Ardından söz alan Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, Özgür-Der'in 28 Şubat süreciyle birlikte ivme gösteren başörtüsü yasağına karşı İslami kimliği kuşanan duyarlı öğrencilerin direnişi neticesinde 1999 yılında kurulduğunu, salt başörtüsü zulmü değil, hayatı kuşatan cahili sisteme karşı vahyin mesajını kuşanmanın sembolü olduğunu söyledi.
"MESAJIN ÇAĞLARÜSTÜ OLDUĞU VURGULANMALI!"
Hayatımızda başka kıbleler oluşturmaya, dini camilere hapsetmeye çalışan zihniyetlere karşı, vahyi mesajın ekonomiye, siyasete, sosyal alanlara taşınması gerekliliğine vurgu yapan Şekerci, Kuran'ın ilk inen ayetlerden itibaren zulme karşı durma ve toplumsal yaşamı yönlendirme konuları üzerinde durmasına dikkat çekti. Şekerci, sözlerine şöyle devam etti: "Peygamber kıssalarının, yaşanılamaz hikâyeler olarak kalmaması gerekir. İlahî buyrukların tüm zaman ve mekânları kapsayıcılığına dikkat çekmek, şahitlik görevlerimizin öncülleri arasındadır. Semud kavmindeki dokuzlu çete benzeri oluşumların günümüzdeki varlığı mesajın evrenselliğini kanıtlar niteliktedir.
Küresel zulme karşı yaptığımız bütün faaliyetlerimizle küresel intifada zincirine bir halka ekliyoruz, eklemeliyiz de. Irak'ta, Filistin'de ve tüm dünyada işgallere karşı bilinçlilik oluşturmak, Ergenekon'a ve militarizme karşı durmak, alternatif eğitim çabaları gütmek ve bunları gerçekleştirmeye çabalamak, muharref tarih ve din algısına karşı sahih bilinci kuşanmaya çalışmak Özgür-Der'in gerçekleştirilmesine önem verdiği eylemliliklerin sadece birkaçı. Akhisar'ın da bu zincire eklenmiş olması, umutlarımızın daha da yeşermesini sağlayacaktır."
"BÜROKRASİNİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ İFŞA EDİLMELİ!"
"Özgür-Der Akhisar Temsilcisi Ahmet Düzgün'ün oturum başkanlığı yaptığı ''Cahili Kuşatma ve İslamî Sorumluluğumuz" konulu panelde ilk sözü Haksöz Dergisi Yazarı Rıdvan Kaya aldı. İslâm dünyasının askerî, siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel işgal altında olduğunu ifade eden Kaya, sorunların çoğunun temel nedeni olarak otoriter sistemlerin varlığını gösterdi. Türkiye'de zorunlu eğitim ile resmî ideolojinin dogmalarının genç beyinlere dayatıldığına vurgu yapan Kaya, bu dayatmaların sonuç vermemesi durumunda gözaltı, hapis ve darbe süreçlerinin işletildiğini söyledi. Kimlik ve inançları yok sayan sivil ve askerî bürokrasinin, asker cenazelerinde, kardeşlik edebiyatı yapmasını ikiyüzlülük olarak nitelendiren Kaya, tek çözüm yolunun İslamî alternatif ve İslamî kimlik olduğunu belirtti. Kaya:"Yaygın bir hal alan teslimiyetçi ruhu bir an önce bırakmak gerekir. Ticaret, okul, ev yaşamı sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Müslüman ise sıradanlaşmamalı. Hayatımız, eylemlerimiz insanlara Allah'ı ve ahireti hatırlatmalı, örnekliği yerine getirebilirsek, yerel ve evrensel cahili kuşatmaları aşabiliriz. İslâm'ı şartlara değil, şartları İslâm'a uydurmalıyız." şeklinde konuştu.
"YERYÜZÜNÜN VARİSLERİ OLMANIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRELİM!"
Rıdvan Kaya'nın ardından söz alan Anadolu'da Vakit Gazetesi Yazarı Abdurrahman Dilipak, yeryüzündeki tüm adaletsizliklere ve sömürülere karşı çıkmanın gerekliliği üzerinde durdu. Malımızın ve sevdiklerimizin bizi Allah'a yaklaştırması gerektiğine, Allah'ın bizi yeryüzünün varisleri kıldığına ve ellerimizle zalimleri cezalandırmak istediğine dikkat çeken Dilipak, zulmün devam etmesinin asıl sorumlusunun görevlerini yerine getirmeyen Müslümanlar olduğunu ifade etti. Irkçılık, feminizm, adam öldürme, Yahudilik, kapitalizm, komünizm, faşizm gibi kavramların tarihi hakkında bilgiler veren Dilipak, önemli olanın ırkımız ya da doğduğumuz yer, zaman, ana-baba değil, ne yaptığımız olduğuna dikkat çekti; özgürlüğün imanın birinci şartı olduğunu, özgürlüğüyse Allah'ın iradesi ile sınırlandırmamız gerektiği üzerinde durdu.
Panelin son konuşmacısı ise Özgür-Der İzmir Şube Başkanı Nurcan Büyük'tü. Cahili kuşatmanın tarihinin, hilafetin yerini saltanatın almasıyla başladığına vurgu yapan Büyük; saltanatın oluşturduğu sorgusuz itaat kültürüyle sabır, takva, zikir, zühd gibi kavramların içinin boşaltıldığını ifade etti. İlk inen ayetlerden itibaren kişisel ve toplumsal anlamda dönüşümü hedefleyen İslâm'ın, ana kaynak olan Kuran'a yönelerek geleneksel ve modern tahrif unsurlarından arınmayla anlaşılabileceğini ifade eden Büyük, 19. ve 20. yüzyıldaki tevhidi hareketlerin emperyalizm ve sömürü karşıtlığına da vurgu yaptı. Tevhidi mücadele tarihçesi hakkında da bilgi veren Büyük, egemen güçlerce kısmen desteklenen geleneksel cahiliye eliyle, İslamî görünürlüğün bastırılmaya çalışıldığını söyledi.
"ÇÖZÜM KUR'ÂN'DIR; VAHYİ SOSYALLEŞTİRMEKTİR!"
Büyük, sözlerini şöyle sürdürdü: "Modern cahiliyeden beslenen sistem, insan hakları ihlallerinde ve emek hırsızlığında her gün ivme kazanmakta. Kapitalist kuşatılmışlık yüzünden 'ekmek derdi', 'Allah rızasını kazanma derdi'nin önüne geçmiş bulunuyor. Gerçek bir alternatif üretebilmek ve yeni açılımlarda bulunmak için örgütlenmenin önemi çok büyük. Cahili algı Kuran'ı bir sorun olarak görüyor, bizse çözüm olarak görüyoruz. Bu veriler ışığında Müslüman'a düşen vahyin şahitliğini gerçekleştirip, canını Müslüman olarak hayata teslim etmektir. Vahyin şahitleri olma amacıyla yola çıkan Akhisarlı kardeşlerimize sabırlar ve başarılar diliyorum."
Özgür-Der Akhisar Temsilciliği'nce gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında bilgi verilmesiyle program son buldu.
Fazlı İnderin – Haksöz Haber
Fotoğraflar: Yakup Takır