Halep Yanarken, ABD ile Birlikte Rakka’ya Yönelmek mi?
Özgür-Der, Suriye halkı için atılması gereken acil adımlar dururken Türkiye'nin ABD ile birlikte Rakka operasyonuna girmesi halinde vereceği desteğin ağır bedelleri olacağına dikkat çeken bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasının tam metni:
Halep Yanarken, ABD ile Birlikte Rakka'ya Yönelmek mi?
8 Eylül 2016
Esed rejiminin yakıp kavurduğu yanı başımızdaki Halep'i çaresizce seyrederken, Türkiye'nin ABD'nin müstakbel Rakka operasyonuna destek verebileceğine dair serdedilen sözlerden ciddi manada tedirginlik duyuyoruz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin'deki G20 zirvesi dönüşünde Rakka operasyonuna destek verilebileceğini telaffuz etti. Arkasından Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından ABD ile birlikte Rakka operasyonuna sıcak bakıldığını tekrar etti.
Rakka bilindiği gibi 3 yıldır IŞİD'in kontrolünde. Sadece Suriye cihadını korkunç bir şekilde kirletmekle kalmayıp, Türkiye'de de alçakça eylemler düzenleyen bir örgüt olarak IŞİD'in hedef alınması kuşkusuz anlaşılabilir bir şey. Mamafih bunun zamanlaması ve nasıl yapıldığı önem arzediyor.
Öncelikle Suriye'de başta yangın yerine dönmüş bulunan Halep ve diğer yakın bölgeler dururken Rakka'ya yönelmenin mantığı sorgulanmalı. Rakka'da elan doğrudan müdahaleyi elzem kılacak bir durum yok, katliam falan yaşanmıyor. Elbette IŞİD'in elinden kurtarılması Suriye halkının beklentisidir ama bunun aciliyeti, evveliyeti sorgulanmalı! Öyle ya, neden her gün akıl almaz vahşet tablolarının yaşandığı Suriye kentleri gözümüzün önünde dururken Rakka'ya odaklanılıyor?
İlaveten, ABD ile birlikte girişilecek bir IŞİD operasyonu hiçbir biçimde güven telkin etmiyor. Unutmayalım ki, daha sadece 2 gün önce Erdoğan'ın güvenli bölge teşkiline ilişkin belirttiği iyimserlik ifadesi sadece bir gün sonra ABD Dışişleri sözcüsü tarafından boşa çıkartıldı ve Obama'nın güvenli bölge teklifine sıcak bakmadığı vurgulandı. Şimdi sormak gerekmez mi, siz bu ABD'ye güvenerek mi elinizi ateşe uzatıyorsunuz?
Amerikan mantığına göre tüm bölge IŞİD'den temizlenmeli, bunun için herkes işbirliği yapmalı ama herkes sadece IŞİD tehdidine odaklanmalı! Yani özetle Suriye, ABD ve Batı için güvenli hale gelmeli diyorlar!
Peki, ya Suriyeli mazlumlar? Onlar için güvenli bölge teşkiliyle falan uğraşmaya gerek yok! Suriyeliler her gün onlar, yüzler halinde katledilmeye, oradan oraya savrulmaya, sınır boylarında perişan olup, denizlerde boğulmaya devam edebilirler! İşte karşımızda Batılı zihin kodlarına uygun insanlık, güvenlik ve vicdan ölçüleri!
Aynı mantığın bir uzantısı olarak ABD, Türkiye'nin sınırında işbirlikçi bir PKK devletçiği oluşturmak için de seferber olmuş durumda. Burada da Türkiye ve Suriye halklarının geleceği, güvenliği görmezden gelinip, tümüyle Amerikan çıkarlarının maksimum düzeyde garanti altına alınması hedefi gözetiliyor. Böyle bir zihin yapısına ve bu doğrultuda kirli icraatlara sahip bir güçle ortak operasyonun ne anlama geleceği açık değil mi?
Sonuç itibariyle IŞİD'e karşı yürüttüğü savaşa Türkiye'yi de dahil etmek suretiyle ABD'nin elinin bir hayli rahatlayacağı kesin ama sonrasında Türkiye'nin nelerle karşılaşacağı ise gayet müphem. Zaten bu tür zorlamalar, bulaştırmalar yüzünden bu ülkenin ödediği ağır bedeller ortadayken, daha büyük mağduriyetlere, acılara yol açacak adımlardan kaçınmak elzemdir! Bu noktada Kobani sürecinde yapılan yanlışların daha da vahim boyutlarda tekrarlanacağı endişesi içinde olduğumuzu ifade edelim!
Bu kaygılarla, Türkiye'nin İslam düşmanı emperyalist güçlerin planlarına alet olmaması ve hem Türkiye'nin güvenliği hem de Suriye halkının selameti için atılması gereken acil adımlar dururken, ABD'nin ihtiyaçlarını önceleyen operasyonlara ortak olmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz!
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı