Amasya’da da Mısır’daki Müslüman Kardeşlerin maruz kaldığı saldırıyı lanetlemek ve Adeviye meydanında darbeye karşı onurlu mücadelelerini sürdüren kardeşlerimizin yanında yer aldığımızı belirtmek için Mısır Halkıyla dayanışma platformu bir basın açıklaması düzenlendi.
Yavuz Selim meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasına yoğun bir katılım olduğu gözlendi. Özgür-Der Amasya temsilcisi Serdal Benli yaptığı konuşmada özet olarak şu hususları ifade etti; “Ramazan ayını idrak etmeye çalıştığımız bu günlerde gözümüz kulağımız Mısır’da. Kalplerimiz kardeşlerimiz ile beraber atmaya devam ediyor. Her sahura yeni katliam haberleri ile uyanma endişesi ile uykularımız kaçıyor. Yaşananlar, endişelerimizde haklı olduğumuzu göstermeye devam ediyor. Darbeciler azgınlıkta sınır tanımıyor. Meydanlarda, zulme boyun eğmeyeceklerini haykıranlar, adeta terörist ilan edilerek akıllarımızla dalga geçiliyor. Bu kadar pervasız ve azgınca davranan darbeci güruh, bütün dünyanın gözleri önünde kardeşlerimizi acımasızca katletmeye devam ediyor. Haklı talepleri ve savundukları değerleri uğruna meydanlarda iftarlarını açan, sahurlar yapan, rablerine avuçlarını açarak dualar eden kardeşlerimizin sabah namazlarını kılarken kalleşçe katledilmesinin acısı, taze bir şekilde hafızalarımızdayken, yeni bir katliam haberi ile güne uyandık. Adeviyye meydanında sahurlarını yaparak sabah namazlarını kılmakta olan kardeşlerimiz keskin nişancılar tarafından katledildi. Şuan itibari ile ölü sayısı 200’e yaralı sayısı da 5000’lere dayanmış durumda. Bizler bu darbecilerin ve onların yerel-küresel işbirlikçilerinin katliamlarını lanetliyor. Bu eli kanlı katillerin er geç hesap vereceğine inanıyoruz. Başta Suriye ve Mısır olmak üzere küfre karşı direnen tüm kardeşlerimizi selamlıyoruz. Bu vesile ile Suriye’de zalim Esed rejimine karşı tüm imkânsızlıklara rağmen onurlarıyla direnen Suriyeli kardeşlerimiz için her türlü gıda maddesini inşallah Ramazan bayramından sonra bölgeye ulaştıracağız. Tüm hayırsever Amasyalıların yardımlarını bekliyoruz.”
Konuşmanın ardından Özgür Eryiğit tarafından okunan basın açıklamasının ardından yapılan dua ile program sona erdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
MISIR’IN PAŞALARI, ABD’NİN MAŞALARI
Yaşasın Mısır Müslümanlarının Onurlu İntifadası! Kahrolsun Katil Cunta ve Askerî Dikta!
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.
Yaşadığımız bu günler; İslam Coğrafyasının kan, gözyaşı, şehadet ve direnişle bedel ödeyerek doğrulmaya çalıştığı Furkan günleridir. Müslüman Coğrafyanın birçok beldesinde dalga dalga yayılarak küresel istikbarın ve işbirlikçi taşeronların uykularını kaçıran hak, adalet ve özgürlük temelli kıyamların omurgasını hiç şüphesiz “İslami Hareketler” oluşturmaktadır. Tunus, Mısır, Libya ve bilhassa Suriye’de kıyama kalkan Müslümanların zulme ve tuğyana karşı ödedikleri bedeller; on yıllardan beridir her türlü baskı, şiddet, tecavüz ve cinayete rağmen yürüyüşlerini durdurmadan sürdüren İslami Hareketlerin zafer sayılabilecek mevziler elde etmelerine yol açmıştır.
