememe nedeniyle telef olmasından korktuklarını ifade ettiler.
Rakka’ya yaklaştığımızda, ileride yol üzerinde dumanlar yükseldiğini gördük. Muhaliflerin görevlileri o bölgede Beşar Esed’in askerleriyle çatışma olduğunu söylediler. Bunun üzerine yolumuzu değiştirip, çevresini dolaşmak suretiyle şehre ulaştık. Yolculuk esnasında Rakka’nın yüzde sekseninin muhaliflerin denetimine geçtiği, sadece şehrin üç bölgesinde Beşar Esed’in askerlerinin bulunduğu, yolumuzun üzerinde çatışmanın olduğu bölgenin de o üç bölgeden biri olduğu ifade edildi.
Rakka İzlenimleri Ve Yardım Faaliyetleri
Rakka’ya vardığımızda Rakka Emirini ziyaret ettik. Çok yoğun olduğundan dolayı sohbetimiz kısa sürdü. Tanışmamızın ardından memnuniyetini ifade ettikten sonra bizlerde müsaade isteyip oradan ayrıldık. Nübüvvet Mirası adlı yardım kuruluşunun ofisine gidişimiz esnasında şehir merkezinde Baba Hafız Esed’in yıkılan heykelini görme imkanımız oldu. Sokaklarda insan azlığı, dükkanların yüzde doksanının kapalı olması ve yıkık binalarda dikkatimizden kaçmadı.
Yardım kuruluşunun ofisine geçerek yetkililerden bilgi aldık. Suriye’de beş milyondan fazla kişinin iç göç neticesi yerlerini değiştirdiği, halkın güvenli bölgelere kaçmaya çalıştığı söylendi. Rakka ilinin sekiz yüz bin olan nüfusunun iç göç neticesi yaklaşık iki milyona ulaştığını ve yardım kuruluşu olarak şuana kadar on üç bin aileye ulaşabildiklerini ifade ettiler. Aile tespitini üçlü isim sistemi oluşturarak yaptıklarını, yani sadece baba ismiyle yetinmeyip dede ismini de tespit ederek aynı aileye ikinci defa yardım verilmesinin önüne geçildiği ifade edildi. Bir hafta içerisinde de kurdukları site aracılığıyla yapılan yardımların izlenebileceğini belirttiler.
Kamyonumuzun şehirdeki yardım deposuna boşaltılması esnasında uçak sesi duyulunca, halk sokakta gözleriyle uçağı takip etmeye başladı. Bizler uçağı göremedik. Yetkililer uçaksavarla vurulma korkusundan dolayı uçağın çok yüksekten uçarak şehri rast gele bombaladığını söylediler. Rakka ilinin Şam’a uzak olması dolaysıyla haftada bir uçak veya scud füzeleriyle vurulduğunu, Beşar Esed’in bu şekilde yaparak ’ben hala ölmedim ensenizdeyim’ izlenimini vermek istediğini belirttiler. Şehrin binalarının çoğunluğunun ayakta olması bizleri sevindirdi. Bunun sebebi belirttiğimiz gibi, şehrin hava üssü ve füze rampalarına uzak oluşu.
Rakka Hastanesinde Şahit Olduklarımız
Hastaneye ziyarete gittiğimizde daha önce duyduğumuz uçak sesinin hayra alamet olmadığını anladık. Bize şehre bomba atıldığı söylendi. Arabada olmamızdan dolayı olsa gerek bombalama sesini duymadık. Hastane yaralılarla doluydu. İçlerinde iki tanesi ağır yaralıydı. Yaralılara ilk müdahale binanın çamaşırhanesinde yapıldı. Sırayla sedyelere dizilmiş yaralıların bağırma sesleri eşliğinde, katliamın korkunç gerçeğini sessizce ve çaresiz izlemeye başladık. İnsanlar kanlar içinde yerler kan…
Bu arada muhtemelen bir çatışmada sırtından kurşunla yaralanmış olan bir yaralı geldi. Doktor iki defa morfin vurup kurşunu çıkarmaya çalıştı ise de başaramadı. Doktor yardım için Türkiye’den geldiğimizi öğrenince bizlere oksijen tüplerini göstererek, tüpün içerisine atılan maddenin olmadığını söyledi. Hastanede bizleri gezdirerek çalışmayan makineleri ve birçok tıbbi malzeme yetersizliğinin olduğunu belirterek, grubumuzdan Arapça bilen Hamza kardeşe liste yazıp, temin edilmesini rica etti.
Normal hasta koğuşları da içler acısıydı. Kokudan nefes almakta zorlandık, bir koğuşta on ila on beş kişinin yattığı bir ortam söz konusu. Doktorlar, kimyasal silah kullanımı var mı sorumuza, kimyasal silahların scud füzeleriyle atıldığını ve çıban çıkaran sıtma gibi bir rahatsızlığa sebep olduğunu söylediler. Burada sadece hafif yaralıların fotoğraflarının çekimine izin verildiği için onları görüntüleyebildik.
