Sosyal Medya Bağımlılığı ve ‘Biz’
Özgür-Der Diyarbakır Lise Gençliği 5.Aylık Buluşmasını Gerçekleştirdi
Her ay belirli periyotlarla bir araya gelen Özgür-Der Diyarbakır Lise Gençliği, 5. buluşmasını Selahaddin Eyyubi Konferans Salonunda gerçekleştirdi.
Bu ay ki, buluşmanın konusunu sosyal medya olarak belirleyen gençler, Sosyal Medya Bağımlılığı ve 'Biz' konulu seminer düzenledi. Sunuculuğunu Emre Yokuş'un yaptığı program, Muhammed Çakıcı'nın Arapçasını ve mealini de Yusuf Gök'ün okuduğu Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Kuran'ı Kerim'in ardından, sunumunu yapması için ilk sözü liseli gençlerden Berat Koç'un aldığı seminere geçildi. Koç, öncelikle İnternet ve Teknoloji Bağımlığı'na kısaca değinerek girizgah yaptığı sunumunda kısaca şunlara değindi:
"Eskiden bağımlılık diyince uyuşturucu, alkol, madde vs. vücuda doğrudan giren ve tüm uluslarca yasaklanan bağımlılığa, uzmanlardan tarafından 'İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı' da eklendi. Öyle ki, madde bağımlılığı kadar etkisi olan, internet ve teknoloji bağımlılığı henüz çocuk yaşlarda kullanılmaya başlanıyor. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte hemen hemen her evde ya da caddede, sokakta, kafede, otobüslerde vs gibi kamusal alanlarda internetin olduğu gerçeği göz önünde bulundurursak bunun hayatımızda ne kadarda yer edindiği gerçeğini görmüş oluruz." konuşmasına Sosyal Medya Bağımlılığı'nın teriminin çıkış noktasına değinerek devam eden KOÇ ardından şunları ifade etti:
"Sosyal medya bağımlılığı diğer bağımlılıklar gibi bir bozukluk ya da hastalık olarak tanımlanmamaktadır. Ancak sosyal medya bağımlısı olmak demek; herhangi bir iş yaparken, bu iş yerinizdeki hayatınızın her alanında dahil, ya da arkadaşlarınızla sohbet ederken aklınızın sürekli sosyal medya hesabınızda olması durumudur. Aslında gerçek hayattan kopup hayatınızı sosyal medyalardan aldığınız beğeni sayılarına görüp ona göre tatmin düzeyini yaşamaktır. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, bu mecranın; güvensizlik, dikkat dağınıklığı, yorgunluk ve stres, sosyal anksiyete ve duyguları gizleme gibi bir takım hastalıklara neden olduğunu, bunu da ancak arkadaş ve aile ortamlarının yüz yüze ve birlikte hareket ederek, daha çok zaman harcayarak aşılması mümkündür" diyerek sözü Özgür-Der Diyarbakır Lise Gençliği sorumlularından Furkan Karaaslan'a bıraktı.
Karaaslan, Sosyal Medya'da Müslümanlar olarak sorumluluklarımızın neler olduğu ve diğer önceliklerimize nazaran Sosyal Medya'nın en başta olduğu vurgusuyla giriş yaptığı sunumunda şunlara değindi:
"İnternet bugün biz Müslümanların da hayatına belirli sebeplerle kolayca girebilmekte ancak çoğu zaman ölçülü yaklaşılmadığından sapmalara ve sorunlara dönüşebilmektedir. Bu nedenle üzerinde tekrar tekrar durulmayı, düşünülmeyi, nasihatleşmeyi gerektirmektedir.
