Zulme Tavır Almayı Getirmeyen Bir Oruç Makbul Sayılır Mı?
Kayseri Erciyes Üniversitesi Kampusü Yemekhanesi’nde 4 Ekim 2006 günü yaşanan olay başörtüsü yasağının azgınlık boyutuna ulaştığını ortaya koymaktadır.
Kayseri Erciyes Üniversitesi Kampusü Yemekhanesi'nde 4 Ekim 2006 günü yaşanan olay başörtüsü yasağının azgınlık boyutuna ulaştığını ortaya koymaktadır. Yasakçıların İslam'a karşı duydukları düşmanlık ve insan hakları konusunda takındıkları tavır despotik tutum hiçbir kural ve değer tanımaksızın zalimce sürmekte ve giderek daha da vahşileşmektedir. Vakit Gazetesi'nin bugünkü (11 Ekim 2006) manşetinde yer alan haberde ortaya konulduğu üzere bazı hayırsever vatandaşların Ramazan ayı dolayısıyla oruç tutan öğrenciler için verdiği iftara gelen başörtülü öğrenciler Erciyes Üniversitesi Rektörü'nün talimatıyla oruçlarını açmaya beş dakika kala yemekhaneden zorbalıkla çıkarılmışlardır. Bu zorbalığı şiddetle kınıyor ve yasakçıların bu ülke tarihine kara bir leke olarak geçecek bu tarz uygulamalarının hesabının sorulacağı günlerin mutlaka geleceğine olan inancımızı bir kere daha yineliyoruz.
Öte yandan bu çirkin olayın ortaya koyduğu acı bir gerçeğe de bu vesileyle dikkat çekmekte yarar görüyoruz.
Hiç tartışmasız bu çirkin icraatlar dünya tarihinin en saçma, en ilkel yasaklarından birini akıl almaz bir despotlukla icra eden başörtüsü yasakçılarının insan hakları ve hukuk ilkelerinden bihaber oldukları gibi, insanlıktan da nasibini almamış olduklarını ortaya koyan somut göstergeleridir. Ama şurası da unutulmamalıdır ki, bu insanlık dışı fiillerin icra edilmesinde "tali sorumluların", "pasif destekçilerin" konumu da gözden uzak tutulamaz. Şöyle ki, yasakçıların zorbalıklarına birinci elden şahit olmalarına rağmen bu çirkinliğe karşı tepkisiz kalanların da insani değerler açısından durdukları yerin acı verici olduğu ortadadır.
Söz konusu olayda da ne yazık ki aynı nemelazımcılık, vurdumduymazlık belirgindir. İslam'ın bir emri olan oruç ibadetini tamamlayıp iftar etmelerine birkaç dakika kala bir kısım öğrencinin, İslam'ın bir başka emri olan başörtüsü taktıkları için zorla dışarı çıkartılmalarına ne yazık ki, yemekhanede iftar açmak için bekleyen topluluğun önemli bir bölümü sessiz kalmıştır. Oysa farklı olaylarda farklı topluluklar ve şahıslarca tekrarlanan bu tutumun zulmün, vahşiliğin devamının en büyük faktörlerinden biri olduğu bilinmektedir.
Öte yandan şunu da vurgulamak isteriz ki, insani değerler açısından zaaflı bu tutum İslami kimlikle de net bir çelişki teşkil etmektedir. Oysa bu derece açık bir zulme karşı çıkmanın en az oruç kadar, örtünme kadar Müslümanlar açısından bir zorunluluk olduğu açıktır. Bu gerçeğin kavranması noktasında sergilenen zaaf halinin hem İslami, hem de insani değerler açısından büyük bir çelişki oluşturduğunu ve yasakçıları cesaretlendiren, mağdurları zayıflatan bu tutumun terk edilmesinin öneminin ve gerekliliğinin bir kere daha altını çizmekte yarar görüyoruz.
Özgür-Der