İstanbul'da Alternatif Eğitim Dersleri Başladı
Özgür-Der’in 2008-09 Dönemi Alternatif Eğitim Dersleri Pazar günü yapılan iki dersle başladı. "Ayetlerin Işığında Hayat" adlı ilk dersi "Bilginin Kaynağı" konusuyla Fevzi Zülaloğlu; "Türkiye'de 'İslami' Dergiler ve Etkileri" adlı ikinci dersi ise Hamza Tü
Özgür-Der tarafından her yıl Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Alternatif Eğitim Dersleri"nin 2008-2009 Dönemi Pazar günü yapılan derslerle başlamış oldu. "Ayetlerin Işığında Hayat" ve "Türkiye'de 'İslami' Dergiler ve Etkileri" üst başlığı altında yapılan ilk dersleri "Bilginin Kaynağı" alt başlığıyla Fevzi Zülaloğlu ve "İslami Dergicilikte 1960-80 Dönemine Giriş" alt başlığıyla Hamza Türkmen verdi.
Nisa Sûresi 32. ayeti (Allah'ın bazınıza, diğerinden fazla verdiği şeylere imrenmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. İsteklerinizi Allah'ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir.) çerçevesinde bilginin kaynağı konusunu işleyen Fevzi Zülaloğlu, bu ayette Allah'ın bilgisi ile ilgili yer alan ifadeyi Kur'an'da geçen benzer ifadeleriyle karşılaştırarak ayeti yine ayetlerle tefsir etti. Âdem kıssası üzerinden konuyu aktaran Zülaloğlu, Tevrat'ın Tekvin Sifri'nde yer alan Âdem ve Havva'nın, bilgi ağacından yedikleri için cennetten kovuldukları ifadesini Kur'an ayetleriyle karşılaştırdı. Yahudi din adamlarının, Allah'ı, bilgiyi paylaşmaktan kaçınan ve asla insanlara aktarmak istemeyen bir konuma oturttuklarını belirten Zülaloğlu, bunun izdüşümlerini Orta Çağ'da Katolik Kilisesi'nin tabiat ilimleriyle ilgilenen bilim adamlarına yönelik katı tutumuyla da örnekledi.
Kur'an'da ise Âdem kıssasının Yahudilerin aktardığının tam tersine, Allah'ın Âdem'e eşyanın isimlerini öğrettiği vurgusuyla başladığı ve bu bilginin meleklerin saygınlığını dahi celbettiğini ifade eden Zülaloğlu, Allah'ın bilgiyi insanlara öğrettiğiyle ilgili birçok ayet örneği de aktardı. Allah'ın sonsuz kerem sahibi olduğunu belirten Zülaloğlu, Allah'ın bilgiyi insanın hizmetine vermekte asla cimri davranmadığını açıkladı.
Fıtrat olarak öğrenme ve hakkı bulma kabiliyetinin yaratılıştan itibaren insana verildiğini belirten Zülaloğlu, bunun bilgi levhalarının ya da paket programların yerleştirilmesi olarak algılanmaması gerektiğini belirtti. İnsana bu kabiliyeti veren Allah'ın; yine bir lütuf olarak görme, işitme, akletme (beyin) ve duyumsama (kalp) yolu ile bilgiye ulaşma nimeti verdiğini belirten Zülaloğlu, insanın takva ve fücur olmak üzere iki yönü olduğuna dikkat çekti. Bunun için Allah'ın, sonsuz rahmetiyle insanın takva yolunu bulması için "vahiy" gönderdiğini belirten Zülaloğlu, vahiy rehberliği olmadan "doğru bilgi"ye ulaşılamayacağının altını çizdi.
Zülaloğlu'nun konuşması katılımcıların soru ve katkılarının ardından sona erdi. Yarım saat süren teneffüsün ardından Hamza Türkmen'in sunduğu ikinci derse geçildi.
