İmdat Akdal özetle şunları anlattı:
Tövbe; kişinin işlediği bir günah veya hatadan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya karar vermesidir. Dini terim olarak ise; dince hoş karşılanmayan, uygun görülmeyen iş ve davranışlarda bulunan bireylerin aynı hatayı bir daha yapmamaya kendi iradesiyle karar vermesi ve yaptığı hatalardan dolayı Allah'tan bağışlanmayı istemesidir.
Kur'an, tövbe kavramını, "günahlardan kurtuluşu sağlayan gerçek bir tövbe, günah işlediğine üzülüp pişman olmak, günahtan hemen vazgeçmek ve bir daha yapmamaya karar vermek" olarak açıklamaktadır. Tövbe kavramında kişi ile yaratıcı ilişkisi söz konusudur. Bir tarafta günah işleyen bir birey, diğer tarafta ise bağışlayıcı olan Allah. Kur'an'da samimi, içten bir şekilde, bir daha yapmamak üzere yapılan tövbeyi Allah kabul edeceğini belirtmektedir: "Kim haksız davranışlarından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Maide 39).
Tövbe sayesinde mümin, ümitsizlikten, yersiz endişelerden kurtulup, hayatına yeni bir sayfa açma imkânına kavuşmuş olur. Birey, gönlünü Allah'a açarak, manevi yönden rahatlar. Allah'ın kendisini affedeceğine inanan kişi, başka insanların da hatalarını affetmek gerektiğini fark eder. Böylece, insanlar arasındaki kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma gibi özelliklerin ortaya çıkmasına ve güçlenmesine katkı sağlar.
Kur'an'da tövbe ile ilgili ayetlere bakacak olursak: Nisa 18'de Yoksa, (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.
Gerçekten ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şüphesiz bağışlayıcıyım. TAHA-82
Tevbe-111 de Bilesiniz ki, Allah yolunda savaşan, öldüren ve öldürülen müminlerden Allah canlarını mallarını satın almıştır; hem de karşılığında onlara cenneti vaad ederek: Bu O'nun, yerine getirilmesini Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da bizzat güvence altına aldığı gerçek bir vaattir. Kimdir verdiği sözü Allah'tan iyi tutan? Sevinin öyleyse, O'nunla böyle bir alış veriş yaptığınız için; çünkü budur en büyük bahtiyarlık!
Tevbe-112 de de (İşte bu, ne zaman bir günah işleseler, hemen) tevbe ve pişmanlık içinde Rablerine yönelen kimselerin (bahtiyarlığıdır); O'na (yürekten) kulluk edenlerin; O'nu (coşkuyla) övenlerin; ve (O'nun hoşnutluğunu) aramaya durmaksızın devam edenlerin; ve (O'nun önünde) eğilen, O'nun önünde hürmet ve tazimle yere kapananların; doğru ve güzel olanın yapılmasını önerip, eğri ve kötü olanın yapılmasına engel olanların; ve Allah'ın koyduğu sınırları gözetenlerin (bahtiyarlığı). Öyleyse, (ey Peygamber, Allah'ın bu vaadiyle) müjdele, bütün o müminleri.
Nur 10. ayet Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)?
Hâlâ mı Allah'a tövbe etmezler ve ondan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.Maide -74
"Ey iman edenler! Samimi(nasuh) bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter."Tahrim-8
"…Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dileyeni/dilediğini arındırır…"Nur-21
"Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe- istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim affedebilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler."Ali imran-135
"Kim haksız davranışından sonra tevbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir."Maide-39
Tevbenin şartlarıyla ilgili bir başka Allah buyruğu da Furkân Sûresinde geçmektedir. "Onlar, Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler. Bunları yapan günaha girmiş olur. Kıyamet günü azabı kat kat olur, orada, alçaltılarak temelli kalır. Ancak, tevbe eden, iman eden ve yararlı iş işleyenlerin kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder. Kim tevbe edip, iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner"Furkan-68,71
Tevbe ile istiğfar aynı manayı mı taşıyor? Tevbe ile istiğfar arasındaki farklar nelerdir?
Tevbe; kalp ile olur. İstiğfar; dil ile olur.
Tevbe; kalbi günah kirlerinden temizler. İstiğfar; amel defterini günahlardan temizler. Tevbe; insanın yalnız kendi nefsi içindir. İstiğfar; hem kendisinin hem de başkasının nefsi için olur.
Tevbe; geçmişte olan günahından nadim olup, gelecekte olacaktan sakınmaya azmetmektir. İstiğfar; işlenmiş olan günahlardan bağışlama dilemektir.
