“Parelel Milliyetçilikler: Türk ve Kürt Milliyetçi"
Özgür Üniversiteliler Buluşuyor programı 4’üncü gününe Serdar Bülent Yılmaz’ın “Parelel Milliyetçilikler: Türk ve Kürt Milliyetçiliği“ adlı konferansıyla başladı.
Selahattin Eyyubi Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansta, Yılmaz, paralel milliyetçilikler bağlamında Türk ve Kürt milliyetçiliğini irdeledi.
"Ulusun inşasında tarihsel olarak; sanayileşme, köyden kentlere göç (gellner) ile matbaa kapitalizmi (anderson) etkili olmuştur" diyen Yılmaz, dünyada "ulus"lavmanın bilinen ortak asgari şartları olduğunu söyleyerek, bu şartları ise, "ulusal tarih, ulusal kahramanlar, türdeşleşme, standardize edilmiş ulusal dil, ulusal vatan ve sair..." şeklinde özetledi.
"Ulus" üretmenin, düpedüz milliyetçi bir uğraş olduğunu ifade eden Yılmaz, "ulus kavramı ve içeriğiyle ilgi neredeyse yüz yıla aşkın bir süredir tartışmalar yapılıyor. Genel görüş onun modern bir dizayn olduğu görüşünde. Hatta Hobswan'a göre, ulus ve onunla bağlantılı her şeyin temel karakteristiği, modernliğidir. Fransızca "nation" kelimesinin karşılığı olan "ulus" sözcüğüyle ilgili Osmanlı topraklarında çeşitli tartışmalar olmuştur. Bu tartışlar sonucunda "millet" kelimesi kabul edilmiştir. Ulusçuluk Avrupa'da birleştirici bir rol oynarken, İslam dünyasında ise tersine var olan birliği bozup atomize etmiş ve daha çok parçalayıcı bir etkiye yol açmıştır."dedi.
Türk milliyetçiliğinin ortaya çıkışı ve gelişimi hakkında verdiği bilgi ile konuşmasına devam eden Yılmaz, İttahat ve Terraki Cemiyetinin, Türk milliyetçiliğinin kurucu örgütü olduğunu söyledi. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Balkanların kaybı, Arapların kopuşu TC milliyetçiliğinin biçimlenmesinde etkili olmuştur. Bu bağlamda Türk milliyetçiliği batı milliyetçiliğine karşı gelişen bir tepki milliyetçiliğidir. Türk milliyetçiliğin kurucu babaları: Arthur Lumley David-İngiliz Yahudi, Moiz Kohen(Tekin Alp) Balkan Yahudi, Ziya Gökalp-Zaza ve İbrahim Gaspıralı-Kırım Tatarı'dır. Türk milliyetçiliğin temelini oluşturan kişilerin çoğunun Türk kökenli olmadığını görebilmekteyiz."
Yılmaz, Kürt milliyetçiliğinin ortaya çıkış ve gelişimiyle ilgili olarak ise şunları kaydetti: "Kürt milliyetçilinin kurucu babaları Hacı Qadiri Koyi, Türk milliyetçilerinden daha eskidir. Bunlar Ahmede Xani ve Bedirhan ailesidir. Kürt milliyetçiliği, büyük ölçüde Türk milliyetçiliğine tepkinin bir ürünü olarak gelişmiştir. Kurucuları arasında Kürtlerin de bulunduğu (her ikisi de tıp doktoru olan Diyarbekirli İshak Sukuti ile Arapkirli Abdullah Cevdet) Jön Türklerin söylem ve uygulamaları tepkisel karşıtlar doğurmuştur. Celadet Bedirxanın 'Türk yurdu, Türkler arasında Türkçü ve yarattığı tepkilerle de Kürtler arasında Kürtçü yetiştirmektedir' sözü, bu durumu betimleyen en güzel saptamalardan biridir. Kürt milliyetçiliği de diğer bütün milliyetçilikler gibi doğası gereği moderndir. Tarih ders kitaplarında her ulus yalnızca kendini yüceltmeyi amaçlar. Milliyetçilik, kendini var etmek (kurmak) ve sürdürmek için diğer tüm idolojilerden daha fazla tarihe ihtiyaç duyar. Etnik tarih çalışmaları, milliyetçiliklerin köken arayışlarının sonucunda doğmuştur. Mill geçmiş, milliyetçi tarihçi tarafından üretilen sentetik bir tarihtir. Öne çıkarılan tarihsel malzemelerin gerçekliğinden öte, bunları nasıl milliyetçiliği besleyip ulus oluşturmanın zemini kılındığına dikkat edilmelidir. Kürt milliyetçiliğinin üretilmesinde Kürtlere şanlı bir tarih oluşturmak için; Kürt tarihi, Kürt edebiyatı, tarihi kahramanlar, destanlar, köklü bir gelenek ve medeniyet üretme işlemlerine başvurulmuştu. Ehmedé Xanı, yaşadığı dönemde Kürdistan'da yaşananları aydın gözüyle değerlendirip sosyolojik bir tahlile tabi tutmuştur. Yaşadığı çağda, yurtlarının jeostratejik konumu itibariyle sürekli olarak katliamlara maruz kalmış, imparatorluk savaşları altında yüzyıllarca ezilmiş ve mustazaflaştırılmış olan Kürtlerin derdini doğru okumuş ve çözümler üretmeye çalışmıştır. Şurası bilinmeli ki Kürtler kutsal savaşlar(cihad) yüzünden mağdur olmamıştır. Kürtler bölgenin göçlü devletlerinin çekişmeleri nedeniyle telef olmuştur. Xanı dönemin manzaralarını Mem u Zin adlı divanında belirtmiştir."
Konferansın ardından öğrenciler Suriye halkına destek olmak ve Baas zulmünü protesto etmek üzere kitlesel basına açıklamasına katıldılar.
"Mücadele Perspektifi ve Pratik Arayışlar" tartışıldı
Eylemden sonra ise "Özgür Üniversiteliler Buluşuyor -4" programı, forumla devam etti. Yine Selahattin Eyyubi Konferans Salonunda gerçekleştirilen forumda, "Mücadele Perspektifi ve Pratik Arayışlar" konusu tartışıldı.
Forum başkanı Mehmet Deniz'in konuşması ve ana hatlarından bahsetmesinden sonra sözü Musa Özer aldı. Musa Özer 1980'lerdeki İslami grupların etkilerinden, çalışmalarından bahsettikten sonra günümüzde nasıl bir fıkıh (usulud'din) geliştirmemiz gerektiği üzerinde durdu.
Gençlerin sorularıyla ve karşılıklı fikir beyanatından sonra forumun ikinci konusu olan "Pratik Arayışlar" konusu gençlerle tartışıldı. Usul, yol, lokal ve genel sorunların aşılmasında takip edilmesi gereken yol gibi başlıklarda gençler fikirlerini dile getirdikten sonra forum sonlandırıldı.