Üniversiteliler Buluşması Sona Erdi
Türkiye’nin dört bir yanında okuyan üniversite öğrencilerinin buluştuğu program Diyarbakır’da düzenlenen piknikle sona erdi. 6 gün boyunca süren programda öğreniler atölye çalışmaları yaptılar.
20–24 Nisan tarihleri arasında Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Eğitim Komisyonu tarafından organize edilen "Üniversiteliler Buluşuyor 2" programı, Türkiye'deki üniversitelerde okuyan öğrencileri Diyarbakır'da buluşturan program son buldu.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Bolu, Konya, Siirt, Erzurum, Bingöl, Van, Şanlıurfa, Gaziantep, Malatya gibi illerde okuyan örgencileri bir araya getiren bu yıl ki etkinlikte son derece kapsamlı ve verimli geçti.
Programın ilk gününde farklı illerden gelen öğrencilerin tanışıp kaynaşmalarını sağlamak için yenilen yemeğin ardından, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda açılış konuşmasıyla başlayan program, Özgür-Der Diyarbakır Şubesi sekreteri Mehmet Deniz'in selamlama ve Haksöz Dergisi yazarlarından Bahadır Kurbanoğlu'nun konuşmalarını yaptığı gecede sunulan sinevizyon, şiir, Kürtçe tiyatro ve müzikle birlikte programın ilk günü son buldu.
"İmtihanı Başarmak"
İkinci günde Abdülhakim Beyazyüz'ün sunduğu "İmtihanı Başarmak" konulu seminerin ardından namaz ve yemek arası verilip, film gösterimi yapıldıktan sonra Selahaddin Eyyubi Konferans salonuna geçilerek Tuncay Yerlikaya'nın sunduğu "Cezayir İslami Hareketi" başlıklı seminere katılındı.
"Öncelikli Toplumsal Sorunlar"
Üçüncü günde ise Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz'ın oturum başkanlığı yaptığı gündem değerlendirmesinde, şahitlik bağlamında "Öncelikli Toplumsal Sorunlar" üst başlığı altında ele alınan Kürt sorunu, başörtü sorunu, Filistin sorunu, ideolojik eğitim sorunu, insan hakları sorunu, militarizm sorunu gibi evrensel ve yerel meselelerin, tartışılıp görüşüldüğü oturumun ardından kılınan namaz ve yenilen yemekten sonra atölye çalışmasının birinci oturumu için Islah Hareketi Gençlik Merkezi'ne geçildi.
"İslami Mücadele ve Üniversiteler"
Atölye çalışmasının birinci oturumundan sonra "İslami Mücadele ve Üniversiteler" başlıklı forum için konferans salonunda buluşan üniversiteliler, okudukları üniversitelerde yapmış oldukları çalışmaların neler olduğuna dair bazı bilgilerde bulunarak, mevcut yapıda daha fazla ne tür araçların kullanılabileceğini, İslami kimliğin üniversite sahasını genişletmek için neler yapılacağını, karşılıklı iletişim içerisinde olup Müslümanların fikir alış-verişi yapması yönünde görüşlerin belirtilmesinden sonra üçüncü günde son bulmuş oldu.
Dördüncü günde, atölye çalışmasının ikinci oturumu yapılıp, cuma namazı ve yemek arasından sonra iki gün boyunca tartışılan atölye çalışmalarının değerlendirmesini yapmak için toplanılan konferans salonunda şu konular değerlendirildi:
"İslami Şahsiyet'in İnşâsı"
Rehberliğini Mustafa Eğilli'nin ve sunuculuğunu Bektaş Yıldız'ın yaptığı "İslami Şahsiyet'in İnşâsı" konulu birinci atölye çalışmasında Yıldız, şahsı düz bir zeminde belirginleşen bir çıkıntı olarak tanımlayarak, belirli olan her nesnenin şahıs olduğunu, insana olumlu artı bir değer kattığını, bireyi de negatif bir durum söz konusu olduğu ve ilkeler ile ahlaki değerlerden yoksun olduğunu söyledi.