Rakka’da Yardım Dağıtımı Esnasında Şahit Olduklarımız
Tekrar yardım deposuna giderek kamyonete yüklediğimiz yaşam malzemelerini dağıtmak üzere yola koyulduk. Nübüvvet Mirası adlı yardım kuruşuyla birlikte dağıtımlarımızı gerçekleştirdik. Rakka’da dağıtım yaptığımız evlerdeki manzaralar da içler acısıydı. En fazla iki odalı evler, bir odada yer yatağı, bir kilim ve yastık. Diğer oda küçücük, sözde mutfak. Bir kaç tane kap kaçak ve evin duvarları delik deşik kurşun izleri. Yollar, sokaklar berbat, elle tutulur bir tarafı yok. Belki Türkiye’nin otuz - kırk sene önceki hali dersek abartmış olmayız.
Cumartesi akşam 19.00 civarında dağıtımı yaptıktan sonra Rakka’dan ayrıldık ve 22.00 civarında Akçakale sınır kapısını geçerek Türkiye’ye ulaştık.
Suriye Direnişinin Durumu
Suriye de gezdiğimiz bölgelerde muhalif gruplar, şehrin yüzde seksenine hakim durumdalar. Suriye adım adım özgürleşiyor ve çok büyük bedeller ödeniyor. Televizyon ekranlarından görmekle yerinde görmek çok farklı şeyler. Orada savaşan grupların İslami kimlikleri açıkça belli oluyor. Oturmaları, kalkmaları, arabalarda sürekli ayetlerin okunması, giyimleri gibi unsurlar İslami kimliklerini ortaya koyuyor. Halkın İslami gruplara ilgi ve sevgisini hal ve hareketlerinden anlamak mümkün. Özellikle halka yardım dağıtımız esnasında bu ilgi ve sevgiyi yakından hissettik.
Türkiye İslamcılarının Suriye Direnişine Olan Düşük İlgisi ya da İlgisizliği
Bu süreçte dillerimizin farklı oluşunun ümmet olarak bizleri nasıl böldüğüne, aramıza adeta görünmez birer duvar çektiğini bir kez daha idrak ettik. Yanı başımızdaki komşumuz Suriye’ye dahi, yüz yıl önce aynı devletin birer parçası olmamıza ve hemen hemen aynı kültüre mensup olmamıza rağmen ne kadar uzak olduğumuzu anladık.
Türkiye halkı olarak dünyanın öbür ucunda açlık nedeniyle Somali’ ye, Afrika’ya ve diğer ihtiyaç duyulan yerlere milyonlarca lira gönderdiğimiz halde, Suriye’de yaşanan katliamlar, yıkımlar, tecavüzler karşısında onları nasıl da yalnız bıraktığımıza şahit olduk. Peygamberimizin ‘Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir’ emrinin insanlığın yok oluşunda ve yahut kurtuluşunda ne büyük önem taşıdığını daha iyi anladık.
Suriye Direnişine Batının Komplosu Gözüyle Bakanlar
Türkiye’deki İslamcıların bir kısmının, Suriye direnişini batı emperyalizminin bir oyunu diyerek komplo teorileriyle açıklamalarının, orada canları ve mallarıyla cihad eden İslami gruplara ne korkunç iftira olduğunu yakinen anladık. Apaçık iftira olan bu tavır nedeniyle, İslamcıların bir kısmının Suriye konusunda en azından pasif kalmak suretiyle Beşer Esed’in zulüm ve katliamlarına sessiz ortak konumuna düştüklerini gördük.
Rabbimizden bu korkunç hatalarından biran evvel dönmelerini tavsiye ediyoruz. Aksi halde Allah katında çok büyük kayıplara uğrayacaklarını sanıyoruz. İran ve İrancılar konusunda ise tek cümle söylüyoruz. Zamane Yezid’i Esed’in saflarında bulunmak, 1300 yıldır Yezid’i lanetleyen bir ekolün mensupları için çok trajik!
Suriye Direnişine Desteğimiz Zafere Değin Sürmelidir
Süreç ne kadar uzarsa uzasın, Suriye özgürleşinceye, halk iktidarı ele geçirinceye değin Suriye’yi gündemde tutmak Müslümanlar olarak boynumuzun borcudur. Yaptığımız yardım çalışmalarıyla, basın açıklaması ve başka eylemlerle, seminerlerle, gazete, dergi, site yazılarıyla, her çeşit medya vasıtasını kullanarak Suriye’yi ne kadar gündemde tutarsak, Suriye de yaşanan katliamın önüne az da olsa set çekmiş oluruz en azından rabbimiz katında mazeretimiz olur.
İHH’ya ve Kampanyaya Katılan Herkese Teşekkür
Burada, İHH’nın, her türlü insani yardımın dünyanın her tarafındaki ihtiyaç sahiplerine ulaşmasında köprü vazifesi görmesi noktasındaki rakipsiz konumunu ve bu vakfın varlığı ile faaliyetlerinin ne denli önem taşıdığını belirtmeden geçmeyelim. Suriye’ye ilk gidişimizde olduğu gibi, ikinci gidişimizde de başka bir yardım kuruluşuna rastlamadık.
Bu yardım kampanyasını düzenleyen Amasya Suriye Halkıyla Yardımlaşma Platformunu oluşturan duyarlı tüm kuruluşlar ile kampanyamıza Amasya merkez ile Taşova, Suluova, Gümüşhacıköy, Erbaa, Havza, Turhal ve Tokat’tan destek veren tüm duyarlı kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyor, yapmış oldukları yardımlar ve yardım faaliyetleri nedeniyle hepsinden Allah razı olsun diyoruz.
Diğer Fotoğrafları Görmek İçin Tıklayınız...