Adana'da "Abbasi Devleti ve İslam Anlayışı" Semineri

Adana'da "Abbasi Devleti ve İslam Anlayışı" Semineri

Özgür-Der Adana Temsilciliği’nde üniversite gençliğinin düzenlemiş olduğu seminerler serisinde bu hafta “Abbasiler Dönemi İslam Anlayışı” konuşuldu.

Çukurova Üniversitesi Maliye Bölümü öğrencisi Rıdvan Çelebi'nin konuşmacı olduğu seminerde 90 yıllık Emeviler saltanatının ardından yaklaşık 508 yıl süren Abbasiler dönemi ve bu dönemdeki islami anlayış konuşuldu. Çelebi konuşmasında özetle şu noktalara değindi;

ABBASİ DEVLETİ VE İSLAM ANLAYIŞI

Abbasilerin konumu

Abbasioğulları; Emevi saltanatının sürdüğü 90 yıllık süreçte siyasi arenadan uzak bir şekilde hicaz ve Ürdün'ün güney kesiminde bulunan Hemime bölgesinde ikamet ediyorlardı. Bu bölgenin stratejik bir konumu vardı. Mekke'ye hac aylarında gelen müslümanlar buradan geçiyorlardı. Abbasioğuları'nın bu hacıların arasına katılarak kendi propagandalarını yapmaları hilafeti ele geçirmelerinde etkili olmuştur.  

 Hilafetin Abbasilere geçme süreci

Biliyoruz ki Emevi rejimi müslümanlara çok baskılar yapmışlardır ve kendilerine en ufak bir eleştiride karşıdakileri ya öldürüyor ya zindanlara atıyor ya da sürgün ediyorlardı. Bu baskıların sürdüğü süreçte ülke içerisinde birçok isyan baş göstermişti. Özellikle Mezopotamya coğrafyası bu isyanların öncülüğü olmuştur diyebiliriz. Irak ve İran çevresindeki bu isyanların amacı da Emevi iktidarlığını yıkıp yerine Hz. Ali' nin çocuklarını geçirmekti ve Emevi rejiminin uyguladıkları baskıların, ölümlerin ve yıkımların öcünü almaktı.

Emevi döneminin sonlarına doğru yeni bir isyan hareketi daha başladı. Horasan çevresinde büyüyen bu isyan Ebu Müslim Horasanı öncülüğünde genişlemişti. Bu isyan hareketinin başladığını duyan Abbasioğulları derhal isyancıların arasına katılarak isyanı kendi lehlerine çevirmeyi başardılar.

Böylece Irak ve İran çevresinde başlayan bu hareket Harran'a doğru hareket etti. Çünkü o dönemde Emevi Kralı Mervan Harran bölgesinde yaşıyordu. İsyancılar buraya geldiklerinde, Mervan kaçarak Şam'a gitmişti. Onu takip eden isyancılar Kral Mervan'ı yakalayarak öldürmüşlerdir.

Şam topraklarına gelen bu isyancılar Emeviler'e ait ne varsa yakıp yıkmışlardı. Hatta yeni ölmüş Emevi kralı Haşim'i mezardan çıkarıp meydanda parçalara ayırmışlardır.

Daha sonra Abbasilerin öncülük ettiği bu isyancılar Hilafet makamını da alarak kendi himayelerine geçirmiş oldular. Hilafet makamı Şam'dan alınarak Kufe'ye götürülmüştür. Yaklaşık olarak 2 yıl burada kaldıktan sonra Abbasioğulları Bağdat'ı inşa ederek burada saltanatlarını sürdürmüşlerdir.

Bu süreçte Özellikle İran kültürü Halifelerde ilgi uyandırmıştır. İrani gelenekler araştırılmıştır. Hatta İbn-i Mukkafa, Halife Harun Reşid'e ''Siyerül Melikül Acem'' isimli bir kitap hazırlayarak taktim etmiştir ve Halife de bundan memnuniyet duymuştur.

