Sakarya'da 87.Başörtüsü Eylemi

Sakarya'da 87.Başörtüsü Eylemi

Sakarya Başörtüsü Platformu 87. Başörtüsü eyleminde; 27 Nisan sonrası ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulunuldu.

Sakarya Başörtüsü Platformu 87. Başörtüsü eyleminde; 27 Nisan sonrası ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulunuldu. Bu süreç içerisinde üniformalı-sivil bürokrasinin, siyasi partilerin, TÜSİAD'ın ve Danıştay Başkanının açıklamaları ve düzenlenen Cumhuriyet Mitinglerinin arka planına değinilerek, Başörtüsü Platformunun Tevhid Adalet eksenli hak ve özgürlükler için sesini yükseltmeye devam edeceği vurgulandı.

Sakarya Başörtüsü Platformu adına Özgür-Der Üyesi M.Baki KIZILTEPE tarafından okunan 87. basın açıklamasında; muhtıra ile birlikte gündemin alt-üst edildiği vurgulanarak, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 367 dayatması, CHP-ANAP-DYP'nin bu süreçteki tutumlarının, TÜSİAD'ın ve Danıştay Başkanının açıklamalarının, İslam'a ve Müslümanlara hakarete dönüşen Cumhuriyet Mitinglerinin iyi algılanması gerektiği belirtildi.

Danıştay Başkanı Sumru ÇÖRTOĞLU'nun Danıştay'ın kuruluş yıl dönümünde yapmış olduğu konuşmasında "İrtica ile mücadelede, laik yapının korunmasında, dinin siyasal amaçla kötüye kullanılmasının önlenmesinde gösterilen toplumsal duyarlılığı önemsiyor ve bunu laik devlet düzeninin en büyük teminatı olarak görüyoruz." dediğini hatırlatan KIZILTEPE açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ÇÖRTOĞLU bu sözleri ile "Arkasında emekli generallerin olduğu Cumhuriyet mitinglerine destek verdiğini belirtmiş oldu. ÇÖRTOĞLU'na tavsiyemiz, sinesinde sakladığını açıkça dile getirmesidir. İrtica falan diye lafı gevelemeden İslam'a, Müslümanlara ve başörtüsüne olan düşmanlığını açıkça söyleyebiliyorsa söylesin."

KIZILTEPE; 28 Şubat sürecinden beri başörtüsünün ve başörtülülerin düşman ilan edildiğini, yasağın genişletilerek devam ettirildiğini ve son halkanın Açık Liseler olduğunu belirterek, "Ama iyi bilinsin ki; İster Danıştay, ister Muhtıra, ister darbe, isterse ne olursa olsun başörtüsü bizim için Allah'ın emridir. Örtümüze uzanan ister sivil olsun isterse üniformalı, bütün kirli eller bizim açık düşmanımızdır ve buna inanmadıkları sürece öyle de kalacaktırlar" dedi. Tevhid-Adalet eksenli hak ve özgürlükler için seslerini yükselteceklerini söyleyen KIZILTEPE açıklamasını; "27 Nisan'lar  sindiğimiz, sustuğumuz tarihler değil onurumuzu ve özgürlüklerimizi daha gür bir sesle haykırdığımız tarihler olmalıdır. Bizler Müslümanız ve Müslümanlığımızdan duyduğumuz sadakat  ve onur her şeyin üzerindedir." sözleri ile bitirdi.

"Zulme Karşı Direneceğiz - Başörtüsüne Özgürlük" ve "Tevhid-Adalet-Özgürlük" yazılı pankartlar taşıyan platform mensupları eylem boyunca "Darbeciler Halka Hesap Verecek", "Darbeler Bizi Yıldıramaz", "Darbelere Karşı Omuz Omuza" ve "Yaşasın İslami Direnişimiz" sloganları attılar. Eylemde, "Örtüne, İnancına, Kimliğine Sahip Çık", "Halk Göreve", "Darbe Tehdidi Oligarşinin İflasıdır" ve "Halkın İradesine Muhtıra Verilemez" yazılı dövizler de taşındı.

Sakarya Başörtüsü Platformu 87. Basın Açıklaması

Müslümanlığımızdan duyduğumuz sadakat ve onur her şeyin üzerindedir.

 

27 Nisan Muhtırası ile birlikte Türkiye'nin gündemi ve iç dengeleri altüst olmuş durumda. En başta; Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde estirilen fırtınalardan sonra, buna bağlı olarak devam ettirilen 367 dayatması, Cumhuriyet Halk Partisinin askeri vesayete dayalı entrikacı politikaları ve kendilerini her zaman merkezde görmeye ve öyle kalmaya yeminli ANAP ve DYP'nin Demokrat Parti ismi ile birleşmeleri, askerin gölgesinde gerçekleştirilen ve aslında İslam'a ve Müslümanlara hakarete dönüştürülen Cumhuriyet mitinglerinin  darbe havasına yaptığı katkılar, erken seçim için yapılan ekstra baskı ve gündemlerin sonuç vermesi, 1300 ailelik TÜSİAD'ın Hükümete karşı yaptığı darbe yanlısı açıklama ve beyanatlar ve daha onlarcası  belki yüzlercesi...

