K.Çekmece’de "Tevhid" konuşuldu
Özgür-Der Küçükçekmece Şubesi'nde bu hafta Ahmet Kalkan hoca "Tevhidi Doğru Anlamak" konulu bir konferans verdi.
Sözlerine son günlerde tüm Müslümanları derinden sarsan Siyonist işgalcilerin zulmünü lanetleyerek başlayan Ahmet Bey şöyle devam etti: Bugün dünya üzerinde yaşayan Müslümanlar tevhidi doğru anlasalardı kâfirler bu kadar fütursuzca Müslümanlara saldıramazdı. Bir buçuk milyar olduğu söylenen İslam toplumu sekiz milyonluk bir Yahudi topluluğuna boyun eğdiriliyor. Tevhidi doğru anlasaydık şu manzaraları izlemek zorunda kalmayacaktık. Aramıza fitne bu kadar kolay giremeyecekti. Allah'tan niyazım odur ki bizler yaşanan bu musibetlerden ders çıkarmasını biliriz tekrar vahyi kuşanarak Allah'a yönelen, hayatının merkezine Allah'ı alan bir topluluğa dönüşürüz. Tevhid Allah'ı hayatın merkezine oturtmaktır. İnşallah Filistin Yahudilere mezar olur ve Allah oradaki kardeşlerimize yardımcı olur. Orada kardeşlerimiz cihad edip ölerek diriliyor, bizler burada çaresizlik içerisinde ölüyoruz. Filistin bizim mücadelemiz, bizim davamız. Evlerin işgali, toprakların işgali çok uzun sürmez fakat, zihinsel bir işgalden kurtulmak şirk pisliklerini temizlemek çok uzun zaman alır. Bizler, işgal edilmiş olan zihnimizdeki Siyonizm illetini temizlemezsek gaflet uykusundan uyanamayız. Sınırlar ihdas etmişiz, pasaportlar icat etmişiz, ümmet ile aramıza hayali bir takım engeller koymuşuz, sınırın ötesinde diye kardeşlerimizin yanında yer alamaz durumlara sokmuşuz kendimizi.
Tevhid'i yanlış anlayan toplum içerisinde yaşıyoruz. Bir kısım insan tevhid denildiğinde kaç tane çekeceğiz abi diyerek tespih tanelerine sarılıyor. Birileri tevhidi Allahın varlığını isbat etmekten ibaret olduğunu savunuyor. Çiçeklerde böceklerde, Allahın varlığına delalet eden ayetleri tevhid olarak algılıyor. Birileri Şeyhlerin, Efendilerin, Gavsların, Kutupların gölgesinde tevhidi arıyor. Tevhidin başındaki tüm müstekbirlere ve onların zulüm sistemlerine karşı kıyamı bize emreden "la" hükmünü görmüyor. Çocuğun biri geçenlerde tevhid bayrağını "abiler yok mu Kelime-i tehdit bayrağı almak isteyen" diye satıyordu. Ne güzel bir yanlış anlama dedim kendi kendime. Evet, tevhid bir tehdit unsuru olmalı birileri için. Başında "la" diyerek tüm zorbaların sistemlerini red ile başlar çünkü. Zalimlerin varlıkları için bir tehdittir, tevhid. Mesela Peygamberimiz Medineli Müslümanlardan biat alırken Amcası Abbas Medinelileri uyarıyordu. " Müslüman olursanız bütün dünyaya savaş açmış olursunuz." Müslüman olmayan Abbas tevhidin tehdidini Müslüman olmak isteyen Medine halkına anlatmaya çalışıyordu. Müşrik olanların dahi anladığı ve bir bedel ödemenin gerektirdiği kelime-i tevhid maalesef günde binlerce defa çeken Müslümanlar için bu derecede bir anlam ifade etmiyordu. Her gün beş vakit ezan okunuyor, bir o kadar kamet getiriliyor da içi boşaltılmış bir tevhid zalimler tarafından tehdit unsuru olarak algılanmıyor. Son dönem ıslah önderlerinden olan Seyyid Kutuplardan, Mevdudiler'den Allah razı olsun bizlere tekrar tevhidin ne olduğunu hatırlattılar. Tevhid tağuta karşı gelmek demek olmakla birlikte ahlaklı olmak demektir, faize kredi batağına bulaşmamak demektir, kınayıcıların kınamasından korkmadan sadece Allah'tan korkmak demektir. Kısaca tüm işlerimize Allah'ı ortak etmek demektir. Allah'ı hayatımızın merkezine almak demektir. Yaşanan bunca ifsada, rağmen, Müslümanların toplanma yerleri olan camilerde tevhid ten, şirkten bahsedildiğini duydunuz mu? İslam'ın özü olan tevhidi çocuklarımızın okul kitaplarında gördünüz mü? Tam eksine şirk unsuru olan kocaman resimler vardır ilk sayfalarında. Ana yasamızda onlarca kere Atatürk ismi geçerken, hiç tevhid kelimesinin geçtiğini duydunuz mu? Akaid kitaplarında tonla teferruat babında şeyler varken İslam'ın özü olan tevhidin nasıl bir şey olduğuna rastladınız mı? Kurtuluşumuz tekrar tevhidi anlamak, yaşamak ve hayatımıza hâkim kılmaktan geçer.
Ramazan İleri / Haksöz-Haber