Özgür-Der'den "Turp Gibi" Kararına Tepki
Özgür-Der, Vakit gazetesi muhabirlerine verilen “turp gibi” cezası hakkında bir açıklama yaptı.
Vakit gazetesi muhabirleri Kenan Kıran ve Murat Alan’ın Balyozcu paşa Org. Çetin Doğan’ın sağlığıyla ilgili yaptıkları haberde “turp gibi” ifadesini hakaret kabul eden mahkeme, Vakit’e 5.000 TL para cezası kesti. Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, bu mahkûmiyet kararını eleştiren bir açıklama yaptı.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın açıklaması:
TURP GİBİ OLMAKTAN ÇOK UZAK BİR MAHKÛMİYET KARARI
13 Aralık 2011
Düşündürücü, tartışmaya açık ve hukuktan uzak mahkeme kararlarının her gün yeni örnekleriyle karşılaşıyoruz. Vakit Gazetesi muhabirleri Kenan Kıran ve Murat Alan’ın yaptıkları bir haberden ötürü Bakırköy 6. Hukuk Mahkemesince cezaya çarptırılmaları son örnek sayılabilir. Balyoz davasının 1 numaralı sanığı Çetin Doğan hakkında yaptıkları bir haberden ötürü bu iki gazeteci 5.000 TL tazminat cezasına mahkum edildiler.
Tutuklulukları sırasında sürekli biçimde hastalık raporları ve GATA’da uzun tedavi süreçleriyle gündeme gelen asker kökenli bazı sanıkların tahliye edilmelerinden sonra gayet dinç görünmelerinin hep tartışılan, kamuoyu gündemini meşgul eden bir konu olduğu biliniyor. İşte Vakit gazetesi muhabirleri de bu çelişkili görüntüye dikkat çekme amaçlı bir haber yapar ve “Balyozcular tahliyeyle turp gibi oldular” başlığını kullanır. Çetin Doğan’ın şikâyeti üzerine açılan davada mahkeme “turp gibi” ifadesiyle gazetecilerin sanığa hakaret ettikleri kararını vererek gazeteyi tazminat ödemeye mahkum eder.
Burada sormak gerekiyor: Bir gazetenin kamuoyunun yakından takip ettiği vahim bir davanın sanıklarının sağlık durumlarıyla ilgili çelişkiyi dile getirmeye hakkı yok mudur? Bu çelişkiye dikkat çekerken kullanılan mecazi bir ifade neden hakaret sayılır? Mahkeme “turp gibi” ifadesinin hakaret içerikli bir söz olmadığını bilmez mi? Yoksa amaç her halükarda cezalandırmak mıdır?
Ve son soru: Dosyaya yansıyan ifadelerinde “halkı tepelemek”ten, “İstanbul’un üstüne çökmek”ten, başörtülüleri “kene gibi ezmek”ten söz eden darbe sanıklarının, bir gazetede haklarında kullanılan sıradan ve masum bir deyimden ötürü hakarete uğradıkları iddiasını haklı bulan mahkeme acaba tüm vatandaşları aynı hakka sahip olarak görmekte midir, yoksa bazılarını “daha eşit” mi saymaktadır?
Bu tür kararların bilhassa düşünce açıklama ve eleştiri sınırlarını bir hayli daralttığı ve kişilere özel bir hukuk alanı açtığı görülmektedir. Bu tür davalarda verilen tazminat cezalarının objektif kriterlerden bir hayli uzak olduğu tartışmasızdır. Keyfilikten kaynaklandığı açık olan bu tür mahkeme kararlarının doğuracağı olumsuz sonuçlara ilişkin olarak Adalet Bakanlığı ve HSYK’nın yakın takibi gereklidir.
Özgür-Der