Bunların en son örneklerinden biri de Danıştay'tan geldi. Danıştay Başkanı Sumru ÇÖRTOĞLU, kuruluş yıldönümünde yapmış olduğu konuşmasını umulduğu gibi "irtica" tehdidine ayırdı.

ÇÖRTOĞLU; "İrtica ile mücadelede, laik yapının korunmasında, dinin siyasal amaçla kötüye kullanılmasının önlenmesinde  gösterilen toplumsal duyarlılığı önemsiyor ve bunu laik devlet düzeninin en büyük teminatı olarak görüyoruz." diyerek arkasında emekli generallerin olduğu  Cumhuriyet mitinglerine destek verdiğini belirtmiş oldu.

Anlaşıldığı kadarı ile kendi benzerleri gibi ÇÖRTOĞLU'da irticadan rahatsız ve laikliğin elden gideceğinden korkuyor. "Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı her türlü hareket irticadır." tanımını da yapan ÇÖRTOĞLU'na tavsiyemiz, sinesinde sakladığını açıkça dile getirmesidir. İrtica falan diye lafı gevelemeden İslam'a, Müslümanlara ve başörtüsüne olan düşmanlığını açıkça söyleyebiliyorsa söylesin. Yoksa bugün yaşamış olduğu korkuları yarın mumla aramayacağını kimse garanti edemez. Başörtüsünü kötü örnek olarak gösteren bir karara imza atanlar her türlü korkuya layıktır ve korktuklarının başlarına gelmesi onlar için önemli bir tecrübe olacaktır.

Türkiye'nin 2002 yılından bu yana yaşamış olduğu hızlı ve baş döndürücü değişim, en çok da genel olarak laik kesim olarak tanımlayabileceğimiz askeri ve sivil bürokratik oligarşik yapıyı etkilemiştir. 28 Şubat'tan bu yana başörtüsünü ve başörtülüleri düşman olarak ilan eden ve hayat hakkı tanımamak için yasağı her tarafa yaymak isteyen resmi ideoloji  en son olarak yasağı Açık Liselerde de uygulamak için kararlar alıp uygulamak istiyor.

Ama iyi bilinsin ki; İster Danıştay, ister Muhtıra, ister darbe, isterse ne olursa olsun başörtüsü bizim için Allah'ın emridir. Örtümüze uzanan ister sivil olsun, isterse üniformalı, bütün kirli eller bizim açık düşmanımızdır ve buna inanmadıkları sürece öyle de kalacaktırlar.

Bugün Türkiye'de askerin estirdiği darbe havası yüzünden yaşanan kafa karışıklığı açıkça görülmektedir. Türkiye'de kargaşadan, kamplaşmadan ve anarşiden beslenen, nemalanan bu azgın oligarşik yapının mensupları bu kafa karışıklığından istifade ederek halkı tamamen yıldırmak, sindirmek ve susturmak istiyorlar. Onlar sürekli at izi ile it izinin birbirine karışmasını isterler.

Fakat tam tersine bu geldiğimiz süreç at izi ile iti izinin birbirinden ayrışma süreci olmalıdır. Darbeciler ve onların yanında saf tutanlarla onların karşısında onurlarını ve hak ve özgürlüklerini savunanların yerleri ve konumları daha belirgin hale gelmelidir. Bu ülke birkaç kendini bilmezin canları sıkıldıkça halkın ve diğer tüm sivil unsurların üzerine karabasan gibi çöktükleri bir ülke olmaktan kurtarılmalıdır. Halkıyla, aydınıyla, siyasetçisi ile bu emperyalizmin figüranlarının oyunları bozulmalıdır.

Biz Sakarya Başörtüsü Platformu olarak aylardır Tevhide ve Adalete dayanarak hak ve özgürlüklerimiz için burada toplanıyor ve sesimizi yükseltiyoruz. Kimseye hakaret etmeden, kimseye küfretmeden hak ve taleplerimizi dile getiriyoruz. Dile getirmeye de devam edeceğiz. 27 Nisan'lar sindiğimiz, sustuğumuz tarihler değil onurumuzu ve özgürlüklerimizi daha gür bir sesle haykırdığımız tarihler olmalıdır. Bizler müslümanız ve Müslümanlığımızdan duyduğumuz sadakat ve onur her şeyin üzerindedir.

Önceki ve Sonraki Haberler