Özgür-Der: “Güler Zere İçin Harekete Geçin!”
Özgür-Der, vicdanlarının kaldıramayacağı bir yükü hayat boyu taşımak istemeyenleri Güler Zere için bir şeyler yapmaya çağırdı.
Kanser hastası ve tüm damarları şu an itibariyle kurumuş olan Güler Zere'nin hayata gözlerini yummak üzere olduğunu belirten Özgür-Der, "Toplumun vicdanı da mı kurudu?" diye sordu ve başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere tüm yetkilileri harekete geçmeye çağırdı.
Kanser hastası bir genci soğukkanlı biçimde ölüme yollayan bürokratik işleyişin Ergenekon sanığı paşaların, rektörlerin, sermayedarların tahliyeleri konusunda ne kadar hamarat ve de "insancıl" olduklarına da dikkat çeken Özgür-Der, cezaevinde tutulmaları sağlık açısından uygun görülmeyen paşaların balolarda zinde ve dinamik bir performans sergilediklerini belirtti.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın yaptığı açıklama:
SADECE BİR HASTANIN DAMARLARI DEĞİL, TOPLUMUN VİCDANI DA MI KURUDU?
GÜLER ZERE İÇİN HAREKETE GEÇİN, BİR ŞEYLER YAPIN!
30 Ekim 2009
Güler Zere bürokratik devlet geleneğinin acımasızlığı nedeniyle Adana Balcalı Hastanesinin mahkûm koğuşunda hayata gözlerini yummak üzere. Mensup olduğu sol siyasi örgüt adına gerçekleştirdiği eylemlerden ötürü 14 yıldır cezaevinde tutulan ve yakalandığı gırtlak kanseri nedeniyle son yedi ayını Adana'da devlet hastanesinde geçiren Güler Zere için umutlar hızla tükeniyor. Ailesi Güler Zere'nin tüm damarlarının kuruduğunu, vücudunda artık serum takacak damar kalmadığını söylüyor.
Güler Zere'nin mahpusluk koşullarında tedavisinin yapılamayacağı, bu yüzden hastalığının geri dönülmez noktaya gelmeden cezasının ertelenmesi ve tahliye edilmesine yönelik ailesinin ve avukatlarının ısrarlı talepleri bugüne kadar görmezden gelindi. Cumhurbaşkanına yapılan cezayı erteleme yetkisini kullanma çağrısı karşılıksız kaldı. Cumhurbaşkanlığından konuyla ilgili yapılan açıklamada Adli Tıp raporunun beklendiği ifade edildi. Ve şimdi Güler Zere için artık yapacak herhangi bir şeyin kalmadığı anlaşılmış bulunuyor. Bari bu aşamada bir insanın son günlerini ailesinin yanında geçirmesine izin verilmesi beklentisi bile devlet aygıtının kalın duvarlarına çarpıp geri gelmekte.
Cumhurbaşkanının yetkisini kullanmak için Adli Tıp raporunu beklemesinin gerekmediği açık. Üstelik Adli Tıp kurumunun sisteme muhalif kimlikli insanlara ilişkin olarak nasıl bir anlayışla hareket ettiği sır değil. Ergenekon dosyalarında açıkça görüldüğü üzere Adli Tıp'ın işlevi ve çalışma usulü bellidir.
Öte yandan kanser hastası bir genci soğukkanlı biçimde ölüme yollayan bürokratik işleyişin Ergenekon sanığı paşaların, rektörlerin, sermayedarların tahliyeleri konusunda ne kadar hamarat ve de "insancıl" olduklarını da gördük, biliyoruz. Cezaevinde tutulmaları sağlık açısından uygun görülmeyen paşaların balolarda nasıl da zinde ve dinamik bir performans sergilediklerini görmek isteyenler bugünkü Vakit gazetesinin manşetine yansıyan fotoğraflara bakmalılar.
Ne yazık ki Türkiye bu, sistem böyle işliyor! Ve bunca hukuksuzluk, vicdansızlık, insansızlık zinciri içinde genç bir insanın ağır çekim ölümü intikamcı bir ruh haliyle seyrediliyor.
Asıl acı olan ise bürokratik devlet geleneğinin bugüne dek ezdiği, yok saydığı, tasfiye etmeye çalıştığı insanların da aynı kirli geleneğin bir parçası olmaya razı gelmeleri. Daha önce cezaevinde ölüm aşamasına gelen mahkûmlarla ilgili onca çağrı karşısında sergilenen duyarsızlığın her defasında yaşanan ölüm vakaları sonrasında utanca dönüştüğü unutuluyor! Oysa aynı duyguyu tekrar tekrar yaşamak ve de yaşatmak konusunda bu ısrar niye?
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere yetkisi olan herkesi bir kez daha Güler Zere konusunda duyarlı olmaya, acilen harekete geçmeye çağırıyoruz! Vicdanınızın kaldıramayacağı bir yükü hayat boyu taşımak istemiyorsanız bir şeyler yapın!
Özgür-Der
Haksöz Dergisinin 221. Sayısı (Ağustos 2009) Arka Kapağı: