Özgür-Der Üniversite Gençliği İslamcılığı Tartıştı
Özgür-Der Üniversite Gençliği’nin düzenlediği Kitap forumunda “İslamcılık Öldü mü?” kitabı konuşuldu.
Sunumunu Fırat Taşdemir ve Nisanur Ayar’ın yaptığı forumda , 2012 yılında köşe yazıları üzerinden gerçekleşen İslamcılık tartışmaları değerlendirildi. İlk olarak sözü alan Taşdemir, tartışmanın Ali Bulaç’ın Zaman Gazetesi’nde yazdığı yazılara Mümtaz’er Türköne’nin cevap vermesi ile başladığını hatırlattı. Ali Bulaç’ın üç nesil İslamcılık tezini açıklayan konuşmacı, Bulaç ve Türköne arasındaki ihtilafın İslamcılığın tanımı ve İslamcıların kim olduğu meselesinden zuhur ettiğini söyledi. Taşdemir, Ali Bulaç’ın 2000 sonrasında İslamcıların kim olduğu sorusuna verdiği cevaba ve “her Müslüman bizzarure İslamcıdır” iddiasına itiraz eden Türköne’nin, İslamcılık öldü iddiasıyla tartışmanın alevlendiğini belirtti.
Türköne’nin İslamcılığın iktidarı hedefleyen bir ideoloji olduğu ve Ak Parti ile iktidara geldikten sonra işlevini kaybettiği dolayısıyla öldüğü iddiasını açıklayan Fırat Taşdemir, Ali Bulaç’ın Ak Partinin İslamcı değil muhafazakâr bir parti olduğunu söyleyerek buna itiraz ettiğini dile getirdi. Konuşmacı, Türköne ve Bulaç’ın birbirine zıt tezlerine ve farklı İslamcılık tanımlarına rağmen Ak Partiyi eleştirme konusunda ittifak ettiklerine dikkat çekti. Bunun, bu ittifakın tartışmanın masumiyetini sorgulanır hale getirdiğini söyleyen konuşmacı iki yazarın yazılarında da öne çıkan rol-modelin Gülen Cemaati olduğunu vurguladı.
Ak Parti’yi Çamlıca’ya cami yapılması dindar nesil projesi gibi politikaları üzerinden eleştiren Türköne’nin İslamcılığı Ak Parti’ye indirgediğini söyleyen Taşdemir, Ali Bulaç’ın da farklı noktalardan yola çıkarak aynı sonuca vardığından bahsetti. İslamcılığı savunan Hayrettin Karaman ve Yasin Aktay gibi isimlerin M. Türköne’den çok Ali Bulaç’ın İslamcılıkla ilgili söylediklerine itiraz etmelerine dikkat çeken konuşmacı bunun Bulaç’ın Türköne’ye ait tezleri güçlendirecek yazılar yazmasından kaynaklandığını savundu. Fırat Taşdemir, Ali Bulaç’ın “İslam’ın hayat bulması, hükümlerinin uygulanması, dünyanın her tarihsel ve toplumsal durumda İslam’a göre yeniden kurulması ideali ve çabası” diye ifade ettiği İslamcılık tanımı ile Suriye meselesindeki tavrının çelişkili olduğunu söyledi. Son olarak kitabın tartışmaya katılan bazı önemli isimlerin derlemeye dahil edilmediğine değinen Taşdemir, meselenin tarihi ve siyasi veçheleriyle yeniden irdelenmesi gerektiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Ardından Nisanur Ayar Mü’minun suresinin ilk 10 ayetini okudu. Ayar, halihazırda tartışılan, günümüz siyasetinde etkili ve belirleyici olarak kendisinden söz ettiren İslamcılığın bu bağlamda değerinin tartışmaya açık olmadığı vurgusu ile konuşmasına başladı. İslamcılığın söz konusu tartışmadan bağımsız olarak büyük önem taşıdığını belirten konuşmacı, yerel ve küresel çapta yeni bir mesele olmadığını söyledi.
Konuşmasında Türkiye’deki ıslah çabalarının tarihini özetleyen Ayar, darbeler ve farklı kesimlerce yapılan karalamalarla bu ıslah çabalarının engellenmeye çalışıldığını dile getirdi. Konuşmacı, Mümtaz’er Türköne’nin “İslamcılık öldü” iddiasının laik ve seküler bazı yazarların “siyasal İslamın iflası” tezleriyle paralellik arz ettiğini ifade etti. Nisanur Ayar, İslam’a yönelik doğrudan söz söylemeye cesaret edemeyenlerin, İslamcılığı hedef alarak konuştuğunu savundu.
Ayar, Ali Bulaç’ın “İslamcılık, İslam'ın ana referans kaynaklarından hareketle "yeni" bir insan, toplum, siyaset/devlet ve dünya tasavvurunu, buna bağlı yeni bir sosyal örgütlenme modelini ve evrensel anlamda İslam Birliği'ni hedefleyen entelektüel, ahlaki, toplumsal, ekonomik, politik ve devletlerarası harekettir.” tanımı üzerine ortaya çıkan isimlendirme tartışmasından bahsetti. Yasin Aktay’ın bu tanımı saldırıya açık olduğunu söyleyerek eleştirdiğini aktaran Nisanur Ayar, Hayrettin Karaman’ın konuyla ilgili değerlendirmelerinden söz etti. Hayrettin Karaman’ın isimlendirmeden çok muhtevaya dikkat çektiğini söyleyen konuşmacı, Karaman’dan şu iktibası yaptı: "Kendi halinde "müslümanca" yaşamaya çalışan, İslam'ı kendi aile hayatında bile yaşatmayı dert edinmeyen müslümanlara "islamcı" demiyorum. İslam'ı en yakınından başlayarak en uzaklara kadar yaymayı, sahih İslam'ı bozulmaktan ve hayatta eksilmekten korumayı dert ve dâva edinen, bu dert ve dâva uğrunda maddi ve manevi fedakârlıklarda bulunan kimselere İslamcı diyorum.”
Son olarak Hamza Türkmen’in ıslah merkezli yazılarında söz eden Ayar, İslamcılığın öldüğünü söylemenin masum olmadığı vurgusuyla konuşmasını bitirdi.
Program soru cevap bahsi, katılımcıların katkıları ile sona erdi.
Haber: Ümit Kudbay