Üniversiteli Öğrenciler Diyarbakır’da Buluştu
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi Eğitim Komisyonunun geçen yıl başlattığı ve üniversitede okuyan öğrencileri buluşturduğu programın ikincisi "Üniversiteliler Buluşuyor2" adı altında dün akşam başladı.
İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, Konya ve Siirt gibi illerde okuyan öğrencileri buluşturan program, Diyarbakır'daki tarihi Hasan Paşa Hanı'ndaki tanışma yemeğinde start aldı. Sıcak bir havada geçen tanışma yemeği, farklı illerden gelen öğrencilerin tanışmasına ve İslam kardeşliğinin pekişmesine sahne oldu.
Tanışma yemeğinin ardından gençler gruplar halinde açılış programına katılmak üzere Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonuna gittiler.
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen "Üniversiteliler Buluşuyor2" programının açılışında, okunan Kur'an ayetleri, sinevizyon, şiir, skeç, müzik ve konuşmalarla gençlere sorumlulukları hatırlatıldı.
Fikret Saluk'un sunuculuğunu yaptığı açılış programı, Vehbi Bakır'ın okuduğu Kur'an'ı Kerim'in Fırat Yalınkılıç tarafından Kürtçe ve Türkçe mealini okumasıyla başladı.
Şube sekreteri Mehmet Deniz'in selamlama konuşmasıyla devam eden programda, Deniz, öğrencileri selamlayarak, üniversitelileri buluşturma programı geleneksel hale getirmeyi hedeflediklerini kaydederek, "öğrencilerimize "bünyân-ı mersûs" olma bilincini kazandırma" amacında olduklarını söyledi.
Recep Doğru'nun Kur'an ayetlerinden hareketle hazırladığı, "imtihan bilinci"ni işleyen sinevizyon gösteriminin ardından sözü Haksöz dergisi yazarlarından Bahadır Kurbanoğlu aldı.
Konuşmasında genel olarak şahitlik, sünnetullah, bireyselleşme ve nimet kavramları bağlamında gençlere sorumluluklarını hatırlatan Kurbanoğlu, kendi okul hayatından verdiği örneklerden hareketle üniversite gençliğine içinde bulundukları bereketli ortamların ve nimetlerin kıymetini bilmelerini istedi.
Allah'ın İpine Toplu Halde Sarılalım
Rabbimiz tarafından bizlere bahşedilen hidayet, akıl ve yetenek nimetlerinin öneminin iyi bilinmesi gerektiğini belirten Kurbanoğlu, "İçinde bulunduğunuz nimetlerin, yani ortamların, geçmiş birikimlerin ve tecrübeli insanların kıymetini iyi bilin. En büyük nimetin de gençliğiniz, dinamizminiz olduğunun farkına varın. Nimet-külfet ilişkisini aklınızdan hiç çıkarmayın. Rabbimizin bahşettikleri karşısında şükrümüzü eda etmemiz lazım. Bu düzenin okullarda sizleri yarıştırdığı bir vakıa. Okumalı, ayaklarınız üzerinde durmalısınız. Bunlar hayatın aşamaları. Ancak; İslami faaliyetlerimizi hayatın gerçeklerinin yanına iliştirilmiş birer hobi olarak göremeyiz. İslami mücadele merkezdedir. Çevrenizdeki insanlar sahip olduğunuz vahiy nimetinden habersizdirler. Kurtuluşumuz başkasının kurtuluşuna vesile olmaktan geçiyor." şeklinde konuştu.
Bireyselleşmeyi Tercih
Aslında Başka Bir Topluluğun Üyesi Olmaktır
Bireyselleşme tehlikesine dikkat çeken Kurbanoğlu, bireyselliği aşmak ve toplumsal şahitliğin yerine getirilmesi için gençlere bazı nasihatlerde bulundu:
- İyi bir Kur'an ve usul bilgisi…
- Kavramları önemsemek. Onları lügat ve günümüze tekabül eden yönleri/anlamlarıyla bilmek…
- Âdem'den bu yana var olduğumuzun ve türevi bir toplum olmadığımızın farkına varmak. Bu minval üzere uzak ve yakın ıslah çizgisi tarihini iyi okumak.
- İstişareyi daima diri tutmak…
- Hayattan kopuk İslami mücadele verilemeyeceğini kavramak. Aktüel gelişmeleri takip etmeyi ve istişari ortamlarda tartışmayı gelenek edinmek. Sosyal-siyasi konuların akidemiz üzerinde belirleyici olduğunu unutmamak.
- Okumalarımızı bireysel faaliyetler olarak görmemek. Kendi sürecimize tekabül eden konularda okumak, biriktirmek ve paylaşmak. Okumalarımızı istişari ortamlara taşımak, ortak aklın ürünü mahsuller ortaya çıkmasını sağlamaya çalışmak.
- Tedriciliği/merhaleciliği önemsemek; aceleci değil, metanetli, sabırlı olmak. Mücadelenin emek içeren bir süreç olduğunu unutmamak. Şefkat, merhamet, affedicilik duygularımızı, iyiliği emredip kötülükten sakındırma ahlakıyla mezcetmek. Birini yerine getirirken diğerini ihmal etmemek.
- Toplumla (halkın farklı kesimleriyle) olan ilişkimizde toptancı/genellemeci tespitlerden kaçınmak. İnsanların tek başlarına hesaba çekileceğini ve her insan tekinin kendisini kuşatan gelenek/görenek/ideolojilerden üstün vasıflarla donatıldığını unutmamak.
- Hayatın yegane gerçeği ölümdür. O halde o bize ulaşıncaya dek, okullarımızda İslami tebliğ ve mücadeleyi merkeze almak. Okul sürecinin hayatın dışında olmadığı bilinciyle hareket etmek. Hayallerimizi, planlarımızı dünyevi nimetler üzere değil, Rabbimizin emirlerini en güzel şekilde yerine getirebilmek için dualaştırmak.
- Allah'ın ipine toplu halde sarılmak. Tağutların vesveseleri nereden eserse essin, sünnetullah gereği Hablullah'a sarılanların asla bunlardan etkilenmeyeceği gerçeğine iman ederek mücadeleyi süreklileştirmek ve kurşunla kaynatılmış bir topluluk olma zorunluluğumuzu fıkhetmek.
Kurbanoğlu'nun ardından "Seyda û feqî" oyunu sahnelendi. M. Ali Turgut, Medeni Akgün ve Ertuğrul Delibaş'ın oynadığı oyun büyük alkış aldı.
Ceyhan Alu'nun "Kardeşime mektup" şiirini okumasıyla devam eden program, Grup Özgürlük Türküleri'nin Kürtçe ve Türkçe ezgileriyle sona erdi.
Abdulhakim Beyazyüz'ün "imtihanı başarmak" semineriyle devam eden "Üniversiteliler Buluşuyor2" programı, atölye çalışmasıyla sona erecek.