Bu dönemde Abbasiler kendi konumlarını meşrulaştırmak ve korumak için yeni fikirler ortaya attılar. Örneğin "El Halifetül Kureyş" diyerek, halifelerin ancak Kureyşliler'den olabileceğini söylemişlerdir. Daha sonra "kim halifeye biat etmezse kişinin kıldığı namaz kabul olunmaz" diyerek halifelik anlayışını da itikadileştirmeye çalışmışlardır.

Abbasiler, Emevi devleti sürecinde siyasi arenadan uzak kaldıkları için siyaseti de bilmiyorlardı. Bunun için İran bürokratlarından yardım almışlardır. İranlıların baş gösterdiği bu süreçte Abbasi Halifeleri de İranlı Şahlara özeniyorlardı. Çünkü İran çok büyük ve zengin bir kültüre sahipti. Bu da Araplar için ilgi odağı olmuştu.

Süreçle beraber İranlılar halifelerin etrafını sarmaya başladı. Bu da İranlıların halifeliği gasp etmesine zemin hazırlıyordu. Bunun farkına varan Abbasiler hemen harekete geçip İranlıları saraydan uzaklaştırmaya başlamışlardı. İranlı'ların tasfiye etmeye başlanmasıyla  beraber, bu seferde Türkler saray  etrafında yer aldılar. Abbasileri İranlı'lar dan kurtaran Türkler için bu süreçte hadisler bile üretildi. Türklerde zamanla yetkilerinin genişlemesiyle, halifeliği gasp etmeye çalıştılar. Türklerin bu hareketiyle beraber bu seferde Türkler hakkında zıt yönlü hadisler üretilmiştir.

Abbasi devleti sürecinde ülke içerisinde birçok isyan çıkmıştır. Bunlardan biriside Karmatilerin(Dürzü) isyanıdır. Karmati isyanı Basra Körfezinde başlayıp Mekke'ye kadar gelmiştir. Mekke'den Hacer-ül Esved taşını alarak 22 yıl kendi bünyelerinde bulundurmuşlardır. Abbasiler ancak sonraki yıllarda çok yüksek meblağlar vererek taşı geri alabilmişlerdir.

Abbasiler devleti sürecinde özellikle halifeler kendi konumlarını korumak için islam inancında yeni düşünceler üretmişlerdir. Ya da ortaya çıkan bir fikir akımını desteklemiş, diğer fikir akımlarına da düşünce özgürlüğü tanımamışlardır. Örneğin Mutezile, halifeler tarafından benimsendiğinde; Eşarilik anlayışına ait kişiler öldürülüyor ve onlara ait ne varsa yok ediliyordu. Daha sonra Eşarilik düşüncesine rağbet edilince Mutezileye anlayışına düşünceler yok ediliyor ve kişiler öldürülüyordu. İslam anlayışında yeni fikir akımlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayarak müslümanları da birbirine kırdırmışlardır.

Baskı ve sömürü sonucunda mezheplerin ortaya çıkmasına zeminde hazırlamışlardır. Mezheplerin ortaya çıkmasının sebepleri şunlardır;

- İslam toplumunda oluşan baskılar

- Halifelerin İslami bir anlayıştan uzak, daha çok kavmiyetçilik ve asabiyete yönelmeleri

- Hz. Peygamber'in metodundan uzaklaşılması

- Şuranın ortadan kalkması

- Yeni sorunlarla karşılaşılması

- İhtilaflı konuların ortaya çıkması

Abbasi devleti yaklaşık olarak 500 yıl ayakta kalmış ve Osmanlı devletinden sonra en uzun süre ayakta kalmış ikinci müslüman toplumunun yaşadığı devlettir. Ve Abbasiler 1258 yılında Moğul istilasıyla beraber tarih sahnesinden kaldırılmıştır. Moğul istilasiyla beraber yaklaşık olarak 1.800.000 kişi katledilmiştir. Bağdat yerle bir edilmiş ve Bağdat kütüphaneleri yakılmıştır.

Önceki ve Sonraki Haberler