Mısır’da geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde %52 oranında oy alarak Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’ye karşı yapılan darbeye karşı haftalardır Milyonlarca Mısırlı sivil direnişte bulunuyor ve ne yazık ki milyonların darbeye karşı çıkışları batı yanlısı medya tarafından 3-5 çapulcunun eylemi kadar ilgi görmüyor. Adeviye meydanında toplanan darbe karşıtı göstericilere karşı Mısır Silahlı güçleri ve Baltacı adı verilen vahşi milisler tarafından büyük bir katliam yapılmış açılan ateş sonucu 200 den fazla insan katledilmiş ve 5000 yaralı olduğu belirtilmektedir. Batı ve Batı Medyası kendinden bekleneni yaparak Müslümanların uğradığı bu katliama karşı kör ve sağır kalmıştır.
Son iki yıldan bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan ayaklanmaların gittikçe İslamileşmesi ve özgür bir ortamda yapılan seçimlerde İslamcı partilerin itibar kazanması hegemonik güçlerin rahatsızlığını zaten gittikçe artırıyordu. Suriye’de aylardır bütün dünyanın gözleri önünde Esed ve onun destekçileri tarafından yapılan katliamlara batının sessiz kalmasının tek gerekçesi, İslamcıların iktidara gelebilme ihtimalleri olduğu bir kez daha yakından müşahede edilmiş oldu.
Aslında biz bu Firavunları, Irak’a getirdikleri demokrasilerinden tanıyoruz. Afganistan’da her ay insansız cinayet uçaklarıyla vurdukları kadın ve çocukların cesetlerinden tanıyoruz. Biz bu Nemrutları, Grozniden, Felluceden, Cenk Kalesinden, Şam, Halep, Mogadişu, Gazze, Urumçi, Arakan, Patani, Saray Bosna’dan tanıyoruz. Şimdi bizler kalkıp, yüzünün derisi kalmamış olan bu alçakların neden Mısır Halkına kurşun sıkanları kınamadıklarına, darbeci kuklalarına neden “darbe yaptınız” diyemediklerine, neden kutsal değerleri demokrasiye gerekli hürmeti göstermeyip çiğnediklerine mi şaşıracağız?
Oysa gören her gözün, işiten her kulağın, düşünen her aklın çok rahat anlayacağı bu oyunun ne manaya geldiği basittir. Şüphesiz ki “küfür tek millettir”. Zalimler İslam’a ve Müslümanlara karşı kinlerinden parmaklarını ısırırlar. Kalplerinde taşıdıkları nefret ise daha şiddetlidir. Bu yüzdendir ki, tüm dünyanın gözleri önünde işledikleri cinayetlerden, acıkınca yedikleri helvadan bir puta çevirdikleri demokrasilerinden utanacak değillerdir.
Birbirine paralel olarak gelişen Türkiye ve Mısır’daki gelişmeler gösteriyor ki egemen güçlerin en büyük yalanı demokrasidir. Onlar açısından demokrasi halkın sadece onlar gibi düşünen birilerini seçtiği bir tercih biçimidir. Daha bir yıl önce yüzde 52 oy alarak seçilen bir cumhurbaşkanına ülke içerisinden ve dışarıdan her yönüyle baskı uygulanmış, Sosyal siyasal ve ekonomik şartlar bakımından kıskaca alınıp daha sonra bir darbe ile görevden uzaklaştırılmış ve bu darbe batılı devletler tarafından takdir edilmiştir.
Mısırdaki darbecilerin görünen şefi Sisinin darbeyi İsrail ve Amerika ile birlikte planlayıp yaptığını artık bugün herkes bilmektedir. Batı ve onların Ortadoğu’daki uşakları darbeye her türlü maddi ve manevi desteği esirgememektedirler. Sisi de geldiği günden beri Başta İsrail olmak üzere efendilerini memnun etmenin telaşı içindedir. Yaptığı ilk icraat ise Mazlum Filistin halkının tek çıkış kapısı olan Refah sınır kapısını kapatıp Tünelleri bombalamak olmuştur.
