Özgür-Der Üniversite Gençliği “Kur’an ve Tarihselcilik” Kitabını Konuştu
Özgür-Der Üniversite Gençliği tarafından düzenlenen programda, Şevket Kotan’ın “Kur’an ve Tarihselcilik” isimli kitabı değerlendirildi.
Özgür-Der Üniversite Gençliği, Şevket Kotan'ın "Kur'an ve Tarihselcilik" kitabını değerlendirmek üzere bir araya geldi. Kitabı üniversite öğrencilerinden Betül Avcı veAbdullah Buldur ele aldı.
Sunuma ilk olarak başlayan Abdullah Buldur, tarihselciliğin Batı kaynaklı bir yöntem olduğunu ve bu yöntemin özellikle Protestanlar tarafından dinin halkın anlayabileceği bir şekilde yeniden yorumlanarak kilisenin otoritesinin azaltılması faaliyetlerinde kullanıldığını dile getirdi. Batı'da İncil'in insan aklına ve çağa uydurulmasında kullanılan bu yöntemin daha sonra İslam dünyasındaki sorunlara çözüm olarak, İslam dünyasını "çağa uydurma" yöntemi olarak sunulmaya başlandığını ifade eden Buldur, bu yöntemin kimi meselelere çözüm önerileri sunmakla beraber yeni sorunların ortaya çıkmasına da neden olduğunu dile getirdi.
Tarih anlayışlarına değinen Buldur, Herder'in insan doğasının değiştiği yönündeki görüşüyle birlikte daha önce sadece özne olan insanın nesnelerinin değiştiğine dönük olan ilerlemeci tarih anlayışının düşüncelerinin değiştiğini ve özne olan insanın da değişmeye başladığı görüşünün ortaya çıktığını ifade etti. Dilthey'in özne olan insanın nesnelerini anlama sürecinde geçmişten gelen tecrübelerden yararlanarak deneyimlerin önemini ortaya koyduğunu ifade eden Buldur, Dilthey'in tarihsel olanı anlamak için doğa bilimlerine uygulanandan farklı bir yöntem aramış olmasına karşın pozitivistlik eleştirilerine maruz kaldığını ifade etti.
Tarihi anlama sürecinde önceden sorun özne olan insanın nesnelerini nasıl anlayabileceği sorunu iken daha sonra bu soruna özne olan insanın nasıl anlaşılabileceği sorununun da eklendiğini ifade eden Buldur, bu yeni durumun Gadamer ve Heidegger ile birlikte özne, nesne ayrımının ortadan kalkmasıyla ve varoluşsallıkla anlam bulmaya başladığını dile getirdi.
Tarihin dönemin şartları iyice ele alınarak anlaşılabileceği görüşüne Gadamer ve Heidegger'in öznenin de tarihten etkilendiğini bundan bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyerek karşı çıktığını ifade eden Buldur, Türkiye'deki tarihselci düşüncelerin daha çok Dilthey'in görüşleri üzerine kurulu olduğunu dile getirdi.
Tarihselcilerin bir metnin yazarından daha iyi anlaşılabileceği görüşüne sahip olduğunu ifade eden Buldur; metnin oluştuğu koşullar, yazarın kendi tarihselliği düşünüldüğü takdirde bunun mümkün olabileceği düşünülse de bu yöntemin kutsal metinlere uygulanamayacağını dile getirdi. İncil'in yazarlarının vahiy hakkındaki yorumlarını yansıtıyor olmasından dolayı hermenötik bir okumaya tabi tutulabileceğini ancak Allah'ın sözü olan Kur'an için aynı yöntemin kullanılmasının mümkün olmadığını ifade etti. Bu sorunu çözebilmek için Kur'an'ın vahiy yöntemlerine dönük yeni görüşlerin ortaya çıktığını ifade eden Buldur, bu görüşlerin tarihselci yöntemi Kur'an'a uygulayabilmek için oluşturulmuş olduklarını ifade etti.
Buldur, Fazlurrahman'ın ve Arkoun'un Kur'an'ı anlama çabası içinde olmakla beraber Kur'an'ı çağdaş dünyaya uydurmaya çalışma hatasına düştüklerini ifade ederek sunumunu sonlandırdı.
Abdullah Buldur'dan sonra sözü alan Betül Avcı, tarihselciliğin konu edindiği alanların insan ürünü olduğunu ifade ederek tarihin nesnesini konu edinen tarihselci yöntemin Kur'an'a uygulanamayacağını dile getirdi.
Tarihselcilerin Şatıbi'yi ve Hz. Ömer'i sık sık örnek olarak göstererek istismar ettiğini ifade eden Avcı; Kur'an'ı tarihin bir ürünü olarak görmenin başka, Kur'an'ın indiği koşulların gözetilerek anlaşılmaya çalışılmasının ise başka bir şey olduğunu dile getirdi.
Kur'an'ın bütün meseleleri ele almadığını dile getiren Avcı, Allah'ın tarihin sınırsızlığı içinde ortaya çıkabilecek olan bütün meseleleri ele almak yerine bir şablon oluşturduğunu ve bizlerin de bu şablona göre içtihad etmemizin, aklımızı kullanmamızın istendiğini ifade etti.
Tarihselcilerin esbab-ı nüzul yöntemini yanlış algılayarak dönemin şartlarını anlamak yerine ayetlerin ancak o şartlarda geçerli olduğunu düşündüklerini böylece Kur'an'ı tarihe hapsettiklerini ifade eden Avcı, Kur'an'ın evrensel olduğunu sadece ayetlerin indiği koşullar göz önünde bulundurularak meselelerin daha iyi bir şekilde anlaşılabilineceğini dile getirdi.
Tarihselcilerin Kur'an'ı anlama çalışmalarına lafızcılık eleştirisini getirdiğini dile getiren Avcı, lafız çalışmalarının Kur'an'ı anlama yolunda ön çalışmalar olduğunu ve bunlara sıkı sıkıya bağlı kalınmasının yanlış olacağı gibi hiç önem verilmemesinin de yanlış olacağını ifade ederek sunumunu sonlandırdı.
Forum, Batı'da tarihselciliğin çıkışında Protestanların etkileri göz önünde bulundurularak dinin tamamen ortadan kaldırılmasının değilse de dinin çağa uydurulması amacının güdüldüğü, Kur'an'ın mu'ciz bir kitap olmasıyla beraber algılayanların tarihselliği göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan anlamın tarihsellikten bağımsız olup olamayacağının tartışıldığı soru-cevap bölümüyle sonlandı.