Özgür-Der Akhisar Temsilciliğinde düzenlenen seminer programlarının bu haftaki konuşmacısı olan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ''İslam Dünyasında Son Gelişmeler'' başlıklı bir sunum yaptı.
Emperyalist güçlerin İslam dünyasını işgal etmesinden günümüze kadar ortadoğudaki gelişmeleri bilmeden bugünü sağlıklı değerlendiremeyeceğimizi belirten Rıdvan Kaya kısaca bu arka planı anlatarak başladığı konuşmasında özetle şunları anlattı:
''Bölgede Tunus'ta başlayan olayların arkasında emperyalist güçleri aramanın yerine zalim despotik yönetimlere karşı korku duvarını aşan birbirlerinden etkilenen halkların olduğunu görüyoruz. Bu ayaklanmaların İslam dünyası için olumlu bir gelişme olduğunu bu ülkelerde yaşayan müslümanların önceki durumlarıyla mukayese ederek somut olarak müşahede edebiliriz. Emperyalist güçlerin bu son olayları kendi lehleri yönünde etkilemek istedikleri çok açıktır. Ama bölgedeki İslami hareketlerin tecrübelerine birikimlerine güvenmeliyiz. Bu hareketlerin mücadele süreçleri boyunca bir çok bedeller ödediklerini unutmamalıyız. Despotik zalim yönetimlerin tasfiyesi her halükarda müslümanların lehine olan gelişmelerdir.
Örneğin 2 sene önceye gidelim, hangimizin aklından bu acı gelişmelerin yaşanacağı geçebilirdi? Suriye’de İslami muhalefeti ezilmiş, bitmiş, acı bir vakıa gibi algılıyorduk. Bugün baktığımızda bir buçuk yıl gibi bir sürede bir halkın topyekün direnişine, dirilişine şahitlik ediyoruz. Allah için kıyam ediyor, cihad bilinciyle her şeylerinden vazgeçiyorlar. Tek başına bu tablo bile iyimser olmayı getiriyor. Buna rağmen elbette kaybetme riski de var. Boş sahada top oynamıyoruz. Bilakis güçlü, kurnaz ve çok etkili araçlara sahip düşmanlarla boğuşuyoruz. Kaybedebiliriz, bu risk var. Ama kazanma ihtimalimiz de var. Oysa dün yoktu. Çünkü dün güçlü bir şekilde mücadele alanında bile değildik. Bugün Allah’a hamd olsun kardeşlerimiz her yerde Allah’ın dinine daha uygun bir hayat için dişleriyle, tırnaklarıyla mücadele ediyorlar. Gelişmeler sevindiricidir. Dün Müslümanlar zindanlarda idiler. Bugün Yusuf gibi iktidar sorumluluğunu kuşanıyorlar. Müslüman halklar özgürleşiyor. Özgüvenleri artıyor.
Suriye direnişi başından itibaren üzerinde çokça spekülasyon üretilen, karalamalara, iftiralara konu olan bir direniş oldu. Sürecin başında belki bilgisizlikten, belki bazı güçlerin süreçte rol kapma çabalarının doğurduğu kaygıdan dolayı farklı kanaatler gelişmesi normal karşılanabilirdi. Ne var ki aradan geçen 20 aylık zaman içinde Suriye’de direnişin tümüyle İslami kadrolar ve söylemlerle şekillendirildiği ve yürütüldüğü netlik kazanmıştır. Sokaklarda protesto gösterilerinde açılan pankartlara ve atılan sloganlara bakın, İslami şiarlar dışında bir şey görebilecek misiniz? Aynı şekilde savaşan grupların, birliklerin, örgütlerin açıklamalarına bakın, İslami kimlik dışında bir unsura rastlamanız mümkün mü? Peki, laikler yok mu, liberal, sol unsurlar yok mu? Evet, varlar elbette! Suriye büyük bir ülke. Ne var ki, direniş içinde çok ama çok tali bir konumdalar. Ve bütünüyle ülke dışında örgütlenmeye çalışan siyasi yapılar dahilinde yer alıyorlar. Yani alanda yoklar.
Bu olaylar hakkında Arap dünyasında bir kafa karışıklığı yok maalesef komplocu yaklaşımlar bizim ülkemizde çok etkin durumda bunun arkaplanına baktığımızda ise kendine yaptıklarına güvenmeme yada hiç bir şeyi değiştiremeyiz gibi bir algı görüyoruz bunlardan kurtulup sorumluluklarımızı üstlenmemiz gerekir.
İnşallah süreci basit hatalarla, küçük hesaplarla, taifeci, asabiyeci, mezhepçi kaygılarla gölgelemeden devam ettirmeyi başarırsak, Rabbimizin murad ettiği türden bir toplum ve insan unsurunu hep birlikte üretebilir, Ümmeti daha saygın bir konuma oturtabiliriz. Bunun için kardeşlerimizle dayanışma içinde olmalı, birr ve takva üzerinde yardımlaşmalıyız.
Seminer programı sorulan soruların cevaplanmasıyla sona erdi.