Özgür-Der: İsrail’e Karşı Geri Adım mı Atılıyor?
Özgür-Der: “Davutoğlu’nun, Mavi Marmara katliamı soruşturma komisyonunun niteliğine ilişkin sarf ettiği sözler, İsrail’e karşı tutumda ciddi geri adım sinyalleri olarak algılanmaya müsait.”
İsrail'e Karşı Tavrın Esnetilmesi
Siyonist Katliam Suçunun Örtülmesinin İlk Adımı mı?
6 Temmuz 2010
Son günlerde yaşanan birtakım gelişmeler ve yetkililerin kimi sözleri, Mavi Marmara katliamı üzerine Türkiye'nin İsrail'e karşı takındığı tavrın sürdürülebilirliği konusunda ciddi şüphelerin belirmesine sebebiyet vermiştir. Önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Ben Eliezer arasında Brüksel'de gerçekleşen görüşme, ardından yine Davutoğlu'nun katliamı soruşturma komisyonunun niteliğine ilişkin bir televizyon kanalında sarf ettiği sözler, İsrail'e karşı tutumda ciddi geri adım sinyalleri olarak algılanmaya müsait işaretler olmuştur. İsrail tarafının hiçbir adım atmamasına karşın gerçekleşen görüşmenin, görüşme talebi kimden gelirse gelsin, ilişkileri düzeltme anlamına gelecek bir adım olduğuna kuşku yoktur. Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun özür ve tazminat şartları yerine getirildikten sonra soruşturma komisyonunun kim tarafından oluşturulacağının önemli olmadığına dair sözlerinin de ciddi bir taviz olduğu açıktır.
Bu aşamada, 31 Mayıs katliamının ardından başta Başbakan ve Dışişleri Bakanı olmak üzere hükümet yetkililerine İsrail'e karşı sarf ettikleri sözleri hatırlatmakta yarar görüyoruz. Akdeniz'in ortasında yaşanan bu Siyonist korsanlık üzerine Başbakan Erdoğan, 4 şart yerine getirilmedikçe İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesinin mümkün olmadığını ilan etmiş ve bu dört şartı da özür dilenmesi, tazminat ödenmesi, uluslararası bir soruşturma komisyonunun kurulması ve Gazze'ye ablukanın kaldırılması şeklinde sıralamıştı. Yine Dışişleri Bakanı Davutoğlu müteaddit kereler, bu şartları yerine getirmezse İsrail'in tüm dünyada yalnızlaştırılacağını beyan etmişti.
Bu şartların hiçbiri yerine getirilmiş değil. Üstelik İsrail açıkça bunları yapmayacağını ilan etmiş bulunuyor. Bu durumda Türkiye'nin, karşılıklı olarak elçiliklerin kapatılmasından başlayarak İsrail'e karşı ilan ettiği yalnızlaştırma siyasetini uygulamaya başlaması gerekmiyor mu? Tam tersi bir tutumla, güya Siyonist çete içinde ayrışma meydana getirme siyaseti adına, İsrailli bakanla gizli görüşme yaparak mı yalnızlaştırma siyaseti izlenecek?
Defalarca İsrail'in kuracağı komisyonun kabul edilemezliği ilan edilmişken, şimdi "Önemli olan özür dilenmesi ve tazminat talebinin yerine getirilmesidir." denilmesinin manası ne? Bir sonraki adımda da bu şartlardan vazgeçilmeyeceğinin bir garantisi var mı?
Hiç kuşkusuz ABD destekli Siyonist çeteye karşı net ve kararlı bir tavır alıp, sürdürmenin kolay olmadığı, hele Türkiye gibi İsrail muhibbi bir silahlı bürokrasinin her alanda etkinliğini sürdürdüğü bir ülkede bu tutumun çok daha ağır bedeller ödemeyi gerektirdiği açıktır. Mamafih hukuk tanımaz, katliamcı, işgalci bir çete ile zaten ahlaka ve vicdana aykırı ilişkilerin, Türkiye açısından bir de Mavi Marmara katliamı gibi doğrudan kendi vatandaşlarını da hedef alan bir saldırıdan sonra hiçbir şey olmamışçasına sürdürülmesi hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz, savunulamaz. Bu vesileyle bir kere daha AK Parti Hükümetini halka ve tüm dünyaya ilan ettiği beyanlarıyla tutarlı adımlar atmaya, kamuoyunu da Siyonist çete ile ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik örtük-açık gelişmelere karşı duyarlı davranmaya çağırıyoruz.
Özgür-Der Genel Başkanı
Rıdvan Kaya