Özgür-Der’den Kültür Bakanı Günay’a Eleştiri
Topkapı Sarayı'nda “Şarabını al gel Mehtabı seyredelim” sloganıyla yapılan İdil Biret konserini protesto edenlere yönelik Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın “çağdaşlık” adına serdettiği sözler Özgür-Der tarafından yapılan bir açıklamayla eleştirildi.
Daha önce de halkın değerlerini küçümseyen ve aşağılayan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Topkapı Sarayı'ndaki konsere Alperenlerin verdiği tepki üzerinden "çağdaşlık" adına klasik Kemalist refleksle yine halkın duyarlılığını ve değerlerini aşağıladı. Günay'ın, halkın vergisiyle yozlaşmış sanat ve eğlence anlayışını yaygınlaştırmayı değil; halkın değerlerini dikkate alan kültürel çalışmalar yapması gerektiğini belirten Özgür-Der, yaşamlarını "ilerici, çağdaş" olarak tanımlayan ve bunun bütün bir topluma da yayılmasını şart koşan zihniyetin bu ülkede adeta bir hegemonya oluşturduğuna dikkat çekti.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni:
Kültür Bakanı Tepki Gösterenlere Değil,
Yozlaşmış Sanat ve Eğlence Anlayışına Karşı Çıkmalıdır!
13 Temmuz 2009
Kültür Bakanlığı tarafından "Şarabını al gel Mehtabı seyredelim" sloganı ile düzenlenen programa halkın tepkisi karşısında gösterilen tutum bürokrasi ve medyanın İslami değerlere ne ölçüde saygı gösterdiğinin yeni bir delili olmuştur. Halk tarafından değer verilen emanetlerin tutulduğu Topkapı Sarayı'nda İdil Biret tarafından verilecek konserde, bedava şarap dağıtılması için stantlar oluşturulacağı haberleri duyarlı medya tarafından dile getirilmesine rağmen programın iptal edilmemesine insanların gösterdiği tepki doğal karşılanmalıdır. Normal olmayan; bir protestoya gösterilen tahammülsüzlüktür.
İnsani, fıtri değerlerini kaybetmiş, yozlaşmış eğlence mantığına sahip etkili ve yetkili bir güruh var bu ülkede. Sosyal, kültürel yaşamlarını her ne demekse "ilerici, çağdaş" olarak tanımlayan ve bunun bütün bir topluma da yayılmasını şart koşan bu zihniyet aksi tutum ve düşünceleri "ilkel, çağdışı, yobaz" gibi ucuz nitelemelerle ezmeye çalışarak bir hegemonya oluşturmuştur. Bu konuda öylesine boğucu bir atmosfer oluşturulmuş ki farklı düşünen birçok insan sırf "damga" yememek için sessiz kalabiliyor ya da aşağılık kompleksiyle kendisi de bu yüksek kültür hareketinin bir üyesiymiş gibi hareket edebiliyor. Oysa hedonizmi/zevkçiliği temel yaşam biçimi edinmiş; din, ahlak, tarih ve kültür dâhil her şeyi kapitalizmin tüketilebilir nesnesi haline getiren bu yabancılaşmaya karşı çıkmak insan olmanın gereğidir. Bu boğucu atmosferin son örneğine TBMM'de düzenlenen madde bağımlılığı ile mücadele edenlerin ödüllendirildiği programda TV8 Ankara program müdürü ve spiker Erkan Tan'ın "İlericiliği resmi davetlerde içki içip içmemeye indirgeyen sapık bir zümre var" sözüne gösterilen tepkide bir kez daha şahit olmuştuk.
Kültür Bakanlığı'nın sanat adı altında düzenlediği rezalete halkın gösterdiği tepkiyi fırsat bilip Müslümanları ve değerlerini aşağılayan kartel medyasının tutumu anlaşılabilir mahiyettedir. Çünkü kartel medyası bunu hep yapıyor; daha doğrusu toplumsal yapının bozulmasında öncü kuvvet vazifesini zaten yapmaktadır. Son olayda ilginç olan büyük oranda dindar kesimlerin oylarıyla seçilmiş bir siyasetçinin, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın gösterdiği tavırdır. Tepki gösterenlere "yobaz, çağdışı" suçlamalarıyla saldırılması Ertuğrul Günay'ı kesmemiş olacak ki "ilkel birtakım yaratıklar" hakaretiyle yarışın en önüne geçti.
Gerçi Ertuğrul Günay'ın bu türden açıklamalarına ilk defa şahit olmuyoruz. Geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yaşanan çarşaf ve kurban tartışmalarında da Günay aynı tavrı göstermiş; çarşaf ve kurbanı çağdışı bulduğunu söyleyebilmişti. Anlaşılan o ki Günay'ın "çağ"la ciddi bir sorunu var, daha doğrusu halkın değerleriyle bir problemi var. Halkı ve değerlerini sürekli olarak aşağılayan, halkı "geri" bir kültürden "çağdaş yaşama" geçirtmeyi vazife edinmiş klasik despotik laik bürokrasinin yaklaşımını bayraklaştıran Ertuğrul Günay'ı bu tavrını terk etmeye çağırıyoruz. Halkın parasıyla, vergisiyle çalışan Bakanlığın, halkı ve onun değerlerini dikkate alan Kültür'el çalışmalar yapmak zorunda olduğu açıktır.
ÖZGÜR-DER