A. Murat Kaya özetle şunları anlattı:
Kur'an müslümanların kalbidir. Kalpsiz yaşam olmaz. Kalpsiz yaşam, ölü bir hayattır. Müslüman olma emri, Kur'an okuma emri ile iç içedir. Rabbimizin vahyini okuma emri, vahyi öğrenime dönük olduğu kadar, onun aktarım ve tebliğ sorumluluğunu da ifade eden bir eylemi içermektedir
Günümüz müslümanlarının en önemli sorunları, kendilerine hayat veren Kur'an ile iletişimlerinin bozulmuş olmasıdır. İslam dünyası yüzyıllardır, Kur'an'ın hayatın temel belirleyicisi olduğunu unutmuştur; iyimser bir yaklaşımla, Kur'an'ı hayatın temel belirleyicilerinden sadece önemli bir tanesi haline indirgemiştir. Müslümanlar sağlıklı bir yaşam biçimine ancak Kur'an'ı yeniden keşfetmeleriyle ulaşabilirler. Kur'an'a saygı göstermek yetmez. Kur'an'ın anlaşılmasında engel oluşturan ön yargılardan arınmak ve Kur'an'ı hayatımızın temel belirleyicisi edinmek gerekir. Kur'an bir yaşam Kitab'ı ise, Kur'an'ı keşfetmek ve onunla bütünleşmek; geleneksel ve modern değerler karşısında onun mesajını hayatın içinde örneklemek demektir. Dikkatle baktığımızda yaratılmış olan her şeyin, bağımsız bir yaratıcı gücün gösterdiği istikamete ve ölçüye muhtaç olduğunu görürüz. Ve öncelikle hayatın ve evrenin kendiliğinden veya tesadüfi bir olgu olmadığını da idrak edebiliriz. İnsan, bir ölçü ile yaratılmış olan varlık aleminin en merkezi türüdür. İnsanı diğer yaratılmışlardan farklı kılan en önemli özelliği, onun seçme ve düşünme yetisidir. Yaratılma sürecinde bu yetiyi kazanan insan türü, ilk dönemden bu yana başı boş bırakılmamıştır.
İnsanlar, yaratıcımız tarafından insanlar arasından seçilen bazı elçiler aracılığıyla hayatın amacını ve ölçüsünü açıklamak üzere iletilen vahyi bildirimlerle uyarılmış ve aydınlatılmışlardır. İnsanı iyi ile kötü karşısında tercih etme özgürlüğü ve akletme yeteneği ile bezeyerek yaratan Rabbimizin bütün insanlık alemine son elçisi Hz. Muhammed aracılığı ile vahyederek bildirdiği mesaj, korunmuş ve tamamlanmış olan Kur'an'dır. Kur'an, önceki vahyi bildirimlerin özünü kendi içinde taşıyan ve doğrulayan; gaybın haberini getiren; inanç, düşünce ve eylem alanında ilke bildiren ve yol gösteren; bireysel ve toplumsal tüm ilişkilerde Tevhid ve Adalet ilkelerinin ikamesini emreden ve insanlığı üretilmiş tüm beşeri değerlerin şaşkınlık ve tasallutundan arındırıp vahyi ölçülere göre bir yaşam kurmaya davet eden ilahi bir Kitab'dır. Bu Kitab alemlerin Rabbi ve yaratıcımız olah Allah katından iletilen bir aydınlık rehberidir. Aklını gereğince kullanabilen tüm insanlara, hayatın akışında klavuzluk edecek temel kaynaktır, Aklın kullanılması ve yaratıcımızın gereğince bilinmesi konusunda en belirleyici yardımcı yine' Kur'an'dır. Kur'an'ın iyilik ile kötülük konusunda ortaya koyduğu ölçüler evrenseldir. Hayatın bütün'" ünitelerinde üretilen her şey ancak Kur'an ayetleriyle çelişmediği sürece meşruluk kazanabilir. Kur'an'ın muhatabı bütün insanlıktır. O kendisine inananlar için bir hayat programıdır. Kur'an ruhanilere veya diğer aracı tiplere gerek kalmadan anlaşılması ve öğüt alınması için ve insanların doğrudan anlayabilmeleri için onu getiren elçinin diliyle kolaylaştırılmıştır. Apaçıktır, ayetleri çeşitli biçimlerde açıklanmıştır. Bu açıklıkta olan Kur'an insanlar daha iyi anlasınlar diye azar azar indirilmiş ve Allah'ın Elçisi onu insanlara ağır ağır okumuştur. Zira kolaylaştırılmış olan bu hitabın gerçek sahibi olan Allah, yarattığı insanı bu hitabı anlayacak güç ve imkanlarla donatmıştır. Önemli olan Kur'an'ın gereğince okunmasıdır. Kur'an'a iman edenler, onu gereğince okuyanlardır. Müslümanlar kitaplarını öğretmek ve tahkik etmekle yükümlüdürler. Ancak bu öğretmek eylemi 'kıraat' etmek veya ettirmekten çok daha kapsamlı bir ifade ile vurgulanır:
''Taallum." Talim etmek veya ettirmek teoriyi pratikte göstermektir. Kur'an bilgisi insanı felsefenin ve mistisizmin bilinmezlere yönelen soyut ve pratikten kopuk uğraşılarına değil, gaybın kesin bilgisinden yaşadığımız hayatın somut gerçeklerine yöneltmekte ve bu alanda ciddi sorumluluklar yüklemektedir. Kur'an okuma eylemimiz pratiğe yansıyan fiili bir mücadele şeklinde tezahür etmiyorsa, bu tutum talim eyleminden kopuk soyut bir bilgilenme çabası olarak kalacaktır. Pratiğe indirgenilmemiş bir bilgilenme giderek lüks bir bilgi halini alacaktır. Zira vahyi bilgi yaşama geçirildiği an inançlaşır. Kur'an'a, Kur'ani mesajın pratik sorumluluğundan kopuk bir tavırla iman etmek iddiası inanç ve amelin' bağını hafife almak anlamına gelir. Oysa Kur'an inancı amelleştirme imtihanına davet etmektedir.
Hayatta boşluk yoktur. Fikri ve ameli ilişkilerinizi ya fiili olarak Kur'an'ın buyrukları doğrultusunda tanzim edecek bir mücadeleyi üstleneceksiniz, ya da reel şartlar sizin hayatınızı belirleyecektir. Zaten en belirleyici imtihanımız da yaşamla ilgili olandır. İnsan nasıl yaşıyorsa öyle inanıyor demektir. Vahyi bilgiyi hayata geçirme sorumluluğu cehdi/gayreti gerektirir. Bu cehdimiz çabamız kulluk sorumluluğudur.
Seminer verilen aradan sonra yapılan soru cevap bölümüyle sona erdi.