HAKSÖZ HABER
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yeni "Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik" ile sürdürülen başörtüsü yasağının tahkim edilmesi protesto edildi.
Tahtalı Cami önünde toplanan yasak karşıtı topluluk,"Uyuma Müslüman Başörtüne Sahip Çık, Başörtü Onurumuzdur Koruyacağız, Yasakçı Açılıma Hayır" şeklinde sloganlar atıp tekbirler getirerek İnönü Parkına kadar yürüdü.
Özgür-Der Adana Şubesi’nin, İnönü Parkı önünde gerçekleştirdiği eylemde, “Yasakçı Kıyafet Yönetmeliği Geri Çekilsin! Başörtüsüne Şartsız Her Yerde Özgürlük!” pankartı açılırken, “Başörtüsünü Sorun Gören Zihniyet Sorunludur”; “Yeni Yönetmelik: Köhnemiş Yasak!”; “12 Eylül’ün Yasakçı Ruhu Yeni Yönetmelikte Yaşatılıyor”; “Yasaklı Açılıma Hayır!”; “Dün Ezan Bugün Başörtüsü Yasak!”; “Başörtü Onurumuzdur Koruyacağız!”; yazılı dövizler taşındı.
Eylemde basın açıklamasını topluluk adına Mahşuk Özdemir okurken, Özgür-Der Adana Şubesi Başkanı Hakan Yalınız da kısa bir konuşma yaptı.
Hükümet Kendi Kalesine Gol Atmıştır.
Hakan Yalınız konuşmasında, "Bizler, başörtüsü yasağını 28 Şubattan bu yana yasak hanesinde görmeye alışkın insanlarız. Fakat günümüzde böyle bir yasağın uygulandığını görmek bizim bakış açımıza göre hükümetin kendi kalesine gol atmasıdır. Hükümet bu kararı ile ‘başörtüsünün çözümünü’ bekleyenleri yanıltmıştır. Bir taraftan 28 Şubat darbesinin uygulayıcıları mahkemelerde yargılanırken, diğer taraftan ilk, orta ve lisede okuyan kız çocuklarımıza başörtüsünün yasaklanmasının bir çelişki olduğunu vurguladı. Lise ve üniversite de okuyan kız çocuklarının başörtüsünü tercih etmeleri açısından ne farkları olduğunu sordu. ‘Üniversite de başörtü ile okuyabilirsin, ortaokul ya da lise de okuyamazsın’. Bu ayrımı ve yönetmeliği kabul etmiyoruz. Hükümetin yönetmelikle okullarda başörtüsünü yasaklaması çelişkidir. Bu büyük bir yanlıştır. Yalınız konuşmasını, ‘Başörtüsünü yasaklayan yönetmeliğin biran önce geri çekilmesini ve Müslüman bayanların sadece öğrenci olarak değil hayatın her alanında inancının gerekleriyle var olabilecekleri bir düzenleme yapmasını talep ediyoruz’ diyerek bitirdi.
Daha sonra söz alan başörtüsü yasağı mağdurlarından Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi Büşra Doğmuş, ‘başörtüyü tercih eden öğrencilerin yönetmeliğe göre iki tercihleri olduğunu; ya İHL’ye gidecekleri yada yasak duvarı ile karşılaşmayı tercih edeceklerini’ belirtti. Başörtülü bayanların sadece İHL yada İlahiyat fakülteleri ile sınırlandırılmalarının büyük bir haksızlık olduğunu vurguladı. Kendisinin 2010 yılında başörtüsü ile okuyabilmek için geldiği İlahiyat Fakültesinde, karşılaştığı zorlukları paylaştı.
İmam Hatip öğrencilerinden Sema Çirikçi’de, yaşadıkları sıkıntıları anlatıp, başörtüsü yasağının hayatın tüm alanlarında son bulması gerektiğini ifade etti.
Programa katılan sanatçı Erdoğan Akın ise, başörtü yasağına dün olduğu gibi bugün de karşı çıktığımızı belirtip, "Şimdi öz vatanında tutsaktır başörtüsü" eseriyle basın açıklamasına destek verdi.
Yoğun bir katılımın gözlendiği eylemde sık sık tekbirler getirilirken, “Başörtüye her yerde hemen şimdi özgürlük!”; “Uyan, Diren, Özgürleş!”; “Direne Direne Kazanacağız!”; Müslüman uyuma öğrenciye sahip çık!; “Yaşasın Başörtü Direnişimiz!”; “Yasakçılar halka hesap verecek!”; “Herkes için adalet, başörtüye özgürlük!” sloganları atıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
YENİ KILIK KIYAFET YÖNETMELİĞİNDE, DARBECİLERİN BAŞÖRTÜ YASAĞI DEVAM EDİYOR
Bakanlar Kurulu tarafından imzalanıp, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren uygulanmak üzere hazırlanan, 27 Kasım 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe konulan "Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik" içinde yer alan “okul içinde baş açık” ifadesi yasakçı zihniyetin sona erdirildiği iddiasını boşa çıkarmaktadır.
