Türkiye'de yaşayan insanların kendilerini İslam'a nispet ettiklerini, ama Kur'an'ı anlamak ve yaşamaktan ve Resulullah'ın örnekliğinden uzak olduklarını belirterek konuşmasına başlayan Kenan Alpay, daha sonra sunumunu şöyle sürdürdü:
"Hz.Peygamber'e yapılan itirazlar, onun da tıpkı bizim gibi bir insan olmasınaydı. Müşrikler, Peygamber'e 'Bu, Kur'an, bir meleğe indirilmeli değil miydi? Oysa sen sadece bizim gibi bir beşersin.' diyerek itiraz ediyorlardı. Oysa ki, elçiliği kime vereceğini ancak Allah takdir eder ve yetki sadece O'na aittir. Ve Rabbimiz, insanlar içinde güvenilir olmakla tanınan Muhammed'i (s) seçip elçilikle görevlendirmiştir. Güvenilir olmak, bütün peygamberlerin ortak vasfıdır. Bütün peygamberler, aynı zamanda dürüstlük, cömertlik ve cesaret gibi insani erdemlerle donanmış, örnek ahlak sahibi kimselerdi. Peygamberlik görevlerinin karşılığında hiçbir maddi karşılık beklemezler, karşılığı yalnız ve sadece Allah'tan beklerler."
Kur'an'ı İyi Anlamak İçin Resulullah'ın Hayatını İyi Bilmeliyiz
"Kur'an'ı anlamak için ayetlerin iniş sürecini göz önünde bulundurmamız gerekir." diyen Alpay, Kur'an okuma metodunun bu çerçevede belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Kur'an'ın nüzul/iniş sırasına göre okunması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda, Kur'an'ı anlamak için Resulullah'ın hayatını ve mücadele yöntemini de iyi bilmemiz gerektiğini söyleyen Alpay, konuya şöyle devam etti:
"Kur'an, 23 yılda inzal oluyor.Ve bu uzun inzal sürecinde, mü'minlere de acele etmemeyi, sabırlı olmayı öğütlüyor. Peygamber ve beraberindekiler, önce nefislerini terbiye ediyorlar. Bizler de Kur'an'ı bu açıdan yaklaşarak ele almalı ve çalışmalarımızı bu minval üzere yoğunlaştırmalıyız. Kur'an'ı anlamanın yolu, Peygamber'i anlamaktan geçer. Peygamber'i anlamak istiyorsak da Kur'an'ı anlamalıyız. Nitekim, müşrikler de Kur'an'ı anlamadıkları için değil, bilakis anladıkları için karşı duruyorlardı."
Kur'an'ın temel özelliklerinden olan; Furkan (hakkı batıldan ayırd eden), Hüda (yol gösterici, kılavuz, rehber) ve Zikir (anmak, hatırlamak) kavramlarına dikkat çeken ve örneklerle konuyu açıklayan Alpay, Mekki surelerde önceliğin; yaratılışın, ölümün, kıyametin, cehennemin hatırlatılması olduğunu, bugün de öncelikli olarak, tebliğde bunları gündemleştirmemiz gerektiğini belirtti.
Kur'an'ı Niçin Tertilen Okumalıyız?
"Tertil" kavramının; ağır ağır okumak, sözü tane tane konuşmak, yerli yerinde ve anlaşılır biçimde okumak anlamlarına geldiğini belirten Alpay, sunumunu şöyle sürdürdü: "Kur'an'ı zihnimize, kalbimize yerleştirmek için, ağır ağır, tane tane ve üzerinde durup düşünerek okumalıyız. Eğer acele edersek, anlamı üzerinde duramayız ve okumamızdan bir fayda elde edemeyiz. Bugün bu ülkede, 'Kur'an ziyafeti' adı altında birtakım organizasyonlar düzenleniyor ve halk tarafından büyük ilgi görüyor. Okuyanlar 'Kur'an bülbülleri' olarak nitelendiriliyor ve halk tarafından bu isimle taltif görüyor. Oysa ki, bu organizasyonlarda okunan Kur'an'ın anlamına hiç değinilmiyor. Bu tavır, onu anlamaktan ve içselleştirmekten, idrakten uzak bir tavır olarak önümüzde duruyor. Halbuki, Kur'an okumak hakkı beyan etmektir. Okuduğumuz Kur'an ve kıldığımız namaz, bizi faizden, dedikodudan, hırsızlıktan ve her türlü kötülükten alıkoymalıdır."
Yoğun katılımın olduğu program soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
EMİNE DÜZGÜN / HAKSÖZ-HABER
Fotoğraf: Hümeyra Arslantaş