Akhisar Özgür-Der'de düzenlenen programda "Aile ve Çocuk Eğitimi" konusunu Batman Özgür-Der'den Şefik Sevim işledi.
Sevim, konuyu, "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır." ayeti bağlamında değerlendirmemiz gerektiğini belirtti.
Sevim, konuşmasında, İslam bilginlerinin çocuk eğitimi ile ilgili görüşlerine ayrıntılı olarak değindi. Fıtri ve sosyal gerçekliğimiz açısından aile kavramına değinen Sevim, yapılan anket çalışmalarına göre gençler için yaşamı anlamlı kılan değerlerin başında yüzde 70,6 ile ailenin geldiğini ve sevgi, şefkat, nezaket, acıma, cesaret, metanet ve irade gücünün temellerinin tamamen ailede başlayıp, gelişip, olgunlaştığını, dengesi bozulmamış düzenli bir ailenin her türlü kötülüğe karşı bir sigorta olduğunu anlattı.
Kur'an-ı Kerim'de beyt (ev) kavramının önemsendiğine dikkat çeken Sevim, eğitim için ev ve mekânın ne kadar önemli olduğunu, ahlakın vazgeçilmezliğini dile getirdi ve takva elbisesi kavramının açılımını yaptı.
Ailede anne faktörü ve konumu ile ilgili İslam bilginleri ile Batılı yazarların görüşlerinden örnekler veren Sevim, bazı İslam âlimlerinin "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadisini annenin çocuğun genel kimlik kazanmasındaki temel belirleyici unsur olduğu şeklinde yorumladığını söyleyerek, Said Nursi'nin "80 yıllık ömrümde 80 bin insandan ders aldım, ömrümde beni en çok etkileyen ders annemin bana öğütleri olmuştur." örneğini verdi.
Sevim, Peygamber örnekliğinde çocuğun dini duygu ve düşünce gelişimini şu şekilde aktardı:
"Peygamberimiz, yılın ilk turfanda meyvesini huzurunda bulunanların en küçüğüne vermiştir. Peygamberimizin Çocukların çekinip ürkmelerine sebebiyet verecek hiçbir davranışı olmamıştır. Fatıma, babasının yanına girdiği zaman, Allah'ın elçisi ayağa kalkar, ona merhaba der, onu öper ve kendi yerine oturturdu. Karşılaştığı çocuklara selam verip hal hatırlarını sorardı, hatta hoşlanacakları lakaplar takmak suretiyle çocuklarla şakalaşırdı. Sokakta torunu Hüseyin'i kovalayabilecek kadar doğal davranmıştır. Çocuklarla birlikte cemaatle namaz kılmıştır. Oğlu İbrahim öldüğünde 18 aylık olmasına rağmen cenaze namazı kıldırmıştır. Bazı davetlere çocukları da beraberinde götürmüştür. Henüz ergenlik çağına gelmemiş çocukların biatlerini kabul etmiştir. Peygamberimizin yanına izinsiz girenlerin tek istisnası çocuklardı. Medine'ye her girişinde bindiği bineğin üzerinde Allah Resulüne sarılmış birkaç çocuğu görmek çok olağandı."
Sevim, çocuğun dini duygular kazanmasında etkili olabilecek metotları ise şöyle sıraladı:
"İyi örnekler oluşturmak: Örnek olan kimse etkisinde kalan kimseyi işler, yoğurur ve onu kendisi gibi olmaya doğru götürür. Nitekim çocuklarda şuursuz olarak başlayacak taklitler, zamanla şuurlu birer duygu, düşünce ve davranış haline gelir.
Çocukların sorularından yararlanma: Verilecek cevapların sade, sıkıntısız, laubalilikten uzak ciddi ve kuşkuya meydan vermeyecek şekilde olması gerekir.
Sevgiyle yaklaşma: Temelinde sevgi olmayan hiçbir eğitim başarılı olamayacağı gibi, sevgiyi esas almayan hiçbir din de geniş halk kitleleri arasında benimsenme şansını yakalayamaz.
