"Müslümanlar Arasında Birlikteliğin Şartları ve İmkânları"
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Kahramanmaraş Özgür-Der'de "Müslümanlar Arasında Birlikteliğin Şartları ve İmkânları" konulu bir konferans verdi.
Özgür-Der Kahramanmaraş Temsilciliğinin İl Gençlik Merkezi Rıdvan Hoca Konferans Salonunda tertiplemiş olduğu "Müslümanlar Arasında Birlikteliğin Şartları ve İmkânları" başlıklı konferans Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın sunumu ile gerçekleşti.
Vedat Karataş'ın Ali İmran Suresi 102-105. Ayetlerini okunmasının ardından Rıdvan Kayaöncelikle Kur'an'ın nasıl bir ümmet tanımladığına değinerek konuşmasına başladı. Bu bağlamda çeşitli ayetlere atıf yapan Kaya özetle şunlardan bahsetti:
Rabbimiz bu ayetlerden de anlaşılacağı (3/103; 2/143; 22/78) üzere kendisine inanan ve hayatlarını İslam akidesiyle inşa eden insanları topluluk olarak muhatap almıştır. Bu durum Müslümanlarda aidiyet bilincinin oluşmasında ve ümmet olma yolunda kayda değer bir gerçektir. Müslümanların ümmet olarak birliklerini ve beraberliklerini muhafaza edebilmeleri, üzerlerine düşen sorumluluklarla ve bazı ilkelerle yakından alakalıdır. Kendimizi tanımlarken kimlik noktasında net olmak durumundayız. Zira İslami kimliğimiz hayatımızı baştanbaşa kuşatan bir akidedir. Bizlerin Rabbimizin hükümlerini hayatın bazı kısımlarına has kılma, bazı kısımlarından da soyutlama gibi bir lüksü yoktur.
"Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve: 'Ben gerçekten Müslümanlardanım' diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?" (Fusillet, 33)
Günde beş defa Rabbimize yönelişimiz olan namazlarımızı geçerli bir mazeretimiz olmadığı sürece kardeşlerimizle beraber, cemaat olarak kılmaya gayret etmeliyiz. Cemaatle kıldığımız namazların Müslümanların kalplerinin birbirine ısınmasında ve biz bilincinin oluşmasında ki önemi yadsınamaz.
"Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever." (Saf, 4)
Topluluk olarak yapacağımız salih amellerde samimiyeti ve ciddiyeti elden bırakmamalıyız. Çünkü gücümüz dâhilinde elimizden gelenin en iyisini yapmak o işi ciddiye almakla olur. Kurduğumuz birlikteliklerde ise samimi olmak durumundayız çünkü bizler şu şahsın lehine yahut bu STK'nın çıkarına değil Allah için toplanmış bulunmaktayız. Müslümanlar birbirlerini Allah için sevmelidirler. Birbirlerine karşı vefalı ve hoş görülü olmalılar. Kafirlere karşı izzetli, kardeşlerine ise merhametli olmalılar.
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda cihad eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir." (Maide, 54)
Müslümanlar doğru tavırları sergileme adına işlerini istişare ile yapmalılar.
Onlar büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıkları zaman da affederler. Rablerinin çağrısına gelirler, namaz kılarlar. Onların işleri aralarında danışma (İstişare) iledir. "Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar. Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman, yardımlaşarak kendilerini savunurlar." (Şura, 37-39)
Bizler istişare sonucu çıkan kararları buğz etmeden icraata dökmeli, samimiyeti ve ciddiyeti elden bırakmadan istişarelerin cedele dönüşmesine izin vermemeliyiz. Cedel bu noktada hayırsızdır.
"(Ey iman edenler!) Allah'a ve Resulü'ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, yoksa korkaklaşırsınız da rüzgârınız kesilir. Bunun için sabırlı (ve müsamahalı) olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal, 46)
Bizler kardeşlerimizle olan diyaloglarımızda ve ilişkilerimizde tevazuyu ön plana çıkarmalı ve yapılan hatalara tevazu ile yaklaşmalıyız.
"Onlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever." (Al-i İmran, 134)
Zalimlere ve zulümlere karşı birlikte dayanışmalı, birlikte hareket etmeliyiz. Haklarımız gasp edildiğinde gasıplara tavır almak üzerimize farz kılınmıştır.
Bizler Müslümanlar olarak boş tartışmalardan uzak kalmalıyız. Ahde vefa göstermeli, verdiğimiz sözleri mutlaka yerine getirmeliyiz. Sorumluluklarımızı ertelememeli, birbirimize tavsiyelerde bulunmalıyız. İnsanlara hakkı ve sabrı tavsiye ederken yapılması gerekenlerden kendimizi muaf tutma gibi bir gaflete düşemeyiz! "Siz Kitab'ı okuyup durduğunuz halde, kendinizi unutup da, (diğer) insanlara iyilik yapmalarını mı emrediyorsunuz? (Bunun çirkin olduğunu) hiç düşünmüyor musunuz?" (Bakara, 44)
Konferans Rıdvan Kaya'nın bu ilkeler doğrultusunda güncel meselelere değinmesi, Türkiye'deki Müslümanların durumuna dair tahlillerde bulunması ve soru-cevap faslıyla nihayete erdi.
Haber: M. Faruk Zengin
Foto: A. Sami Demir