Dernek Salonunda Pazar günü öğleden sonra gerçekleştirilen program, Özgür-Der Amasya Temsilcisi Mustafa SİEL'in iç ve dış gündeme ilişkin sorularına Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan KAYA'nın verdiği cevaplar ile dinleyicilerin soru ve katkılarıyla gerçekleştirildi.
ORTADOĞU İNTİFADASININ GELDİĞİ NOKTA
Özgür-Der Amasya Temsilciliğinde düzenlenen etkinlikte dünden bugüne Ortadoğu İntifadasının genel manada gelişimine değinen Rıdvan Kaya ayrıca Tunus, Libya, Mısır ve Suriye'deki son gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya konuşmasında emperyalist güçlerden destek alan despotik yönetimlere karşı başlatılan halk ayaklanmalarının çok yoğun bir kuşatma ile bitirilmeye çalışıldığını söyledi. Bu yüzden yer yer ortaya çıkan manzaranın karamsarlıkları beslediğini belirten Rıdvan Kaya, bununla birlikte on yıllardır baskı ve zulüm karşısında pasifizme boğulmuş kitlelerin kıyam etmesinin başlı başına bir olumluluk olduğunu vurguladı. Allah'ın izniyle bu sürecin durdurulamayacağını, özgürlük ve adalet talebinin baskılarla, işkencelerle, darbelerle geciktirilebileceğini ama ilanihaye engellenmelerinin söz konusu olamayacağını belirtti.
SURİYE DİRENİŞİNİN DURUMU
Suriye direnişinin ayrıntılı olarak değerlendirildiği toplantıda, muhalif İslami hareketler arasındaki ilişkiler; IŞİD'in hangi süreçte ortaya çıktığı ve ne tür bir işlev gördüğü, Suriye cihadına verdiği zararlar; Rusya'nın fiili müdahalesi ile içinde bulunduğumuz günlerde Türkmendağı'nda yoğunlaşan saldırılar ive Viyana'da yapılan barış görüşmelerinin mahiyeti ele alındı.
Ortadoğu intifadası sürecinde neredeyse hiç kimsenin Suriye halkının rejime karşı ayağa kalkmaya cesaret edeceğini sanmadığı, fakat Ortadoğu'da yaşanan isyan sürecinin aüğır baskılar altındaki Suriye halkını cesaretlendirdiği ifade edildi. Suriye halkının meşru, haklı ve onurlu kıyamına zalim rejimin katliamlarla cevap verdiği, buna karşın ödenen tüm bedellere, yerli ve yabancı güçlerin dolaylı ve direk engellemelerine rağmen Suriye halkının direnişini sürdürdüğü vurgulandı. Müzakere ya da barış görüşmeleri adı altında sürdürülen çabaların göstermelik olduğu ifade edilerek Suriye halkının ödenen bunca bedelden sonra Esed iktidarının devamını ala kabullenmeyeceği ve Esedli çözüm arayışlarının beyhude olduğunun altı çizildi.
IŞİD VE KOMPLO TEORİLERİ
IŞİD'in gerek İslam anlayışıyla, gerekse de icraatlarıyla en çok İslami harekete zarar veren aşırı ve ölçüsüz bir yapı olduğunun vurgulandığı toplantıda bununla birlikte IŞİD'in Batılı güçlerin bir kurgusu olduğuna dair iddiaların komploculuğa dayalı söylentilerden ibaret olduğu, IŞİD'in ancak ABD'nin Irak işgalinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir oluşum olarak görülebileceği, ABD, İngiltere, İran ya da başka güçlerin piyonu ve komplosu olarak nitelemenin mümkün olmadığı, buna dair somut verilerin bulunmadığı, bu tür komplo teorileri ile uğraşmak yerine emperyalist işgallerin İslam dünyasında meydana getirdiği dehşet ve zulme odaklanmanın daha faydalı ve doğru bir tutum olacağı belirtildi.
RUSYA, İRAN VE ESED'İN TÜRKMENDAĞI SALDIRILARI
Türkmen Dağına saldıran Rusya, İran ve Esed'in yaptıklarının şaşırtıcı olmadığı, işgalci, zalim güçlerin kendi tabiatlarına uygun hareket ettikleri; asıl garip olanın ise Suriye'de işlenen insanlık suçlarına hala dünyanın sessiz kalması ve Müslümanım diyen kimilerinin de hala kafa karışıklığı yaşamaları olduğu belirtildi. Suriyeli muhaliflerin Türkiye'nin müdahalesine yada savaşçıya ihtiyaç duymadıkları, Türkmenler ve diğer Suriye direnişçilere özellikle uçaksavar gibi ağır silahların sağlanması halinde rejim güçlerinin ilerleyemeyeceği vurgulandı.
SEÇİMLER VE ÜZERİMİZDEKİ ESAS SORUMLULUKLAR
Son olarak 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin değerlendirildiği etkinlikte sonuçların Türkiye Müslümanları ve Ümmet açısından anlamı değerlendirildi. Kürt ve Türk Milliyetçiliğinin birlikte gerileyişinin çok olumlu bir gelişme olduğunun altı çizildi. Seçimler sonrası yeni dönemde bağımsız İslami yapılar olarak üzerimize düşen tebliğ, emri bil maruf ve nehyi anil münker sorumluluğuna ağırlık verilmesi gerektiğinin belirtildiği toplantıda Müslümanlar olarak ifsada karşı mücadele, yolsuzluklar ve adaletsizliklere karşı tavır, adil şahitlik gibi asli görevlerimiz üzerinde yoğunlaşmamız gerektiği vurgulanarak program sonlandırıldı.