Özgür-Der Üniversite Gençliği "Dil ve İşgal" kitabını konuştu
Özgür-Der Üniversite Gençliği gerçekleştirdiği seminerde Ömer Faruk Türkdal, Taha Kılınç'ın "Dil ve İşgal" kitabını değerlendirdi.
100 yılı aşkın süredir devam eden Filistin'in işgalini daha iyi anlamak için Taha Kılınç'ın "Dil ve İşgal Eliezer Ben-Yehuda ve Modern İbranicenin Doğuşu" kitabını okuduklarını belirten Ömer Faruk Türkdal: "Taha Kılınç bu kitabında genel olarak ölü bir dil olan İbraniceyi tekrar dirilten Eliezer Ben-Yehuda'nın hayatını ele almış ve Eliezer'in Müslümanlar için gerçek bir örneklik teşkil ettiğini ifade etmiş." diyerek sözlerine başladı.
Türkdal, "Eliezer Ben-Yehuda'nın İbranice çalışmaları Siyonist işgali desteklemiştir. Tüm Avrupa'da dağınık şekilde yaşayan Yahudileri ortak bir payda da dil ile buluşturma amacıyla yola çıkan Eliezer, dilin bağlayıcılığını kullanmak istemiştir. " diyerek sözlerine devam etti.
Eliezer'in Rusya'da son derece dindar bir Yahudi ailede doğduğunu belirten Türkdal, "Eleizer liseye başlayıncaya kadar sert bir Yahudi tedrisatından geçmiştir ancak lise okumak için ailesinden ayrılınca seküler insanlar ile tanıştı ve aslında Yahudi şeriatına göre yasak olmasına rağmen ilk defa din dışı İbranice romanlar okumaya başladı. Bu okumalar onun İbraniceye olan ilgisini ileti düzeye getirdi." dedi.
Daha sonra Eliezer'in üniversite okumak için Paris'e gittiğini belirten Türkdal, Eliezer'in Paris'te İbraniceyi ölü bir dil olmaktan kurtarmaya çalışan birçok Yahudi grupla tanıştığını aktarıyor. Ancak Yahudilikte İbranice din dışı metin okumak yasak olduğu için bu çalışmalarında çok fazla dirençle karşılaştığını ifade ederek sözlerine devam ediyor.
Eliezer'in Rothschild ailesinin desteğiyle Paris'ten Cezayir'e geçtiğini belirten Ömer Faruk Türkdal, Eliezer'in burada İbranice yeni kelimeler türettiğini ve günlük hayatta kullanılabilecek bir dil yapmaya çalıştığını aktarıyor. "Cezayir'de çalışmalarını tamamlayan Eliezer Paris'e geri dönüyor ve burada kimse anlamamasına rağmen tamamen İbranice olan konferanslar veriyor ve bu şekilde İbraniceyi yaygınlaştırmaya çalışıyor." diyerek sözlerine devam etti.
Eliezer'in Paris'ten bu sefer Kudüs'e taşındığını ve burada İbraniceyi hakim dil yapmaya çalıştığını belirten Türkdal, Eliezer'in burada yaptığı çalışmaları bize aktarıyor. Eliezer günde yaklaşık 18 saat İbranice üzerine çalışmasına rağmen çok az ilerleme sağlayabildiğini hatta dindar Yahudilerin saldırısına uğradığını belirten Türkdal, "Eliezer onlarca yıl süren çalışmalarının ilk meyvelerini 1909 ve 1912'de bazı liselerde İbranicenin zorunlu olarak okutulmasıyla aldı." dedi.
Dünya Savaşı'yla beraber ABD'ye taşınan Eliezer'in savaştan sonra Kudüs'e döndüğünü ve çalışmalarına 1951'de ölümüne kadar devam ettiğini ifade eden Türkdal, "Ben-Yehuda iki şeyi çok iyi kullanıyor. İlk olarak çocuklara çok önem vererek. Bu işin çocuklarda bittiğini anlıyor. İkinci olarak o dönemki tek iletişim aracı olan gazeteleri çok iyi kullanıyor. Taha Kılınç'ın son olarak dediği gibi vazifemizi yapalım tarih hakkımızı yemeyecektir." diyerek sözlerini noktaladı.
Program katılımcıların katkıları ve sorularıyla sonlandırıldı.