Tevbe; zordur. İstiğfar; kolaydır. Bazı âlimler, "Tevbenin, istiğfar olmadıkça eksik olacağını, tamam olması için mutlaka istiğfarın da yapılması gerektiğini" söylerler ve bu kanaatlerine şu ayeti delil gösterirler:
"Ve Rabbinizden mağfiret -af dileyiniz, sonra bilincinizi yenileyerek O'na yönelip tevbe ediniz ki, sizi (dünyada) belirli bir vakte kadar güzel bir nimetle faydalandırsın ve (ahirette) her fazilet sahibine mükâfâtını versin! Eğer yüz çevirirseniz, artık şüphesiz ki ben, sizin üzerinize (dehşeti) büyük bir günün azabından korkarım!" (Hud, 3)
Tevbe; insanın günahlarının kötülüğünü ve büyüklüğünü anlayarak Allah'a yönelmesi, bağışlanmayı dilemesi ve acziyetini anlamasıdır. Tevbe, bir kurtuluş vesilesidir; tevbe, bir müjdedir. İmtihan için gönderilen insan bir takım sıkıntılarla denendiği zaman, sıkıntılar tahammül sınırlarını zorlamaya başladığında, sıkıntılar, zorluklar sebebiyle isyana yönelmemek için, Rabbine yönelir, ona yalvarır, sıkıntıları kendisinden kaldırmasını temenni eder. Tevbe, sıkıntılardan ve isyana girmekten korunmak için gereklidir. Tevbe; kurtuluş umuduyla Allah'a yönelmek, kurtuluş umud etmektir. Tevbe etmemek ise zalim olmak, nefse zulmetmektir. Tevbe etmemek, imandan sonra fısktır, Allah'ın yolundan ayrılmaktır.
Nasıl bir tevbe?
Yaptığı günahın farkında olup hemen ardından pişmanlığını bildirmek,Allahtan bağışlanma dilemektir.Ve bir daha o amele dönülmemelidir. "gel ne olursan ol gene gel,bin defa tevbeni bozsan da yine gel" anlayışından uzak "Nasuh bir tevbe" olmalıdır.Aksi halde kişi Allah'a yapmış olduğu kötülükten dolayı duymuş olduğu üzüntüsünü ve bir daha işlemeyeceğini bildirdiği halde, sözünde durmayıp bu davranışında adeta isyana yönelip, pişmanlık duyma arasında git-gel yaşayarak Allah ile alay etmektedir.Oysa tevbenin kabul olması için bir takım şartlar vardır.
Tevbenin Kabul Şartları
1-Tevbe edildikten sonra bir daha günaha dönülmemeli, Nasuh tevbesi olmalı.
2-Bilgisizlik sebebi ile yaptığı günahın farkına vardığı andan itibaren hemen tevbe edilmeli.
3-Tevbenin ardından Salih amel işlenmeli.
4-Kafir olanın ölüm anında yapmış olduğu tevbe kabul olunmaz.
5-Şirk koşanın yaptığı tevbe kabul olunmayacaktır.
6-İmandan sonra inkara saplananların tevbeleri kabul olunmaz.
7-Tevbeleri kabul olunmayanlar için istiğfar dilemek makbul değildir.
Kur'an'ın tanımladığı Müslüman
1. Allah'tan başka ve Allah'ın berisinde ilahlar edinmez.
2. İbadette, duada, dini hüküm koymada sadece Allah'a yönelir.
3. Sadece Allah'ın dinini kendine rehber edinir.
4. Allah'ın dininin, kitabının (Kur'an'ın) yeterli olduğunu bilir.
5. Muhammet A.S.'ın sadece Kur'an'a uyduğunu ve ona davet ettiğini iyi bilir.
6. Muhammet A.S.'ın sadece Kur'an'a uyduğunu bilir.
7. Sadece ama sadece Kur'an'a uyarak "müslüman" sıfatıyla can vermek hedefidir.
8. Tek yaratıcı ve hakimin Allah olduğunu ve Kur'an'dan hesaba çekileceğini bilir.
9. Allah'ın dinine yardım etmeği, dinin gereğini yapmanın vazifesi olduğunu bilir.
10. Nebilerinde (peygamberlerin) uyarıldığı en başta bütün inancımızı ve iyi amellerimizi boşa çıkaracak "şirk günahından" uzak durur.
11. Dindarlığında gösterişten, samimiyetsizlikten çok korkar.
12. Takvayı (Allah'a karşı sorumluluk bilinci) önceler.
13. Kur'an tek ölçüsüdür. Kur'an'la sürekli yenilenir. Yanlış ve hatalarını hemen Kur'an'a uyarak düzeltir (Tevbe).
14. Kimseyi ulaşılmazlar olarak görmez. İnsanın Allah'ın değerli bir kulu olduğunu, iyilikte ve hayırda yardımlaşma, günahta, düşmanlıkta ve şerde yardımlaşmamanın bilincindedir.
15. İman, salih amelin (inancın dediğinin gereğine yönelme) bilincindedir.
Program biterken kabul olunan bir kulluk için dua edildi.Seminer sorulan soruların cevaplanması ve yapılan katkılardan sonra sona erdi.