Mabetlere ve tarihi yerlere götürmek: Tarihi, mimari, kitap fuarları, hat sergileri, müze ziyaretleri, Kur'an-ı Kerim okuma etkinlikleri, dini sempozyum ve panellere, Müslümanların konferans, seminer, tiyatro gibi etkinliklere anne ve babayla katılmaları dini duyguları kazanmada son derece faydalıdır.
Hastalık veya ölüm anındaki duygulardan yararlanma.
Yüce değerlere sahip insanların öykülerini anlatma: Değerlerin ve bedellerin ölümsüzleştirdiği insanların hayat hikâyeleri, çocuk ve ergen çağındaki gençlere gerekli araç ve gereçlerle sunulduğunda tahminlerin üzerinde etkili olacaktır. (Çağrı, Hz. Meryem, Ashab-ı Kehf filmleri vs.)
Evdeki dini tablolar, semboller, figürler, kullanılan dil, çalınan müzik, ibadet atmosferi, dini kitaplar çocuğun zihninde iz bırakan önemli unsurlardır.
Müslüman ailelerle geliştirilen sılah-i rahim ve neticesi olan gündemler."
Sevim son olarak uyumlu, huzurlu ve örnek bir aile modeli için önerilerde bulunarak şu hususları sıraladı:
"Çocuğun ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki yapan nedenler tespit edilmeli, bu gelişmelerin önüne geçilmesi için gereken çabalar ortaya konulmalıdır. Çocuğun ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki bırakan nedenler: Sevgi eksikliği, bazı tartışmalar, zina, ayrılıp birleşmeler, aile kavgaları neticesinde küsmeler, somurtmalar, ağlayıp bağırmalar, kıskançlıklar, tehditler vs. Temhis çağından sonra insan cinselliğini sömüren yazılı ve görsel medya, çocuğun gücünü aşan sınavlara sokulup büyük beklentiler içine girmeleri neticesinde çocuğun kendi değerini akademik konulardaki başarısına bağlı sayması, yakınlarını kaybetmesi, yeterli ve dengeli beslenmemesi gibi.
Haftalık aile değerlendirme toplantısı yapmak.
Evde kitap okuma ve ibadet yapma alışkanlığını geliştirmek.
Sılah-i rahim geleneğini sürdürmek. (Aile büyükleri, komşular, hastalar, mezarlar ziyaret edilmeli.)
Ailede düzen fikrinin gelenekleştirilmesi: Uyku, uyanma, yemek ve ibadet saatleri, eve geliş ve programlı çalışma saatleri.
Aile düzeninin, açık net ve şeffaf bir işleyiş içerisinde olması.
Aile gezileri, piknikler, seyahatlerin imkânlar ölçüsünde yapılması.
Ebeveynlerin çocukları kendi planlarının bir parçası haline getirme duyarlılığı.
Kemiyeti az da olsa keyfiyeti zengin dost ailelerle ilişkilerin geliştirilmesi. (Çiçero: Keyfiyeti zengin dost aile demek, kendini onda görebileceğin, erdeme dayanan, ruhsal donanımımızı sağlayan, birçok yönüyle akrabalığa tercih edilen ailedir.)
Sorunların eve taşınmaması duyarlılığı.
Teknolojik araç ve gereçlerin (TV, bilgisayar, cep telefonu vs.) amaç dışı kullanılarak evin atmosferini ve işleyişini mekanikleştirmesinin önüne geçmek, evin/ ailenin tabiiliğini koruyucu unsurları canlandırmak. (Aile içi dertleşme, sılah-i rahim, misafirperverlik, okuma vs.)
Ebeveynin, özellikle babanın örnek ve mütevazı duruşu.
Aile fertlerinin bireyselliği aşan bir cemaat ruhu içerisinde Müslümanca sorumluluklarını yerine getirici, salih amelleri esas alan etkinliklere ortak katılım duyarlılığı göstermesi.
Babanın evden uzun süre ayrı kalmaması.
Babanın mesleği, kazancı, sosyal seviyesi ve toplum içindeki konumu ve meşruiyeti.
Yaşanılan sosyal çevrenin vasat şartlarının altına düşmeyecek kadar helal kazançla ekonomik imkanların oluşturulması."
Seminer yapılan katkılarla sona erdi.