Bugün konuştuğumuz bu konunun asıl amacı Müslüman gençler olarak düştüğümüz bu girdaptan bilinçlenerek ve kendimizi koruyarak çıkmaktır. Teknolojik ürünlerin son hızla ve ölçüsüzce üretildiği ve tüketildiği bu çağda bizleri bağımlı hale getirdiği ve klinik bir vakaya dönüştürdüğü acı bir gerçek. Akıllı teknoloji adı altında bizlere sunulan bu teknolojiyi efendisi olarak kullanmadığımız için kölesi olmuş durumdayız. Bugün ''akıllı teknoloji'' kadar konuşulmayan bağımlılık önümüzde büyük bir problem olarak duruyor. Dolayısıyla bu dijital "oyun-eğlence" programlarının çocuklar ve gençler üzerinde yol açtığı psiko-sosyal travmalar ve davranış bozuklukları onun ölçüsüz ve denetimsiz kullanıldığı takdirde ne denli zararlara yol açabileceği üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Bilgi ve iletişim araçlarının yaygın olduğu bir düzlemde söz konusu araçlar ölçüsüzce kullanıldığından kötülüğün, çirkefin, münkerin de kolaylıkla yayılıp kendine alan bulmasına sebep olunabilmektedir.
Sosyal ortam Müslüman gençlere ekstradan bindirdiği yükler olmaya devam ederken bir yandan da cinsellik, Yapılan reklamlar, görsel araçlar bir yandan, genel ve özel chat yapma alanları adı altında mahremiyeti, yok eden Müslümanları ve gençliği girdaba sürükleyen temel unsurlardır. Sosyal medyayla buluştuğumuz anda bize verilen bilinçaltı mesajlardan bunları görmekteyiz.
Öyle ki psikolojik bir analiz yapıldığında gençlerin önemli bir kısmının gönül eğlenmek, "hoş" zaman geçirmek, kendini görünür kılmak, beğeni almak ve ek olarak da karşı cinsini tavlamak için bu aracı kullanmaya eğilim gösterdiği kolaylıkla gözlemlenebilir.
- Sürekli paylaşımlar yapmak
- yaşanılan her anı sosyal medyada yayınlamak,
-sosyalleştiğimizi düşünürken asosyalleşmek
-arkadaş gruplarıyla anı yaşamak varken sanal grupları tercih etmek, ilişkilerin sanallaşması.
- öğrencilerin bu sebeplerden ötürü müslüman kardeşlerinden uzak kalması, programlara katılmaması…
Ve ardından sinsice insan karakterine işleyen bağımlılık ta cabası." sözleriyle vakayı özetleyen ve salonda bulunan gençlere bir takım sorular sorarak da interaktif bir program olmasını sağlayan Karaaslan;
"Aileyle zaman geçirmek.
Daha çok sosyal faaliyetler içerisinde bulunmak.
Müslüman gençler olarak bizler İnternet ve sosyal medya ortamlarının yozlaştırıcı atmosferine terk edilmeyecek kadar değerliyiz. Bu değeri herkesten önce Allah bize veriyor!
Dolayısıyla, biz Müslümanların, ifsat edilmiş ortamlarda bocalayan aile ve gençleri uyarıp dönüştürme sorumluluğunun yanında, onları kanalize edebileceğimiz alternatif ortamları inşa yönünde çabamız da olmalıdır. Bu durum internet ve sosyal medya ortamı için de geçerlidir.
Ama öncelikle bizim kendimizi donatmamız gerek. Bunun ise olmazsa olmaz şartı hayatı kuşatan bir dava bilincini edinmektir. İşte o vakit her alanda olduğu gibi, internet ve sosyal medya ortamında da sergileyeceğimiz tutum ve davranışlar ibadete dönüşecektir.
Rabbimiz olan Allah, internet ve sosyal medya ortamının da şahididir!
Ve biz orada da sergileyeceğimiz tutum ve davranışlardan sorumlu tutulacağız!
Klavyeye uzanırken Allah'ın kendisini gördüğünü, işittiğini ve tüm yazıp eyleyeceklerinden muhakkak sorumlu tutulacağını göz önüne alabilenlere ne mutlu!
İnternet ve sosyal medya zemini, kuşanılmış bu takva bilinci ile imkâna dönüşecektir inşallah!" tespitleriyle önerilerde bulunarak sunumunu sonlandırdı.
Programın ardından kılınan vakit namazıyla birlikte gençler, bir sonraki programda buluşma sözüyle ayrıldılar.