“Baas Zulmünü Durdurun!”
Özgür-Der’in de aralarında bulunduğu Ümmet ve kardeşlik Platformunun çağrısıyla duyarlı Müslümanlar öğle namazından sonra Adana merkez İnönü Parkında toplandılar. Hakan Yalınız’ın sunumunu yaptığı,Erhan Atıcı’nın basın açıklamasını okuduğu eylemde “Tırları Durdurup Yardımları Engellemeye Çalışanlar, İşkence Fotoğraflarına Bakın ve Utanın!”, “Beşer Esed Cenevre’ye değil, Savaş Suçları Mahkemesine!” yazılı pankartlar açılırken “İnsanlık Onuru Suriyede Ölmesin!”, “Baas Canavarını Durdurun!”, “Suriye İslami Direnişle Özgürleşecek”, “Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek!”, “Sessiz Kalmak Baas Suçuna Ortak Olmaktır”, “Katil Esad Bu Kan Denizinde Boğulacaksın!” yazılı dövizler taşındı.
“Dehşet verici fotoğraflar Malumun İlanı Oldu”
Açılış konuşmasında Özgür-Der Adana Şube Başkanı Hakan Yalınız Suriye halkının 3 yıldır diktatör Esed’e karşı vermiş olduğu mücadelenin yanında olduklarını, yayınlanan fotoğrafların zaten önceden beri gerçekleştirilen zulüm ve katliamların sadece bir birim tarafından çekilenleri olduğunu ve gerçek tablonun çok daha dehşet verici olduğunu belirtti. Dehşet verici fotoğraflar karşısında Esed ve işbirlikçilerinin pişkinliklerini koruyarak 9 kişilik heyetle bugün yapılan Cenevre-2 görüşmelerine katıldığını, orada adeta batıya selam durarak seslenen hariciye nazırı olan Muallim ‘teröre karşı savaştıklarını’ ilan etti. Oysa Suriye halkının tümden terörist olamayacağını, halkın taleplerine kulak tıkayarak ağır, kimyasal ve kitle imha silahlarıyla devlet terörü uygulayarak asıl teröristin kendileri olduğunu belirtti.
“Yardımları Engelleyenler İnsanlık Onurunu Kaybetmiştir”
Türkiye Müslümanlar olarak Suriye direnişine başından bu yana yardım yaptığımızı bundan sonra da devam edeceğimizi, başta İHH olmak üzere bu kuruluşlara yapılan baskınların yardımları engelleyemeyeceğini belirtti. Suriye’ye giden yardım tırlarını Adana’da durdurarak engellemeye çalışanların katil Esed’in ekmeğine yağ sürdüğünü bilmeleri gerekir. Şunu da belirtelim ki Suriye halkının sadece ekmeğe, suya, kıyafete değil namusunu ve canını korumak için silaha da ihtiyacı var.
“İşbirlikçi Hainler hesap Verecek”
Hakan Yalınız’ın konuşmasının ardından basın açıklamasını Erhan ATICI okudu. Program süresince eylemde “Suriye Halkı Yalnız Değildir!”, “İşbirlikçi Hainler Hesap Verecek!”, “Katil İran Suriye’den Defol!”, “Katil Rusya Suriye’den Defol!”, “İşkenceci Katiller Yargılansın!”, “Baas Lobisi Hesap Verecek!”, “Lebbeyk Lebbeyk Lebbeyk Ya Allah!”, “Müslüman Zulme Boyun Eğmez!”, “Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek!”, “Suriye’den Mısır’a Direnişe Bin Selam” sloganları atıldı.
Basın açıklamasının tam metni:
VAHŞETE SESSİZ KALMAK DİLSİZ ŞEYTANLIKTIR!
22 Ocak 2014
2014 yılında da İslam coğrafyası bir baştan diğerine ağır imtihanlardan geçmeye devam ediyor. Zulüm bir yandan boyutlanırken öte yandan dünyanın utanç verici suskunluğu zalimlere güç veriyor, can katıyor adeta. Kimyasal silahlarını teslim etmeyi kabul ettiği için emperyalistlerce bir ödüllendirilmediği kalan zalim Baas rejimi bilinen usullerle katliamlarını ara vermeksizin sürdürüyor.