İslami şahsiyet diyince ne anlamamız gerektiğini, Müslüman şahsiyetin özellikleri ve niteliklerinin ne olduğunu, İslami şahsiyetin inşasında model ve örneklik sorununu, İslami şahsiyetin misyonunun ne olması gerektiğini maddeler halinde sıralayan Yıldız, çözüm arayışları olarak İslami şahsiyet nasıl inşa edilir ve İslami şahsiyet için nasıl bir vizyon gerekir? Sorularına cevap vererek ve hedeflerimiz arasında Allah'ın rızasını kazanmak olduğunu, İslami şahsiyet oluşturulurken önündeki olumlu (iman, teslimiyet, tam teslim olma, amel, takva, şuur, biz bilinci, tebliğ/davet) ve olumsuz (bireyselleşme, liberalizm, apolitikleşme, sekülerleşme, kavram karmaşası gibi) faktörleri sıralayarak İslami şahsiyetin nasıl anlaşılması gerektiğini anlatıp sorulan sorulara cevap verip tebliğini sonlandırdı.
"Toplum ve Sistemle İlişkiler"
İkinci atölye çalışmasında Rehberliğini Metin Demir'in ve sunuculuğunu Metin Efe'nin yaptığı "Toplum ve Sistemle İlişkiler" konulu atölye de Efe, öncelikle toplum ve sistemin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyleyip, sistemin temel yapısını, dini hayatın dışına çıkarması veya tagutun kendisi olduğunu söyleyerek tanımladı. Sistemlerin, genelde Allah'ın yaratmasıyla ilgili problemlerin olmadığı, Allah'ın ulûhiyet özelliği konusunda problemin olduğu ve sistemlerin insanlara ekonomide, sağlıkta, eğitimde vs. yaşam tarzı sunduğunu söyledi. Müslümanlar olarak küfür sistemlerinin en büyük muhalifleri olarak, bizi yaratan rabbimizin emrettiği şekilde yaşamamız gerektiğini, ilkelerimizin sürekli diri tutmaz ve sistemin dayattığı baskıları kırmak için alternatif yaşam tarzı oluşturmamız gerektiğini vurguladı.
Toplum değerlendirmesi yaparken de İslam'ın toplumu tanımladığı gibi tanımlamamız gerektiğini söyleyip, topluma ıslahatçı bir çizgiyle yaklaşılması, mücadelenin temel ayağını topluma karşı değil de sisteme karşı seçilmesini, topluma merhamet eksenli yaklaşılması gerektiğini belirtti. Tabi bu mücadele de kullanılan araçların neler olduğu ve sınırlarımızın ne kadar olması gerektiğine değinerek toplumu iyi tanıyıp ameli anlamda içtihatlarımızı oluşturmamız, dönemi ve toplumu iyi okuyup anlamamız gerektiğine vurgulayarak tebliğini sonlandırdı.
"Toplumsal Sorunlara Yaklaşım"
Üçüncü atölye çalışmasında, Rehberliğini Murat Koç'un ve sunuculuğunu Fikret Salık'ın yaptığı "Toplumsal Sorunlara Yaklaşım" konulu diğer atölye çalışmasında ise Salık, toplumun bireylerin birlikteliği sonucu bir araya geldiği ve belirlenmiş bir coğrafyada oluşturulan bir yapı olarak tanımladıktan sonra toplumsal şahitliğin daha iyi kavranabilmesi için şahitlik kavramı üzerinde durulması gerektiğini söyledi. Şahitliğin, bir düşüncenin toplumda yer etmesi için bu düşüncenin topluma taşıyıcı olduğunu ve bunun eylem biçiminin de şehitlik olduğuna değinerek toplumsal şahitliğin Kur'ani anlamıyla peygamberi model alarak ilahi vahyin topluma sunulması ve bu vahyin topluma tanıklığının yapılması olduğunu vurguladı.
Toplumsal sorunlara yaklaşırken söylem ve yöntem ilişkisi üzerine temas ederek bu ilişkinin vahye göre olmasını, söylem ve yöntemlerimizin vahiy tarafından belirlenip şekillendirilmesine değindi.
Kürt sorunu, ulusçuluk, militarizm, Ergenekon, yargı, yoksulluğun ve emeğin sömürülmesi gibi toplumsal meseleleri Kur'ani bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini, sistemle hesaplaşılması ve sistemin teşhiri için tüm olanakları seferber edilmesi gerektiğini, mücadele alanlarının genişletilmesi ve zulme karşı bir mücadele geleneğini oluşturmak gerektiğini söyleyerek soru cevap sonucu tebliğini sonlandırdı.
