Program Mustafa Kuzucuk Hoca'nın Kur'ân-ı Kerîm tilaveti ile başladı. Saff Sûresi 10-14 âyetlerin meâli Ahmet Düzgün tarafından okundu.
Daha sonra Rıdvan Kaya "Değişim Sürecinde Önceliklerimiz ve Sorumluluklarımız" konusunda özetle şunları anlattı:
"Müslüman olmak büyük bir iddia sahibi olmak, hayata ve kendimize yönelik sorumluluk yüklenmek demektir. Sürekli çaba, Rabbimizin istediği yönde bir değişim gerçekleştirme gayretini gerekli kılar. Yaşadığımız toplum Kur'ân'a uzak ve ona şiddetle muhtaç bir toplum. Kurtuluş Kur'ân'ı esas almaktan, her şeyiyle hayata hâkim kılmaktan geçer. Kur'ân'ı merkeze almayan hiçbir tespit ve hiçbir çözüm sahih ve sağlıklı olamaz. Gerçek manada çözüm niteliği taşıyamaz. Şahitlik sorumluluğumuz gereği vahye uygun bir hayatı sürdürmek yaşanan ifsada ve zulümlere karşı olmak zorundayız.
Türkiye halkları son 100 yıldır ciddi bir beyin ameliyatına maruz bırakıldı. Kemalist rejimin operasyonları ile dönüştürüldük. Bu operasyon tek parti döneminde idamlar, işkence ve sürgünlerle, çok parti döneminde ise eğitim ve medya aracılığıyla gerçekleştirildi. Bunlar yetersiz kalıp halk İslâmî kimliğine geri yöneldiğinde darbelerle bu engellenmeye çalışıldı. Fakat her darbe süreci ters tepti. Müslüman halk Kemalist vesayete karşı 28 Şubat'ta bir kez daha hizaya çekilmek istendi. Başörtüsü yasağı, kat sayı adaletsizliği, asker ve yargının kanunî sınırlarını alenen çiğneyen tavırları, açıkça İslâm'a saldırıları, İsrail'le işbirliği gibi ihanetleri geri tepmek bir yana, âdeta darmadağın olmalarına yol açtı.
Sadece son 20 yıldır nereden nereye geldiğimizin muhasebesini iyi yapmalıyız. Düne kadar İHL ve başörtüsü düşmanlığı yapan CHP bile, samimi olmamakla beraber, halkın tepkisinden çekindiğinden bugün İHL ile ve başörtüsü ile sorunu olmadığını söyler hâle geldi.
Halkımızın İslâmî duyarlılığının iktidarda karşılık bulması neticesi, İsrail'le ortaklıktan, ilişkilerin kesilmesine, Filistin, Mısır, Suriye'de müslüman halkların iradesinin desteklenmesine yönelik bir dış politikaya geçilmiş olup, tüm bunlar olumlu gelişmelerdir.
Lâkin Türkiye'de hâlâ cahilîyenin ve ifsadın hâkim olduğunu, başta cinsel ve ekonomik yozlaşma olmak üzere her türlü alanda yozlaşma sürecinin devam etmekte olduğunu, okullarda hâlâ gerçek İslâm'ın öğretilmediğini de görmek durumundayız.
Bizler AK Partili değiliz ama bu partinin yaptığı İslâm'a uygun tüm doğru çabaları takdir ederken, uygun olmayan ve her türlü yanlış çabasını da eleştiririz. Çünkü bizler doğruyu tavsiye, yanlıştan vazgeçmeye çağırmakla sorumluyuz.
Düne kadar zor şartlarda sürdürdüğümüz İslâmî mücadelemizi, bugünün olumlu şartlarında daha da genişleterek ve arttırarak sürdürmek zorundayız. Nimetin şükrü, nimeti Allah yolunda kullanmakla mümkün olur ancak. Lâkin imkânlarımızdaki olumlu değişim, mücadelemize pek yansımıyor.
Mesela, tebliğ ve diğer mücadele alanlarında genişleyen imkânlarımız çerçevesinde genişleme ve artış olması gerekirken, mâlesef daralma ve azalış söz konusu.
Yine genişleyen imkânlarımız İslâmî kimliğimizi daha netleştirme, ifade etme ve hayatımızda şahitlik etmeyi gerektirirken, tam aksine kimliğimizde bulanma ve kimliğimizi ön plana çıkarmama yönünde bir değişim söz konusu oluyor.
Başka bir mesele olarak, genişleyen imkânlarımız birlikte hareket ve mücadele etme çabalarımızı arttırmalı iken, bireyselliğe ve bireyciliğe doğru bir yöneliş söz konusu. Öyle ki, haram helali, sınırları olmayan, kişilere göre değişen İslâm anlayışları revaç buluyor.
Başka bir mesele de, genişleyen imkânlarımızın tüm İslâm ümmetinin dertleriyle dertlenmemiz ve yardım etmemize dair çabalarımızı arttırmamızı gerektirirken, bugün içimizden birileri bunun Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olduğunu söyleyebiliyor. Müslümanlar olarak öncelikle şunları yapmalıyız:
1- En etkili araçlarla, sistemli, kurumsal, hikmetli, düzenli olarak gerçek İslâmî tebliğ, doğruyu tavsiye ve yanlıştan vazgeçmeye çağırma faaliyetlerimizi arttırarak devam ettirmeliyiz.
2- Tek davamız İslâm ve ümmet olmalı, bu dava kulluk imtihanımıza anlam ve dinamik kazandırmalı.
3- Cemaat olma ve İslâm ümmetinin parçası olma bilincimizi geliştirmeliyiz. Müslümanın müslümandan başka dostu ve yardımcısı olmadığı idrak edilmeli, tüm müslümanların acılarını paylaşıp elimizden geldiğince dindirmeye çalışmalı, daima dua etmeliyiz.".
Program sorulan soruların cevaplanması ile sona erdi.