"Zandan Kaçınmak ve İstikamet üzere olmak" Semineri
Küçükçekmece Özgür-Der temsilciliğinde alternatif eğitim dersleri devam ediyor. Bu hafta "Hayat Rehberimiz Kur’an Işığında dersler" üst başlığında "Zandan Kaçınmak ve İstikamet üzere olmak" adlı konuyu Orhan Kahraman sundu.
Orhan Kahraman sunumuna Zannın sözlük (kelime) anlamını vererek Zan, sözlükte genellikle kesin ilme dayanmayan şey vehim ve kuruntu gerçek olarak bilinen, fakat aslında gerçek (hak) olmayan şey, yanlış bilgi veya tahmin olarak kullanılmaktadır.
Zannın karşıtı ise ilimdir. İlim mutlak olarak Allah'tandır. İslam'ın temelini ilim oluşturur. İlim hakikate ulaşmaktır. Temel kaynağı vahiydir (Kuran)dır. İslam ilme dayanır. Bu ilim insanın zannına ve hevasına bırakılmamıştır.
Bilginin hakikate nispeti dörttür Vehm, Şek, Zan ve Yakindir
1) Vehim: Hakikatten hiçbir payı yoktur. Serap gibidir, en küçük bir gerçeğe tekabül etmez.
2) Şek: Hakikate ve yalana nispeti eşittir tam ortada durur.
"Rabbimiz Allah'tır" diyen sonra da dosdoğru olanlara: -Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennete sevinin, diye melekler iner
3) Zan: Hakikate nispeti yakın yalana nispeti uzaktır. fakat zan bilginin hakikate nispetini ifade arasında en muğlak ve esnek olanıdır
4) Yakin: Hakikate nispeti yüzde yüzdür. Üç kısımdır.
- İlmel Yakin: Bilgiyle elde edilir
- Aynel Yakin: Gözlemle elde edilir.
- Hakkal Yakin: Bizzat yaşayarak elde edilir.
Kuran bütünlüğünden bakıldığında insanların zanla ilgili iki tip ilişkisi söz konusudur. a) İtikatta zan b) Amelde zan
a) İtikatta zan: Allah, Kuran'da insanları sürekli olarak düşünmeye, akletmeye inanç ve amellerinde bilgi ve belgeye dayanmaya hakkında bir delil bulunmayan inanç ve iddiaların peşinden gitmemeye çağırır. İnsanlara hakkında bilgileri olmayan şeylerin ardından gitmemeleri gerektiğini aksi halde bundan sorumlu tutulacaklarını bildirir ve insanları sahih bilgiye ve belgeye dayanmaya çağırır.
Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir 17/36
Oysa, bu konuda bir bilgileri yoktur. Sadece zanna tâbi oluyorlar. Zan ise gerçekten bir şey ifade etmez. 53/28
Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Gerçekte zan hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah, onların ne yaptıklarını bilendir. 10/36
Eğer yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar; Onlar zandan başka bir şeye uymazlar ve onlar sadece yalan uydururlar.6/116
Onlar, sizin ve atalarınızın adlandırılmasından başka bir şey değildir. Allah, onlar hakkında bir belge indirmemiştir. Kuruntudan ve canlarının arzu ettiğinden başka bir şeye dayanmıyorlar. Oysa, onlara Rab'lerinden kılavuz gelmiştir.53/23
İman (itikatta) zanna asla yer yoktur. Zanni bilgiyle itikat oluşturulmaz. bütün klasik akaid usulü kitapları itikadın subuti ve delaleti kati olan naslara dayanması gerektiğini belirtmiştir.
Bu yüzden itikatta mezhep olmaz ilk Kuran nesli neye inanmışsa bizlerde aynısına inanmalıyız.
b)Amelde zan (Zanla hüküm vermek) hareket etmek Kur'an, amelle ilgili zanları biri olumlu diğeri ise olumsuz olmak üzere iki noktada ele alır
1) Hüsnü Zan: Onu işittiğiniz zaman, mümin erkek ve mümin kadınların kendilerince iyi niyette bulunup "Bu, apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? 24/12
2) Sui Zan: Ey iman edenler! Aşırı şüpheden kaçının, çünkü bir kısım şüphe günahtır. Birbirinizin gizlisini araştırmayın. Birbirinizi çekiştirmeyin. Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz değil mi? Allah'tan korkun, kuşkusuz Allah, tevbeleri kabul eden ve merhamet edendir. 49/12
Kahraman sunumunun ikinci bölümünde istikamet üzere olmak üzerine İstikamet kelime (sözlük) anlamını anlatarak istikametin Doğruluk, Dürüstlük, Namuslu hareket, Doğru davranış, Cihet, Yön, Doğrultu ve Yönelme anlamlarına geldiğinden Kuranda 40'tan fazla yerde geçmektedir.
Sen, yanındaki yönelmiş insanlarla birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Taşkınlık yapmayın. Kuşkusuz O, yaptıklarınızı görür. 11/112
Zalimlere yönelmeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka bir veliniz yoktur. Sonra yardım da görmezsiniz. 11/113
"Rabbimiz Allah'tır" diyen sonra da dosdoğru olanlara: -Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennete sevinin, diye melekler iner. 41/30
O halde, davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Onların isteklerine uyma! Ve şöyle söyle: -Allah'ın indirdiği tüm kitaplara inandım. Aranızda adaleti sağlamakla emrolundum. Allah bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız sizedir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma yoktur. Allah, aramızı birleştirecektir ve dönüş O'nadır. 42/15
"Rabbi'miz Allah'tır." deyip sonra da dosdoğru olanlara bir korku yoktur. Onlar üzülecek de değiller. 46/13
Ayetlerden örnekler vererek sürdürdüğü sunumunu dinleyicilerden gelen sorulara verilen cevaplarla sonlandırdı.