"Modern Kuşatma ve Mücadelede Söylem Problemi"
Dördüncü atölye çalışmasında Rehberliğini Masum Yokuş'un ve sunuculuğunu Mahmut İlkay Yılmaz'ın yaptığı "Modern Kuşatma ve Mücadelede Söylem Problemi" konulu çalışmada ise Yılmaz, Müslümanların zihin dünyalarını oluştururken veya inşâ ederken kavramlar ve terimlerden yararlandığını, ait oldukları tarihsel bağlamları göz ardı edilmeden ve aynı zamanda anlam erozyonuna uğratılmadan alınması gerektiğine değindi. Müslümanların kendi söylemlerini oluştururken temel bilgi kaynağı olan Kur'anı çok iyi bilmeleri gerekirken diğer yandan modern literatüre vakıf olmaları gerektiğini belirtti. Bunun yanı sıra modernizmin dinden, sanattan, siyasetten, ekonomiden, felsefeden vb. alanlarda yaşanan topyekun değişim ve dönüşüm süreci olduğunu söyleyip Müslümanların üzerinde durulması ve tartışılması ,bu süreçte Müslümanların yaşadığı en önemli sorunun özgüven sorunu olduğunu ve bunun aşmanın yolu da kendi çağıyla yüzleşmekten ve hesaplaşmaktan geçtiğini söyledi. Birbirinden kopuk, temellendirilmemiş, siste matize edilmemiş bilgi kırıntıların/kafa karışıklılarının giderme yollarını da;
- Kur'anı yabancı etkilerden uzak okumak
- İslam dinini doğru kavramak
- Örnek davranış modelleri geliştirip şahitlik yapmak
- Batıl ideolojilerin yedeği ve yaması olma durumundan kurtulmak
- Hakikatin tek olduğunun farkına varıp ona göre tanımlamalar yapmak
Maddeler halinde sıraladıktan sonra Kur'ani kavramlar için bazı başvuru kaynakları verip sorulan soruları cevaplandırıp tebliğini sonlandırdı.
"İslami Hareketin Hedef Sorunu"
Beşinci ve son atölye çalışmasında rehberliğini Mehmet Deniz'in ve sunuculuğunu Recep Çiçek'in yaptığı "İslami Hareketin Hedef Sorunu" konulu çalışmada Çiçek şunları değerlendirdi:
İslami Hareket öncelikle Allah'ın rızasını kazanmak için planlı programlı hareket etmektir. Bütün hayatı içine alan eylemler bütünüdür. İslami harekette nihai hedefin Allah'ın rızasını kazanmak olduğunu, bu hedeften vazgeçilemeyeceğini, ertelenemeyeceğini söyledi. İslami harekette alt hedefler ise toplumu ıslah etmek ve toplumu dönüştürmek olduğunu ve bunun merhale merhale olduğuna değindi.
Hareketin amacı; kulluk eksenli bireyin şahsiyetinde başlayıp toplumun geneline yayılan veya bu amacı taşıyan vahiy eksenli ilahi tebliğdir. İslami hedefin hem evrensel hem de yerel olduğunu söyleyen Çiçek: vahiy, Allah tarafından gönderildiği andan itibaren evrenselliği içinde barındırır. Bu amaç doğrultusunda İslami Hareket bulunduğu coğrafyada ve muhatap aldığı kitlenin sorunlarına göre şekillendirilir. Filistin ve Kürt sorunu örneğinde olduğu gibi…
Mücadele verirken araçları kullanmanın gerekliliğini vurguladı. Araçlar İslami harekette bizi hedeflere götüren unsurlardır. Kullanılan araçların Islama uygun olup olmaması önemli olduğunu ve bazı ilkelere dayatıyorsa kullanılmamasını söyleyerek sorulan sorulara cevap verdikten sonra tebliğini sonlandırdı.
Programın son gününde pikniğe gidilip, düzenlenen program hakkında genel bir değerlendirme yapan üniversiteliler öncelikle başta emeği geçen Özgür-Der Diyarbakır Şubesi ve Dicle Üniversitesindeki Müslümanlara teşekkürlerini sunup programın çok verimli geçtiğini bu tarz etkinliklerin artırılması, program çerçevesi boyunca dillendirilen hususların ve paylaşımların çalışmalara yansıtılması, yakın üniversitedeki örgencilerin birbirleriyle sürekli iletişim dahilinde olması gerektiğini, bu programla yetinilmemesi; kardeşliğin ve işbirliğin pekiştirilmesi için farklı etkinliklerin de yapılması gerektiğini, yeni Müslümanlarla tanışmanın verdiği mutluluğu yaşadıklarını söyleyip, birbirlerinin telefon ve e-mail adreslerini alarak karşılıklı fikir alış verişi sürecini tüm yıla yayma kararı aldılar.
Metin Aldemir / Islah-Haber