Batman Hürriyet’te Dünyevileşme Konuşuldu
Özgür-Der Batman Hürriyet temsilciliğinde bu hafta Suat Ekinci tarafından Dünyevileşme başlık bir seminer sunuldu.
Suat Ekinci tarafından sunulan seminerin özeti:
Dünya kavramı ahiret veya ahiret hayatının karşılığı olarak; hayatü’d dünya: yakın hayat anlamındadır. Bu kelime Kur’an’da çok sık ve ahiretten veya ölümden önceki hayatın sıfatı olarak geçmektedir. Kur’an’ın yanlış anlaşılan kavramlarından bir tanesi de dünya kelimesidir. Dünya bir sıfat olmasına rağmen, üzerinde yaşadığımız yeryüzünün ismi olarak algılanmıştır. Bu yanlış adlandırma İslam’ın dünya hayatına getirdiği tanım ve ölçünün yanlış anlaşılmasına yol açmıştır. Buradan hareketle, İslam’ın üzerinde yaşadığımız dünyayı (yerküreyi) kötülediği sanılmış, bu dünyadan yüz çevirmenin fazilet ve yükselme sebebi olacağı idea edilmiştir.
Halbuki Kur’an-ı kerim, üzerinde yaşadığımız yerküresini, yani jeolojik anlamdaki dünyayı anlatmak üzere arz/yer kelimesini kullanmıştır. Dünya kelimesi ise, yeryüzünde yaşanan hayatın basitliğini geçiciliğini ifade eden dini ve ahlaki bir anlam kazanmıştır. Dünya kelimesi ile, burada yaşanılan hayat anlayışı kötülenmiş, hafife alınmış bununla da yer küresi anlam kazanmıştır.
Allah yeryüzünde ki herşeyi insanlar için yaratmıştır. Öyleyse onların bu maddi nimetlerden faydalanması onlara sahip olmaya çalışması ve onlarla beraber dün yada bir mutluluk araması kötü ve haram değildir. Yani dünya mutluluğu ahiret mutluluğunun karşıtı olamaz. Bir başka değişle, ahiretten sonsuz saadeti yakalamak için insanın dünyadaki mutluluğu ve nimetleri terk etmesi gerekmez.
Dünyanın olumlu veya olumsuz olduğunu değerlendirmek için dünya kavramından herkesin ne anladığına bakmak gerekir. İnsanlar onu kendi meslek arzu istek hedef ve gayelerine göre değerlendirirler. Herkesin kendisine ait bir dünyası vardır. Dünya bir çiftçiye göre ekmek biçmek bir ilim adımına göre ilim bilgi alanı bir abide çok ibadet edene göre bir ibadet yeri bir sarhoşa göre içme sahası nefsinin esiri olan bir kimseye göre de gönlünce eğlenme mekanıdır. Bazıları onu geçici bir zaman olarak görür ve ona göre değerlendirir. Kimileride hiç ölmeyecekmiş gibi ona sarılır. Ölüm ve ötesini hesaba katmaz.
Kur’an’ın birçok ayetinde ve nice hadiste dünya hayatı ve ona olan tutkunluk yerilmekte bazen de dünya hayatı övülmektedir. Aslında bu iki yargı arasında bir çelişki yoktur. Her iki kaynakta dünyayı insanların farklı yaklaşım ve algılamalarına göre değerlendirmektedir. Ahireti hesaba katıp güzel bir hayat yaşayanlar için dünya övülmüş sefihçe ve ahireti hiç düşünmeden nefsini arzularına uyarak yaşayanlar dünyayı Allah’a kulluk yapmaya tercih edenler için de yerilmiştir.
Kur’an-ı kerim’e göre dünya hayatı bir oyun oyalama ve bir eğlencedir aldatıcı bir meta fayda alınıp satılan şey geçici ve önemsizdir. Dünya hayatı yağmurla biten ve yeşeren sonrada bir doğal afetle yok olup giden ekin gibidir. Oyun, oyalanma eğlence ve bir süs olmasının yanı sıra mal ve çocuk bakımından bir övünme ve bir çoğalma yarışıdır. O aldatıcı bir geçinme aracıdır mal sahibi olmak çocuk edinmek ve diğer sahip olunan şeyler aslında dünya hayatının süsüdür. Ancak varılacak yerin en güzeli mutluluğun en şahanesi Allah’ın katındadır. Dünya hayatı bu gibi özellikleriyle aldatıca oyalayıcı gaflete düşürücü asıl maksattan uzaklaştırıcı gelip geçici ve vefasızdır. Kur’an gerek dünya gerekse ahiret nimetleri bakımından Allah’ın lütfünün sınırsızlığını ifade etmekte servet, mevki, sağlık ve yaşayış özelliği bakımından insanlar
Arasındaki farkların ilahi takdiri bir gereği olduğunu dolayısıyla bu dünyada mutlak eşitliğin imkansızlığını vurgulamaktadır. Bunun yanında ahirete de insanlar eşit durumda olmayacaklar. İnsanları dünyada yapmış oldukları işlere gör e diğer alemde derece farkları daha da büyük olacaktır. Para ve mevki gibi dünyevi imkanlar Allah nezdinde mutlak bir değer ifade etmediği için dünya hayatını sırf bunların peşinden koşarak geçirenler hayrete üstü derecelere ulaşmak hakkını kaybetmiş olacaklardır.
Yanlış zühd anlayışı olan mistisizm dünyanın imanından ve halifeliğinden uzaklaşmayı sonuçlandıran yönüyle insanın maddi ve duygu yönünü çökertiyordu. İsraf ve lüks içinde tüketmeye dayanan bir yaşayış da insanın ruhi ve manevi yönünü mahvediyor. İslam hiçbir konuda aşırılığa müsaade etmez. Dünyaya tutkunluğu istemediği gibi inzivayı ve dünyanın imar ve ıslahını terk etmeyi de onaylamaz. İslam’dan uzaklaştırdıkları için geri kalan ümmete kalkınamamış olmalarının sebebini İslam olduğu görüşünü kabul ettirmeye çalıştı. Fikir emperyalizmi, ümmette kurtuluşu bat uygarlığında materyalizm de tüketim toplumu olmada aramaya başladı başta dünya ahiret iklimi uyumsuzluğu olmak üzere haram helal anlayışı değerler imanı ve ahlaki ilkeler önemsiz görünmeye başladı. İslam’ın tüm bağlarında koparak ahireti hesaba katmayan bir dünyevileşme ile uygarlaşmaya çalıştılar maddi gücünün ve kalkınmasının ve batılara göre çok azına sahip oldukları halde batılardan daha fazla lükse boğuldular. Evler, döşemeler, lüks koltuklar, arabalar, mutfaklarda teknolojik aygıtlar ürettiğinden çok fazlasını tüketme anlayışı zevk eseri giyimler binbir çeşit kumar, içki, spor ve müzik bağımlılıkları özgürlük kavramının içinde kurulan kadınların açılıp saçılması, modaya uyma, eğlenceler fesatlar…..