Taksim Gezi Parkında bir kaç ağacı bahane ederek 9 saat boyunca canlı yayın yapıp dünyayı ayağa kaldıranların; çiçek, böcek, ağaç edebiyatıyla haftalarca ekranlarda boy gösterenlerin Adeviyye Meydanında katledilen 200 Müslümanın, Suriye'de her gün katledilen masumlara karşı sağır ve dilsiz olmaları onların kirli zihniyetlerini apaçık ortaya çıkarmaktadır.
Mısırda gerçekleştirilen kanlı senaryonun benzeri bir takım entrikalarla şimdilerde Tunus ve Libya’da da tezgâhlanmakta ve azgın laik, seküler taşeronlar eliyle İslami Hareketleri devirmek için sahnelenmeye başlanmıştır. Ve yakın bir gelecekte yeniden ve daha kapsamlı bir şekilde bizlerin gündemini meşgul etme potansiyeli taşımaktadır. Karşımızda duran küresel ve yerel istikbarın toplu katliamlarla mücadelemizi, kazanımlarımızı gasp etmeye; yeryüzünü Müslümanlara zindan etmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Allah’ın kitabının şahitleri olmak istiyorsak şahitler olarak yaptığımız ibadetler bizim ve diğer insanlar için bir şey ifade etmeli. İşte bu şahitlik gereği Adeviye’de milyonlarca kardeşimiz sıcağın altında tutukları oruçla arınıyorlar. Tuttukları oruç yatırıyor onları tankların altına. Kıldıkları namaz durduruyor onları zalimlerin silahları karşısında. İnananlar olarak yaptığımız ibadetlerin bizleri zalimlerin karşısında onurlu ve dik durmaya sevk edeceğine inanınıyoruz. Ümmet bilincinin yeniden yeşerten Müslümanlar küfre karşı kurşunla kaynatılmış setler olacakladır inşallah. Bu bilinçle Bizler inanıyoruz ki; Tuttuğumuz oruç Adeviye’dir. Kıldığımız namaz Suriye’dir, Doğu Türkistan’dır, Gazze’dir. Verdiğimiz İnfak Tunus’tur, Cezayir’dir, Libya’dır. Okuduğumuz dua Afgan’dır, Moro’dur.
Amasyalı Müslümanlar olarak bizler de Mısır’da gerçekleşen askeri darbeyi ve yüzlerce Müslümanın şehadeti ile sonuçlanan katliama karşı, Mısır halkının özelde de İhvanın yanında olduğumuzun. Suriye’de ve Mısır’da onuruyla direnip, milyonlarla şehadete hazır olduğunu tüm dünyaya haykıran kardeşlerimizle aynı safta olduğumuzu ilan etmek, zalimlere karşı tek yumruk, tek yürek olduğumuzu bildirmek için toplandık.
Bizler yaşananların bir çeşit hakla batıl, iman ile küfür, zalimle mazlum, tevhid ve şirk savaşı olduğunu ve elbette cephemizi tevhidin, hakkın ve adaletin cephesi olduğunu belirtmek istiyoruz.
Müslümanlar olarak buradan bütün dünyaya ilan ediyoruz ki; “yeryüzünde fitne kalmayıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar mücadelemizi ve direnişimizi sürdüreceğiz.” Bu vesileyle tüm Müslümanları daha uyanık olmaya davet ederken, başta Adeviyye Meydanı'nda şehit olan kardeşlerimize ve tüm İslam şehitlerine Allah'tan rahmet diliyor, Ramazan ayının diriltici ikliminin direnen tüm kardeşlerimize tevhid, adalet ve özgürlük getirmesini Cenabı haktan niyaz ediyoruz.
İlim Yayma Cemiyeti, İ.H.H Amasya Temsilciliği, Özgür-Der