Salih Eşiyok programın açılış konuşmasında; Kur'an ve Sünnet'in hayatımızdaki öneminden bahsederek yazarın kısa biyografisini tanıttıktan sonra programa Kur'an tilaveti ile devam edildi. Nur suresinin 47 - 57 ayetlerini Abdurrezak Bawadekçi'nin Kur'an tilaveti ve Muhammed Yıldırım'ın Kur'an mealini okumasından sonra sözü Aziz Avar aldı.
Avar sözlerine Allaha hamd, Resulüne salat ve selam ederek başladı. Resulü anlamanın hayatımızın bütün boyutlarıyla yani sosyal, siyasal, bireysel, toplumsal ve ekonomik çerçevede yerli yerinde oturtmamız gerektiğinisöyleyerek sözlerine devam etti. Bu yüzden zeminimizin konuşulması gerektiğine inanıyorum. Neden bugün Resulü, hadisi ve sünneti konuşma gereği duyuyoruz? Günümüz tartışmalarında geçmişteki tartışmalarda da karşı karşıya kaldığımız bir çerçeveye işaret etmek istiyorum. İlk olarak dünden bugüne kadar özellikle de Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminden bu yana konuşulduğu üzere Kur'an ve resulle temel irtibatımızın hareket ettiricisi geri kalmışlıktan nasıl kurtulabiliriz sorusu olmuştur. Bence buradan başlamak sağlıklı bir kalkış noktası değildir. Hatta bunun ötesinde bir hastalıktır. Neden? Çünkü bu bakış açısı geri kalma ile ileri olma arasındaki ilişkiye dikkat ettiğimizde ileriyi merkeze alıp onu olumlayıp onun üzerinden kendimiz okumak çabası olarak okunur diyerek batıdan örneklemeler verdi. Bu çabanın aynı zamanda gelişmeci tarih anlayışı olduğunu söyleyerek gelişmeci tarih anlayışını Hindistan Kur'aniyun hareketinden örnek vererek ve aynı zamanda Edip Yüksel hareketinden de bir kaç örnek ile konuyu izah etti. Dolayısıyla biz neden geri kaldık sorusu ile başladığımızda varacağımız yerin modernleşmenin en üst safhası olduğunu ifade etti. Buradan yola çıkarak varılacak bir düşünce biçiminin yada hayat formunun otaya çıkmayacağını iddia ettiğini söyledi. İkinci olarak siyasal talepler... Siyasal talepler üzerinden Kur'an ve Sünneti değerlendirmek. Bu cazip gelebilir insana, neden batı karşısında yenildik sorusu ve büyük ve güçlü bir tarihe sahipken neden yenik ve köle durumuna düştük sorusu çerçevesinde, acaba nedenleri Kur'an ve sünnette var mı ya da acaba Kur'an ve sünnetten uzaklaştığımız için mi geriledik? Bu biraz daha rivayeti kültürüne tekabül eden bir yaklaşım biçimini ifade eder diyerek tarihi zemin ve süreçlerden bahsederek böyle bir düşünme biçimininde sağlıklı olmadığını ve böyle bir düşünme biçiminin Işid gibi oluşumları meydana getirdiğini örneklemelerle anlatı.
Avar Konuşmasına bu iki bağlamdan değil, direk kendimizden başlayarak ve kendimizi merkeze alarak başlamamız gerektiğini, tartışmaya da buradan tam olarak da kendimizden başlayarak başlamamız gerektiği ile devam eti. Bulunduğumuz hali, durumu ve eksikliklerimizi değerlendirmek durumundayız. Gerek bireysel gerek çevresel olarak yaşadığımız sorunların kendimizden kaynaklı olduğunu tespit ettikten sonra bunun üzerine inşa edeceğimiz gerek ekonomik, siyasal, toplumsal, hukuki vs. yaşadığımız sorunların çözümüne buradan başlar isek ancak bir anlam ifade eder. Dolayısıyla bunu kendimizden başlayarak sosyalleşecek bir zemine oturttuğumuzda ancak Resule sünnet ve hadis bağlamıyla bugün bizim neler yapacağımızı neler yapmak durumunda olduğumuzu bize gösterecek birer yol işareti olarak ele alabiliriz. Bu şekilde hareket tarzı geliştirdiğimizde bizi liberalleşmekten kurtaracağınıda söyleyerek liberalleşmeye ve liberalizmden özellikle Müslümanların hayatından da örnekler vererek konuya devam etti.