Hamza Türkmen, power point sunumuyla da desteklediği konuşmasında "dergi" tanımı üzerinde durduktan sonra Batı'da matbu eserlerin tarihi ile ilgili kısa bilgiler verdi. Çin'de bulunan kağıdın İslam dünyasına ancak 800'lü yıllarda Abbasiler Devleti'nin ilk dönemlerinde ulaştığını, Avrupalıların ise kağıt ve kağıt imalatıyla 1200 ve 1300'lü yıllarda tanıştığını belirtti. Matbaanın Osmanlı Devleti'nde II. Fatih Mehmet döneminde başlayan kullanılma sürecine değinen Türkmen, ilk gazetelere ve Osmanlı egemenliğinde yayınlanan ilk dergilere değindi. Sözü Cemaleddin Afgani ile Muhammed Abduh'un çıkarttığı Urvetu'l Vuska adlı dergiye getirdi. 19. yüzyıldan itibaren modern iletişim ağı ile kitle etkileşim aracı haline gelen dergi formunu, Müslümanlardan ilk defa İslami uyanış, direniş ve ıslah amacıyla Afgani liderliğindeki beynelmilel ve illegal bir kuruluş olan Urvetu'l Vuska örgütünün yayınlatıp dağıttığını söyleyen Türkmen; bu dergi ile de tüm İslam coğrafyasında eş zamanlı tevhidi uyanış çabalarının ateşlendiğini belirtti.
Urvetu'l Vuska dergisinin Osmanlıda en önemli takipçisinin Mehmet Akif editörlüğünde yayınlanan Sırat-ı Mustakim ve Sebilurreşad dergilerinin olduğunu belirten Türkmen, Cumhuriyet'i kuran kadronun ilk yıllarda Sebulurreşad dergisinin Müslümanlar üzerindeki gücünden yararlanmaya çalıştıktan sonra Kemalist devrimler sürecinde kapatıldığını, Akif'in de hukuksuz infazlardan kurtulmak için Mısır'a gittiğini ama daha sonraki dergi faaliyetlerinde bu dergi pratiğinin örneklik oluşturduğunu belirtti. 1960'a kesintilerle de olsa 1940'lı yıllardan itibaren yayınını sürdürerek gelen İslami dergilerin Hareket, Büyük Doğu ve Sebulurreşad olduğunu söyleyen Türkmen, gerek bu dergilerin gerek 1960'dan sonra yayınlanan "İslami" dergilerin, ya mevcut din anlayışlarını muhafaza etmek ve okuyucularının dini aidiyetlerini pekiştirmek için ya da din ve dünya algılayışlarını hem geliştirmek hem tebliğ etmek, sisteme tepkilerini sergilemek ve diyaloglar oluşturmak için yayınlandıklarını söyledi.
Tek bir kişinin öncülüğünde bile çıksa, İslami dergilerin kolektif bir çaba ve bakış açısıyla çıktığını vurgulayan Türkmen, dergi yazı kadrosunun okuyucularını, okuyucular da çevrelerini etkileyerek bir açılım yaptıklarını belirtti. Bu 1960-80 dönemi İslami dergilerini kategorize edip, tasniflemenin çok kolay olmadığını söyleyen Türkmen; gene de bu dergilerin amaç ve fonksiyonlarını gözettiğimizde tasniflemenin bazı mahzurlar taşısa bile kaçınılmaz olduğuyla ilgili vurgularda bulundu. Bu tasniflere göre diğer derslerde ele alınacak dergileri, hepsini de İslam'a ait olma duyarlılığı taşımalarına rağmen bazı esaslarda farklılaştıkları için üçlü tasnife tutabileceğimizi belirtti:
a.) Osmanlı'daki gelenekçi din anlayışından arınamamış, millici-sağcı-devletçi hastalıklara bulaşmış olan dini dergiler.
b.) Tevhidi esaslara yönelen, Kur'an'ın amacını, mesajını ve sahih Rasulullah (s) algısını kavramaya ve yaşamlaştırmaya çalışan, millici-sağcı-devletçi kirlerden arınmayı önceleyen İslami uyanışa katkı sağlayan dergiler.
c.) Tevhidi değerlere yönelen ana henüz yeteri kadar mezhepçilik ve milli dindarlık değerlerinden arınamayan geçiş dönemi dergileri.
Özgür-Der Alternatif Eğitim Dersleri her Pazar Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nde saat 11:00'de başlamak üzere yapılmaya devam edecek.
26 Ekim'de yapılacak dersler şöyle:
Bilginin ve Yorumun Tutarlılığı -49/6- (Yılmaz Çakır)
Hareket Dergisi (Hamza Türkmen)
HAKSÖZ-HABER