Her ne kadar askeri mantıkla oluşturulmuş tek tip elbise uygulamasının ortadan kaldırılması olumlu bir gelişme olsa da, sırf bundan dolayı yönetmeliğin “kılık kıyafet özgürlüğü” getirdiği iddiası, saçma sapan ve tutarsız bir iddiadır.
Bu yönetmelik birçok açıdan yanlışları barındırmaktadır. Birincisi; bu yönetmelik 12 Eylül artığı olan yasağı devam ettirmektedir. Bu yönüyle yönetmelik, 12 Eylül’ün yasakçı zihniyetinin kuruyan damarlarına taze kan pompalamıştır.
İkincisi; İmam Hatip Lisesi ve seçmeli Kur’an derslerinde baş örtülebileceği ama diğer okullarda ve derslerde okula “başı açık” gidileceği şeklinde bir ayrım yapılması imam hatip öğrencilerinin bir çeşit ruhban, diğer okul öğrencilerinin ise laik kabul edildiğini gösteriyor. Bu yaklaşım saçma olmanın yanında her iki kesime de haksızlıktır! Ne İHL öğrencileri rahibe ne de diğer okul öğrencileri laiktir. Hükümet, yönetmelikteki bu ayrımın mantığını ve yasağın niçin sürdürüldüğünün gerekçesini açıklamak zorundadır.
Yeni yönetmeliğin içeriğini izah eden Sayın Bakan : “Kuran-ı Kerim dinlemenin adap ve usulü vardır. Biz de o derste Kuran-ı Kerim'in adap ve usulüne uyacağız. Onun dışında türban serbest değil. Diz üstü etek ve yırtmaçlı etek de yasak.” Bu dört cümleye sinmiş iki çarpıklık dikkatimizi çekmektedir. Birincisi; Kur’an-ı Kerim’i dinleme adap ve usulü var da Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasaklarına riayet etme sorumluluğu yok mu? Neden öğrencilerin önüne bir engel olarak yönetmeliği çıkarıyorsunuz. İkincisi ise sadece tutarsızlık değil müthiş bir çirkinlik ihtiva eden başörtüsünü diz üstü etek ve yırtmaçlı etekle kıyaslama alanında kendini gösteriyor.
Mümin hanımların ve kızların, Rablerinin emrine icabet niyetiyle başlarını örtmelerinin şu veya bu mekanda, şu veya bu mesleği icra ederken yasaklanabileceğine, sınırlanabileceğine dair bir yaklaşım tümüyle gayrı meşru bir yaklaşımdır; insanlar üzerinde ilahlık iddiasının bir yansıması ve açık bir tuğyan eylemidir. İnanç özgürlüğünün açıkça ihlalini içeren ve insanların serbest iradesine ipotek koyma anlamına gelen bu yasak ve sınırlamanın insan hakları ilkelerine de, hukuk devleti mantığına da aykırı olduğu tartışmasızdır.
Halen pek çok okulda başörtülü eğitim görme ısrarlarından dolayı pek çok kızımız baskılara maruz kalmaktalar. Kimi yerlerde Gestapo zihniyetli idareciler ve kişiliksiz, korkak yetkililer yüzünden 13-14 yaşlarındaki çocuklarımız okuldan okula sürgün edilmekteler. 12 Eylül ve 28 Şubat darbe süreçlerinde belki bu tür tablolar sıradan karşılanıyordu. Sizin bu zalimlerden ve zulüm dönemlerinden farkınız sadece İmam Hatip okullarında ve seçmeli Kuran derslerinde başörtüsü takabilme serbestisi mi olacak? Buna razı olacak mısınız? Bilin ki, biz asla razı olmayacağız!
Bizler, hangi gerekçeyle yapılıyor olursa olsun bu yasağı, İslam düşmanı darbeci geleneğin devamı olarak görüyor ve şiddetle kınıyoruz. Bu yasağı Kemalizm’e bağlılık gösterisi olarak görüyor ve reddediyoruz. Hayatın her alanında başörtüsü serbest bırakılmalıdır. İnancımıza vurulan hiçbir prangayı, kim tarafından vurulursa vurulsun kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Başörtüsü hayatın her alanında şartsız ve sınırsız serbest oluncaya kadar mücadelemiz sürecektir. Hükümeti bir an önce bu vahim hatadan geri dönmesi, bu saçmalığa bir son vermesi ve İslam’ın şiarlarına el uzatmaması konusunda açık ve net bir şekilde uyarıyoruz.
Özgür-Der Adana Temsilciliği - Heda der - Şefkatli eller Cemiyeti Der. – Yedibaşak Der.