Rejimin Suriye’de işlediği insanlık suçları işkence fotoğraflarıyla bir kere daha belgelendi. Tüm dünyayı sarsan bu görüntülerin insanlık tarihine kara bir leke ve büyük bir utanç olarak kazınacağı kesindir. Bu fotoğraflar Beşşar Esed’in Suriye’yi bir baştan bir başa “Ebu Gureyb”e dönüştürdüğünün yeni bir delili olmuş, bu büyük insanlık trajedisini Suriye’de yaşanan vahşete göz yumanların gözlerinin içine sokmuştur.
Suriye'de 3 yıldır devam eden savaşa son verilmesinin hedeflendiği ikinci Cenevre Konferansı bugün başlıyor. Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Genel Sekreteri Bedir Camus’un Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada "Buraya hapishanelerdeki tutukluların serbest bırakılması, açlıktan ölenlerin kurtarılması, Humus'taki ablukanın kalkması için geldim. Açlıktan kedi köpek dışında yiyecek bir şey bulamayan Yermuk Mülteci Kampı'nda abluka altındakileri, Doğu ve Batı Guta'dakileri, güneydekileri kurtarmak için geldim.” Koalisyonun taleplerinin net olduğunu belirten Camus, "Eğer, rejim bunları kabul ederse müzakerelere devam ederiz, kabul etmezlerse, çantamızı toplar zalime karşı kendini korumak üzere Suriye'ye gidip silah taşımaya devam ederiz" dedi. Yaşananlar ve görüntüler ortada iken Baas rejimini Cenevre Konferansına davet edenlerin, Suriye halkının katledilmesi suçunun dolaylı ortakları olduğunu vurguluyoruz. Kuşkusuz Esed rejiminin ağırlanması gereken yer Cenevre değil, Uluslararası Savaş Mahkemesi olmalıdır!
Öte yandan Türkiye’de haftalardır yaşanan, “Suriye’ye giden tırlar” tartışmasının da ortaya çıkan bu görüntüler ışığında yeniden değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. 3 yıldır tecrit edilmiş, sistematik ve kitlesel bir tarzda işkence ve katliama maruz kalmış bir halkın, açlıktan ölümlerle karşılaşan insanların haykırışlarını duymazlıktan gelenler, mazlumların seslerini bastırmaya çalışanlar hiç utanmadan, vicdanları sızlamadan tır tartışması üzerinden Suriye direnişini boğmaya yönelik bir kirli kumpas yürütmektedirler.
Bu zalimane kampanyayı yürütenler içinde yer alan Esed aşıklarının, tescilli Baas sözcülerinin hallerine denilecek hiçbir şey yok. Onlar ruhunu şeytana satmış işbirlikçi zalimlerdir. Ama ya sırf hükümete düşmanlık yapmak kaygısıyla bu zulme ortak olanların durumu? Vahşi bir diktatörlük altında canını, ülkesini, onurunu korumaya çalışan insanlara zayıf da olsa uzanan yardım elini kesmeye yönelik bu utanç verici çabalar içerisinde oynadıkları rol ile İslam Ümmetinin gözünde ne kadar zelil bir pozisyona düştüklerini görmüyorlar mı? Onları da artık uyanmaya, yanlıştan vazgeçmeye, mazlumlara düşmanlık politikaları yürütme günahından tövbe etmeye çağırıyoruz!
Ve şimdi diyoruz ki, bu zulüm fotoğrafları tam 3 yıldır inanılmaz zulümlerle Suriye halkını katleden bu zalim diktatörlüğün işlediği insanlık suçları karşısında bugüne kadar sessiz kalan, yeterli duyarlılığı göstermeyen, bin bir türlü mazeret ileri sürerek Baas zulmüne göz yumanlar için bir şey ifade etmeli! Baas zulmü karşısında yeterli tepkiyi göstermeyen, suskun kalan, Suriyeli mazlumların yanında yer almayan herkes bu gayrı insani ve gayrı ahlaki tavırlarıyla Esed’in suçlarına ortak olduklarını artık görmeliler! Görmeli ve hala insanım diyebiliyorlarsa mutlaka zulme karşı tavır almalılar!
Suriye’den yansıyan bu korkunç manzara karşısında vicdan sahibi herkesi Baas rejimin işlediği insanlık suçlarını kınamak üzere harekete geçmeye; duyarlılık sahibi tüm kardeşlerimizi Suriye direnişiyle dayanışmaya çağırıyoruz.
ADANA ÜMMET VE KARDEŞLİK PLATFORMU