Sakarya'da "Türkiye'de İslamcılık" Paneli Gerçekleştirildi
Özgür-Der Sakarya Şubesi tarafından “İslamcılık” üst başlığı ile yapılması planlanan seminerlerin ilki “Türkiye’de İslamcılık (Tanım ve Kökler)” alt başlığı ile Adapazarı AKM de yapıldı.
Diriliş Postası Gazetesi ve Haksöz Dergisi Yazarı Hamza Türkmen ve Star Gazetesi Yazarı Selahaddin Eş Çakırgil'in katılımları ile gerçekleştirilen programa Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'da teşrif etti.
Sakarya İlahiyat Fakültesi Öğrencisi Abdülkadir Albayrak'ın A'li İmran Suresi 190-194.ayeti kerimelerini okuyarak başlayan programda ayetlerin mealinin okunmasının ardından Özgür-Der Sakarya Şubesi Başkanı Mehmet Baki Kızıltepe katılımcı Yazarların kısa biyografilerini verdikten sonra misafirleri selamladı.
İslamcılık kavramının tanımına ilişkin Hamza Türkmen şunları söyledi:
"İslam'ı anlamak, yaşamak ve yaşatmak için gösterilen çabalara Müslümanlık, İslamilik, İslamlaşmak, İslamcılık gibi isimler verildi. İslamcılık, tartışmalı bir kavram. Kemalist akademisyenler, milli dindarlar ve maalesef ki onların etkisinde kalan bazı Müslümanlar, İslamcılığı 150 yıllık bir tarihle tanımlıyorlar. Onu Batı'ya bir tepki hareketine, dolayısıyla modernleşmenin etkisinde kalan bir harekete indirgiyorlar. Bence bu zaaflı bir yaklaşım. Bizim köklerimiz, ıslah ve kıyam hareketlerinde tarihî derinliğini bulur. Bu açıdan İslamcılık, kimliğin vahiyle inşası ve Kur'ân'la billurlaşması; akidevi, kültürel ve yaşantı itibarıyla vahyi esas alan bir hayat sürme ve İslam'ı hâkim kılma; küresel veya yerel despotizme, zulme, haksızlığa, şirke ve cahilliğe karşı "Lâ" deme gayretidir. Sosyolojik bir tanımlama olarak hayatı İslamî değerlerle okuma ve dönüştürme çabasıdır denebilir. Ama bu tanımı speküle etmeye, daraltmaya çalışanlar var hem dışarıda hem de içeride. Cemaleddin Afgani'nin 19. yüzyılda İslam dünyasında İttihad-ı İslam fikrini gündeme getirip sömürgeciliğe karşı Müslümanları hem Kur'ân ve Sünnet'le yeniden diriltme hem istibdattan arındırma çabaları, Oryantalistler tarafından Panislamizm olarak değerlendirildi ve itham edildi. İçeride de İttihad ve Terakki darbecileri kendi iktidarlarını sürdürebilmek için İslam'dan bir tarz-ı siyaset olarak yararlanmak istediler ki bunun teorik açılımını Yusuf Akçura Üç Tarz-ı Siyaset ile yaptı. Oradaki İslamcılık, İslam'ı hâkim kılmak için değil, dünyevi çıkarlar adına İslamî duygulardan yararlanmak için, daha doğrusu verili bir siyaset çerçevesinde kullanılmıştı."
Bu tanımsal girişin ardından Hamza Türkmen sözü Selahaddin Eş Çakırgil' e bıraktı.
Çakırgil; İslamcılık fikrinin tarihsel arka planına ilişkin vurgulara değinerek Batı emperyalizminin gelişin seyrinin aynı zamanda İslam dünyasının gerileme seyri olduğunu söyledi.Osmanlının ilk defa Karlofça anlaşması ile beraber toprak kaybetmeye başladığını bunun da aynı zamanda bir şeylerin işareti olduğunu fakat İslam dünyasının lokomotifi olan Osmanlının çaresiz olduğunu kendisini bu girdaptan kurtaracak gerekli ve yeterli donanımdan yoksun olduğunu belirtti.Bilhassa 19.yüzyılın bu çaresizlik içerisinde geçtiğini vurgulayan Çakırgil 2.Abdülhamit döneminde siyasal açıdan nasıl bir yol takip edilmesi gerektiğine ilişkin yoğun tartışmaların yaşandığını fakat İttihat Terakki'yi oluşturan bileşenlerin içerisinden belli bir ekibin Hakan'ı devirdiklerini ve süreci kendi lehlerine çevirdiklerini söyledi.
Sözü tekrar Hamza Türkmen'in aldığı programda Türkmen; 20.yüzyıl başlarındaki fikirsel akımlar ile İslamcılık arasında geçen mücadeleyi anlattı. Selahaddin Eş Çakırgil'in tekrar sözü aldığı programda İslamcılığın 60'lı ve 70'li yıllardaki süreci tarihsel anekdotlar ile aktarıldı.
Son olarak 28 Şubat sonrası dönemin ele alındığı seminerde Müslümanların bugün itibariyle bilgi açısından herhangi bir eksikliklerinin olmadığı ancak inisiyatif ve risk alma noktasında daha atılgan ve ileriye dönük bir süreç takip edilmesi fikri işlendi.
Soru cevap kısmının ardından program sona erdi.