Avar; düşünce, eylem ve hareketlerimizin merkezine Ahireti ve Allah'a hesap vermeyi merkeze almadan ve sorunların merkezine de kendimizi koyarak çözüme kendimizden ve çevremizden başlayarak hareket etmediğimizde bizler de aynen ilerlemeci tarih akımlarının ve Kur'aniyun hareketi ile Işid mantığının düştüğü hatalara düşebileceğimizi dile getirdi. Hadis anlayışımızın nasıl olması gerektiğini Ahzab Suresi 21.ayet ve Bakara 143.ayetler çerçevesinde değerlendirmelerde bulunarak peygamber algımızın nasıl olması gerektiği ile alakalı temel bir çerçeve çizerek peygamberin hayatımızdaki konumunu vahiy merkezli örneklerle açıkladı. Akabinde Resulullahtan sonra ortaya çıkan Resulün konumu, sünneti ve hadisler üzerinden tarih örnekler verdi. Hadis ve sünnetin tebyinindeki sureci de ele alarak hadislerin nasıl toplandığını, nasıl yazıya geçtiğini, süreç içerisinde meydana gelen çeşitli tartışma ve itirazlardan örnekler verdi. Ayrıca sünnetin Peygamberin yaşadığı vakıa, hadisin ise ondan gelen haberler olduğunu, sünnetin onun eylemleri, hadisin ise Peygamberin eylemlerinin bize iletilmesi olduğunun altını çizmemiz gerektiğini söyleyerek tarihte hadis ve sünneti birbirinden ayıran muhaddislerden örnekler verdi.
Avar daha sonra Tedvin döneminde ki çabalardan bahsetti. Ömer bin Abdulaziz'in bu konudaki çabalarından örnek verirken aynı zamanda da uydurma, zayıf hadisler ve onlara itirazlara da Hz.Aişe ve Hz.Ömer'den de bir kaç örnek verdi. Akabinde hadis kitaplarının oluşturulma süreci muhaddisleri ve hadislerin rivayet ve metin olarak değerlendirmelerine, hadis tahlil ve tetkik yöntemlerinin nasıl oluşturulduğuna muhaddislerden örnekler vererek konuyu izah etti. Bu bağlamda Ebu Hanife ve İmam Malikten birçok önekler vererek hadis ve sünneti ayrı ayrı izah etti.
Avar son olarak Hadis ve sünnetin vahye aykırı olamayacağını dile getirdi. Bu anlamda hadise nasıl yaklaşmamız gerektiğini örnekler ile dile getirdi.Bu bağlamda bize gelen haberin nesine dikkat etmemiz gerekmektedir? Bize gelen rivayetin:
1. Sahih sünnete ve Kur'an'a aykırı olmaması gerektiğini,
2. Meşhur Sünnet e aykırı olmaması gerektiğini,
3. Aklıselime uygun olması gerektiğini,
4. İslam'ın ana ilklerine uygun olması gerektiğini,
5. Bilim ( bilgi ) ve deneye aykırı olmaması gerektiğini,
6. Tarihe aykırı olmaması gerektiğini
Birçok örnek vererek dile getirdi. Bu bağlamda hadisleri toptan ret edemeyeceğimiz gibi toptanda kabul edemeyeceğimizi görmemiz gerektiğini, Aslolanın vahiy ile hayatını inşa etmiş resulün sünnetini çağımıza taşımamız gerektiğini, Sosyal siyasal, ekonomik, kültürel, hukuki vs. her alanda örnekliğinin otaya konması gerektiğini dile getirerek konuşmasını bitirdi. Akabinde program soru ve cevap ile devam etti...