Gülay Acar özetle şunları anllatı:
Kur'an'da e-m-n kök harflerinden türeyen bine yakın gramer yapısı birbirine benzer kelime vardır. İman, if'al etken kalıbına aktarılarak elde edilen bir mastardır. Aynı kökten 3 tane daha mastar kelime türetilmiştir: Emanet, eman, emn.
İman her türlü korku ve şüpheden uzak olmak, kalben itminan içinde olmak demektir, İman kavramının anlam alanında itimat, güven, emniyet ve huzur, barış vardır.İyi ile kötü arasında seçim yapabilme yeteneğimizden doğan iman, emanete talip olmak, yani iyiyi seçmektir .
Kelimenin kök anlamlarından da anlaşılabileceği gibi iyi olan herşeyin güvenliği ve kirlenmeden temiz kalabilmesi iman ile mümkündür. Çünkü iman fıtratımıza Rabbimizin yerleştirdiği güzelliklere güvenmek, yararımıza sunduğu kainatın güvenliğini korumak, O'nun ilkelerine teslim olmakla mümkündür.
Allah ve Rasulü'ne Rasul'ün şahitliğini yaptığı tevhid dini İslam'ın ilke ve ideallerine bağlı kalmaya and içmeyi gerektiren iman, ahde vefa ister. Ahde vefa bir büyük bedel ödemek Allah'ın sınanmasından geçmek, buna karşılık bire yediyüze kadar O'nun lütfuna mazhar olarak Ahiret Yurdu'nu garanti altına almaktır. İşte iman ahiret yurduna giderken yanımızda götürdüğümüz tek azığımızdır.
Nasıl Allah'a iman edilebiliyorsa, bâtıla ve küfre de iman edilebilir. Fakat şüphesiz geçersiz ve uydurma şeyler, şefaatçi olarak inanılan putlar cehenneme, Allah ise cennete götürür. Kafirlere ne imanları bir fayda sağlayacak ne de kendilerine bir mühlet verilecektir.
Kelime-i şehadetle özetlenen icmali iman, kısaca tevhide inanmaktır. Tevhid ise Allah'ın yeryüzünde ki insan yaşamını da belirlemek isteyen bir ilah anlayışı olarak tasavvur edildiğinde anlamlıdır. Çünkü kelime-i şehadetin ikinci kısmı Allah'ın elçilerle insan hayatına müdahale ettiği gerçeğine imanın elzem olduğunu göstermektedir.
Tafsili iman ise inanılması gereken esasların ayrıntıları demektir. Bu ayrıntıların temelleri Bakara sûresi 4, 177 ve 285. ayetlerde şöyle özetlenmektedir: 1- Allah'a iman, 2- Meleklerine iman, 3- Kitaplarına iman, 4- Peygamberlerine iman, 5- Ahirete iman, ( 4/136).
Mü'min Allah'ın kendisinden istediği tevhidi sorumlulukları yerine getirme mücadelesi veren bu yolda canını, malını cennet karşılığında Allah'a satan, eşini ve çocuklarını bile bir imtihan aracı olarak gören kimsedir.
İman, karşılığını sadece Allah'tan bekleyeceğimiz salih amellere talip olmaktır. Can verene can verecek bir bilinçle köleleştiren bütün bağlardan, yeryüzünün bütün putlarından kurtularak özgürleşmektir, özgürleştirmektir.
Bir büyük ve çetin sınava talip olmayı, kayıtsız, şartsız Allah'a boyun eğmeyi, O'nun yolunda feda olmayı, feda etmeyi bir hayat tarzı edinmektir iman. Kitab'da Allah'ın yüklediği sorumlulukların tamamına talip olmak gerekir. Rabbimizin ayetleri arasında ayırım yapmak, pazarlık konusu etmek imana zarar verir. İmanda Rabbimiz pazarlığı hidayeti engelleyen bir talep olarak nitelemektedir.
Küfür: Rabbimiz ahirette kafirlerin fidyesini asla kabul etmeyeceğini açık bir şekilde beyan etmiştir. "Doğrusu, yeryüzünde olanların hepsi ve bir misli daha kafirlerin olsa da kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara acı verici bir azap vardır. Ateşten çıkmak isterler, çıkamazlar. Onlara sürekli azap vardır". (5/Maide, 36-37)
Örtmek veya şükrünü yerine getirmeyerek erişilen nimeti örtmek, nankörlük etmek. Bundan dolayı arapçada karanlığı ile her şeyi örttüğü için geceye kâfir (örten) denmiştir. Terim olarak küfür, imanın zıddı yani imansızlıktır. Başka bir deyişle Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri inkâr etmektir.
Küfr kavramı Kur'an'da, Allah'ın bunca nimetini görüp bunlara teşekkür /şükr etmesi gerekirken, bunları görmezlikten gelen, inkar eden, bunların Allah'tan geldiği gerçeğini örtmeye çalışan kişiler için kullanılır.
Küfür içinde bulunan insanların en karakteristik özelliklerinden biri "ben"ini her şeyden, herkesten üstün görmesi, sadece kendini düşünmesi yatmaktadır. Allah bu gerçeği bize şöyle anlatıyor:
"Meleklere: 'Adem'e secde edin.' demiştik derhal secde ettiler; ancak iblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten o kafirlerden idi."
Seminer programı,soru-cevap bölümünden ve yapılan katkıların ardından sona erdi.