Siyonist Katillerin Kararı Bir An Önce Verilsin!
Özgür-Der, Çağlayan’da dördüncü duruşması yapılan Mavi Marmara davası için basın açıklaması yaptı.
Bugün dördüncü duruşması başlayan Mavi Marmara davası için basın açıklaması yapan Özgür-Der, Akdeniz’de icra edilen korsanlığı bir kez daha protesto etti. Ahmet Varol, Ahmet Ağırakça, Bülent Yıldırım, Rıdvan Kaya ve Hamza Türkmen’in konuşmacı olduğu eylemde sanatçı Mikail de bir ezgi seslendirdi. Murat Ayar’ın sunumunu yaptığı eylemde Özgür-Der Yönetim Kurulu üyesi Güney Uzun basın açıklamasını okudu.
Konuşmalarda İsrail’in korsanlığına ve Filistin’de süre gelen zulmüne dikkat çekilirken hiçbir uluslararası hukuku tanımayan İsrail’e karşı bu davanın önemli olduğu vurgulandı. Bu davaya sahip çıkılması gerektiği belirtilen konuşmalarda Mavi Marmara gemisinde hayatını kaybeden şehitlerimiz ve halen komada olan Süleyman Uğur da anıldı.
Adliye önünde bir konuşma yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, "Her duruşma öncesi teklifin biri gelip biri gidiyor. Olmadı tehdit ediyorlar. Dünyayı verseniz bu davadan vazgeçmeyiz" dedi.
Yıldırım, Mavi Marmara Davasının İsrail'in yargılanabileceğini gösteren ilk hareket olması nedeniyle dünya çapında önemli bir dava olduğunu söyledi.
Güney Uzun’un okuduğu basın açıklamasında davanın önemine dikkat çekilirken siyasi gelişmelerin dava üzerine gölge düşürmemesi gerektiğinin altı çizildi. 3. duruşma öncesinde İsrail yanlısı uluslararası medyanın davanın düşeceği yönündeki haberlerine rağmen davanın sürmesinin önemli bir gelişme ve adaleti tesis etme yolunda değerli bir adım olduğu belirtilen açıklamada Abdullah Gül’ün Siyonist çeteyle ilişkilerin düzelme yolunda olduğuna dair mesajının endişe yarattığı kaydedildi. Açıklamada kardeşlerimizin kanlarının boşuna akmadığı ve Filistin halkını sistematik olarak zulüm çemberinde tutan İsrail’le her türlü irtibat ve ilişkiyi reddettiğimiz ifade edildi.
Basın açıklamasının tam metni:
KATİLLER HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI DAHA FAZLA GECİKMEMELİDİR!
10 Ekim 2013
31 Mayıs 2010 tarihinde tüm dünyanın gözleri önünde Akdeniz’de icra edilen korsanlığın faillerinin yargılanması sürüyor. Gerek Siyonist çetenin, gerekse de bir numaralı hamisi ABD’nin yoğun taleplerine, çabalarına, baskılarına rağmen açılmış ve halen görülmekte olan bu davanın insanlık adına büyük bir kazanım, yeryüzünde adaletin tesisi açısından çok değerli bir adım olduğu açıktır.
Gazze’ye insani yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisinde 9 vatandaşının katledilmesi ve onlarcasının yaralanması ve ayrıca işlenen daha bir dizi suç karşısında Türkiye devletinin Siyonist çete şeflerini yargılama konusunda ortaya koyduğu iradenin de hakkaniyetin bir gereği ve ayrıca bir onur olduğuna da kuşku yoktur. Türkiye kamuoyunun, dünyanın her yerindeki Müslüman ve adaletten yana halklarla birlikte bu onuru paylaştığı da bilinmektedir.
Ne var ki, Nisan ayının ilk haftasında gündeme gelen ve İsrail’in özür ile tazminat talebini kabul ettiğine dair açıklamalarla birlikte kamuoyunda bu davanın gidişatına dair bir takım kuşkular doğduğu da sır değildir. Bu süreçte kamuoyunda Hükümetin İsrail’in geri adım atmasına karşılık olarak dava sürecini durdurmaya niyetlendiğine dair iddialar, tartışmalar belirmiştir. Maalesef Hükümet kanadından medyaya yapılan kimi muğlak açıklamalar da bu spekülasyonları beslemiştir.
20 Mayıs 2013 tarihinde görülen 3. duruşma bu süreçte önemli bir aşamaya tekabül etmiştir. Söz konusu duruşma Siyonist çeteye yakın uluslararası medyada davanın sonlandırılacağına dair haberlerin yoğunlaştığı bir atmosferde görülmüştür. Davanın devam etmesi bir yönüyle bu iddiaların dayanaksızlığını ispatlamış sayılmakla birlikte, duruşmanın seyrinde ortaya çıkan bazı hususlar bu tür kuşkuları beslemiştir. Bu bağlamda katliam emrini veren çete şefleri hakkında tutuklama kararı çıkartılmasına yönelik taleplerin mahkemece reddedilmiş olmasının ne hukuka, ne de vicdana sığmayacağının altını çiziyoruz.
Ve şimdi bugün itibariyle yeni bir duruşma görülmektedir. Bir önceki duruşmada ortaya çıkan muğlak görüntünün bu duruşmada giderilmesi talebimizdir. Katil oldukları ayan beyan ortada olan çete mensupları hakkında tutuklama kararı çıkartılması için daha fazla beklenmemeli, zaman kaybedilmemelidir! Bu kararın uygulanma zorluğu, uluslar arası bir krize yol açma ihtimali ve benzeri gerekçeler hukuku esas almakla yükümlü mahkemeleri bağlamaması gereken hususlardır.
Tam da bu noktada siyasi bir takım gelişmelerin mahkeme üzerine gölge düşürmesi riskinin altını çiziyoruz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçtiğimiz hafta medyada yer alan demeci duyarlılık sahibi herksi kaygılandırmış, üzmüştür. İsrail ile ilişkilerin yavaş da olsa ilerlediği, heyetlerin karşılıklı olarak ziyaretlerde bulunduğuna ilişkin devletin en tepe noktasından sarf edilen sözleri hiç hayra alamet görmüyoruz!
Bizler gerek Mavi Marmara davasının takipçileri, gerekse de Filistin halkının dostları, kardeşleri olarak aziz Kudüs’ümüzü ve İslam beldesi Filistin’i işgal altında tutan, kardeşlerimize sistematik biçimde zulmeden, katliam uygulayan Siyonist çeteyle her türlü diyalogu, irtibatı, ilişkiyi reddediyoruz!
Bir kez daha kardeşlerimizin kanlarının boşuna akmadığını, Filistin davasına bağlılığımızın parayla satın alınıp, özürle geçiştirilebilecek bir şey olmadığını vurguluyoruz. Ve en önemlisi de gerek biz Müslümanlar gerekse de adalet ve vicdan duygusuna sahip tüm insanlar açısından sorunun Mavi Marmara değil, Filistin’de süregelen Siyonist işgal sorunu olduğunun altını çiziyoruz.
Özgür-Der