Özgür-Der: “Keyfi Gözaltılara Son Verilsin!”

Özgür-Der: “Keyfi Gözaltılara Son Verilsin!”

Özgür-Der, 16 ilde eşzamanlı olarak gerçekleştirilen ve içlerinde İslami camiadan tanınmış isimlerin de yer aldığı 120 kişinin gözaltına alındığı operasyonları kınadı.

Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer tarafından yapılan açıklamada operasyonun çelişkilerine dikkat çekilerek emperyalistleri ve işgalcileri memnun etmek için sayısız insanın hukuk dışı yöntemlerle mağdur edilip "terörist" yaftasıyla teşhir edilmelerinden vazgeçilmesi ve keyfi gözaltı kampanyalarının son bulması çağrısında bulunuldu.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

KEYFİ GÖZALTI KAMPANYALARINA SON VERİLSİN!

23 Ocak 2010

Emperyalizm ve işgal güçleriyle işbirliği içerisinde olmanın gereğini keyfi operasyonlarla ve hukuk dışı gözaltılarla kanıtlayan bir Türkiye gerçeği ile bir kez daha karşı karşıyayız. Son yıllarda sıkça duymaya başladığımız "el-Kaide operasyonu" yaftasıyla gerçekleştirilen sindirme operasyonlarının son halkası 18 Ocak Pazartesi günü Adana ve Ankara'da başlatıldı ve ardından 16 ilde devam eden operasyonlarda yaklaşık 120 kişi gözaltına alındı. Kamuoyunda doğal olarak 31 Aralık 2009 günü Afganistan'da CIA üssüne Ürdün vatandaşı Humam Halil el-Belavi'nin gerçekleştirmiş olduğu eylemin ardından ABD baskısıyla kotarıldığı izlenimini veren bu gözaltı furyası öncekiler gibi yine bir dizi hukuksuzluklarla doludur.

İstanbul, İzmir, Mersin, Van, Adana, Ankara, Gaziantep, Samsun, Muş, Elazığ, Erzurum ve Bursa'da Jandarma Komutanlığı, TEM ve Özel Harekât ekipleri tarafından eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda Hasan Karakaya başta olmak üzere, Ömer Sinan Doğru, M. Şükrü Bakır, İhsan Öztürk, İ. Mutlu Bakır ve Mehmet Taşkıran gibi İslami camianın yakından tanıdığı kişilerin de gözaltına alınanlar arasında olması operasyonların asıl hedefinin ne olduğu sorusunu akıllara getirmektedir. Çok sayıda kişiyi kapsayacak şekilde gerçekleştirilen ve somut herhangi bir eylem isnadı olmaksızın yürütülen bu operasyonlar neticesinde insanlar taciz edilmekte ve zulme maruz kalmaktadırlar. Bundan önce gerçekleştirilen pek çok operasyonda karşılaştığımız manzaranın bu defa da tekrarlanması muhtemeldir: Yine birçok kişi delil bulunmadığı için savcılıkça serbest bırakılacak, bir kısım insan ise aylarca tutuklu kaldıktan sonra çıkarıldıkları mahkemede tahliye edileceklerdir! Bu hukukdışı, keyfi operasyonların icracıları ise hiçbir şey olmamış gibi başka insanların mağduriyetlerine yol açacak yeni operasyonlara devam edeceklerdir! 

Gözaltı operasyonları sırasında medyaya iftiharla sunulan "ele geçirilmiş" dergi, kitap, yayın görüntüleri ise Türkiye'nin insan hakları ve özgürlükler noktasında geldiği durumu ibretamiz bir şekilde göstermektedir. Serbestçe basılıp satılan dergi, kitap gibi basılı yayınları suç aleti şeklinde teşhir etmek resmi ideoloji dışındaki her türlü düşünceye tahammülsüzce yaklaşan oligarşik zihniyetin tipik bir tezahürüdür. Son operasyon görüntüleri içinde, "el-Kaide ile irtibatlı" şeklinde lanse edilenlerden ele geçirildiği iddia edilen "örgütsel dokümanlar" arasında Lübnan Hizbullah örgütünün bayrağının da sergilenmesi ise bu operasyonların "ciddiyet" derecesini ortaya koyan somut bir göstergedir!

Operasyonlar şehir merkezlerinde gerçekleştirilmesine rağmen gözaltına alınanların Jandarma Karakolu'na götürülmesi ise tam da bütün bir toplumu kıskaç altına almak isteyen militarizmin Balyoz türünden darbe planlarına uygun düşmektedir. Türkiye'de tokmağın kimde olduğunu gösteren bu durum askeri vesayetin devam etmesi için kamuoyunu yönlendirme amacıyla darbeci zihniyetin her türlü fırsatı değerlendirmekten geri durmadığını ortaya çıkaran son darbe belgeleriyle de örtüşmektedir.

Baskı, sindirme amaçlı ve gözdağı vermeye yönelik bir girişim olduğunu düşündüğümüz bu tarz hukuk dışı yöntemler derhal son bulmalıdır. Hukuken mesnedi bulunmayan şüphelerden hareketle soyut irtibatlar ihdas ederek insanların suçlanması tutumu artık terk edilmelidir. Emperyalistleri, işgalcileri memnun etmek için sayısız insanın hukuk dışı yöntemlerle mağdur edilip "terörist" yaftasıyla teşhir edilmelerinden vazgeçilmeli, keyfi gözaltı kampanyaları son bulmalıdır!

Özgür-Der

Önceki ve Sonraki Haberler