Özgür-Der, HSYK'nın Erzurum'da Ergenekon dosyasını takip eden özel yetkili savcıların yetkilerinin iptal edilmesi ve bu savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulması kararı hakkında bir açıklama yaptı. Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın yaptığı açıklamada HSYK kararının darbeci, cuntacı oluşumlara kol kanat germekten başka bir anlama gelmediği ve yapılanın hukuk zemini kullanılarak yeni bir balyoz darbesi olduğunu belirtti.

Ergenekon ve türevi darbeci oluşumların açığa çıkartılmasına yönelik hukuki çabaların baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkat çeken Rıdvan Kaya, militarist diktatörlüğün yer ve zaman değişse de benzer şekillerde arzı endam ettiğini belirtti ve 28 Şubat darbe sürecinden hatırlatmalara bulundu.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:

Cuntanın Balyozu Bu Kez de HSYK'nın Elinde!

17 Şubat 2010

HSYK'nın bugün olağanüstü olarak gerçekleştirdiği toplantı neticesinde oy çokluğuyla verdiği karar Türkiye'de giderek dizginsizleşen yargı despotizminin somut bir göstergesi olmuştur. Erzurum'da Ergenekon dosyasını takip eden özel yetkili savcıların yetkilerinin iptal edilmesine ve bu savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar veren HSYK, bu eylemiyle açık biçimde militarist dikta düzenine arka çıkmakta ve cunta faaliyetlerinin üzerine gidilmesi önünde set oluşturmaktadır.

HSYK'nın Yaz Kararnamesiyle İstanbul'daki Ergenekon savcı ve hâkimlerinin görev yerlerini değiştirmek için nasıl yoğun çabalar sarf ettiği kamuoyunun hafızasında tazeliğini korumaktadır. O dönemde hükümet kanadının kararlı tutumuyla zorlukla püskürtülebilen bu girişim şimdi başka bir boyutta icra safhasına konulmuştur. Bu şekilde açıkça Ergenekon ve türevi darbeci oluşumların açığa çıkartılmasına yönelik hukuki çabalar baskı altına alınmaya çalışılmaktadır.

HSYK'nın yüksek yargıdan gelen üyelerinin verdikleri bu karar darbeci, cuntacı oluşumlara kol kanat germekten başka ne anlama gelebilir ki? Bu yapılan hukuk zemini kullanılarak gerçekleştirilen bir gözdağı ve sindirme operasyonu; yeni bir balyoz darbesidir. HSYK bu kararıyla, darbe bağlantısı içinde olduğu ve birtakım kirli provokasyonlara bulaştığı iddiasıyla gözaltına alınan ve bugün sevk edildiği mahkemece tutuklanan Erzincan savcısı hakkında verilen karara adeta misilleme yapmıştır.

Bu karar akla Ferhat Sarıkaya'yı getirmiştir. HSYK Şemdinli olayında da benzer bir tutum takınmış ve Şemdinli provokasyonunun ordu içindeki uzantılarını deşifre etmeye yönelik çabaları nedeniyle Savcı Ferhat Sarıkaya'yı en ağır biçimde cezalandırmış ve meslekten men etmişti.

Burada da yine benzer bir gelişme dikkat çekicidir. Erzurum Savcısı Osman Şanal'ın yürüttüğü soruşturma kapsamında Erzincan'da bulunan 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk'i ifade vermeye çağırmasının darbeci zihniyeti müthiş rahatsız ettiği anlaşılmaktadır. HSYK'nın tutumu, hakkındaki suçlamalarla ilgili olarak Savcılığa ifade vermeye gitmek yerine tatbikat adı altında askeri araçlarla gövde gösterisi yapmayı tercih eden 3. Ordu Komutanının tutumuyla paralellik arz etmiştir.

Militarist diktatörlük yer ve zaman değişse de benzer şekillerde arzı endam etmektedir. Dün Sincan'da tanklar yürütülmüş, brifing tezgahında yargıya ayar verilmişti. Tanklar bugün de Erzincan'da yürütülmekte, yargı ise HSYK aracılığıyla hizaya sokulmaya çalışılmaktadır. Ne var ki, militarist dikta düzeninin asker ve sivil savunucularının anlamakta zorlandıkları bir gerçek olanca açıklığıyla ortadadır. Gözdağı vererek, baskı ve sindirmeye yönelik kararlarla bu hukuksuzluğu daha fazla sürdürme imkânı kalmamıştır!

Cunta düzeni her yerinden su almaya başlamış bir gemi gibi çatırdamaktadır. Bu kevgire dönmüş gemiyi ısrarla yüzdürme çabanız, olsa olsa bu hukuksuzluk denizinde köhnemiş düzeninizle birlikte hep birlikte boğulup gitmenizden başka bir sonuç vermeyecektir!

Özgür-Der