Gazze Dayanışma Platformu Siyonist konsolosluk önünde haykırdı: Cebaliye'de Siyonist soykırımı durdurun!
Hamas'ın çağrısına karşılık veren Gazze Dayanışma Platformu, Barbaros Hayrettin Paşa Camiinden işgal rejiminin İstanbul konsolosluğuna yürüdü!
Bir senedir işgal çetesinin katliamlarına karşı amansız bir direniş sergileyen Gazze halkına destek gösterileri sürüyor.
İstanbul'da ikindi namazının ardından Gazze Dayanışma Platformu'nun çağrısıyla Barbaros Hayrettin Paşa Camii önünde toplanıldı. Hasan Zengin tarafından okunan Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Ufuk Çolak sunuş konuşmasında katil PKK'nın tıpkı Siyonist çete gibi ABD emperyalizminin taşeronu olduğunu vurgularken Cebaliye'deki soykırıma dikkat çekti.
Mustafa Karataş, ABD'nin destek verdiği Siyonist katliama karşı farkındalık oluşturma çabasının önemine dikkat çekti.
"Meydanları doldururken attığımız adımların kısa vadede vereceği sonuçlar için değil uzun soluklu mücadelemizi herkese hatırlatmak ve haykırmak için bir araya geliyoruz. ABD ve Siyonist çetenin bize tanıyacağı bir hak yoktur. Haklarımızı ve çiğnenen haysiyetimizi kurtarmak Allah'ın yardımıyla bizim elimizle olacaktır. Müslümanlar direnişin gücünün farkında olarak hareket etmeli ve bu halkaları genişletmelidir. Hamas taş ile başlattığı mücadelesiyle bugün Siyonist işgal çetesini hezimete uğratacak bir raddeye ulaşmıştır. İman ve sabrın doğal sonucu zalimlere korku verecek bir direnişin inşasıdır. Ölmekten ve bedel ödemekten korkmayan mücahitler tüm Müslümanlara gerçek hasletlerini hatırlatıyorlar. Bu ümmeti gerçekten ayağa kaldıracak yegane yoldur. Allah için olmayan bir ölümden korkup ölümü Allah'a has kılan şehit lider Yahya Sinvar, Gazze'deki ruhun en net ifadesidir. 50 yıllık hazırlığın sonucu olan Aksa Tufanı'nı inşa eden Müslüman akıllardan öğreneceğimiz çok şey var!"
Sloganlar eşliğinde işgal konsolosluğuna doğru başlayan kortejle Hamas'ın çağrısına karşılık veren Gazze Dayanışma Platformu, Barbaros Hayrettin Paşa Camiinden işgal rejiminin İstanbul konsolosluğuna yürüdü!
Konsolosluk önünde atılan "Cebaliye ölüyor insanlık susuyor", "Hamas'a Kassam'a silah gönderin", "Yaşasın Filistin cihadımız", "Yaşasın ümmet dayanışması", "İstanbul'da Gazze'ye direnişe bin selam", sloganlarının ardından Kubilay Aşkın Durdağ'ın duasıyla eylem sona erdi.
Kemal Advan Hastanesi'ndeki katliama karşı duyarlılık çağrısı yapmak için Dr. Ömer Faruk İnanç tarafından basın açıklaması okundu.
Basın açıklamasının tam metni:
Bismillahirrahmaniirahim,
Değerli basın mensupları, kıymetli meslektaşlarımız ve katılımcılar,
Bugün burada siyonizmin sözde konsolosluğu önünde davasına sadık kardeşlerimizin küresel protesto çağrısına uyarak toplanmış bulunuyoruz. Abluka altına aldığı bir avuç masum insanı öldürerek dünyaya ayar vermeye çalışan azgın topluluğa ‘hakikatli uyarıcıların’ var olduğunu ve zulmün payidar olmayacağını göstermek için meydanlara toplandık.
386 gündür işgalci İsrail ordusu işbirlikçileri ile birlikte katliamlarına devam etmekte; ‘emzikli bebekten ak saçlıya kadar’ nefes alan her canlıyı öldürmektedir. Buna karşın; sistematik olarak devam eden sivil katliamlara, bitmek bilmeyen keyfi toplu sürülmelere ve etnik temizlik politikasına maruz bırakılan Gazze halkı; süregelen açlığa, susuzluğa, salgın hastalıklara, türlü şiddet ve işkencelere, mallarının ve hatta organlarının çalınmasına rağmen davasından en ufak taviz vermeden onurlu direnişine devam etmektedir.
Bu örgütlü kötülüğe, bu siyonist cepheye karşı, siyonist konsolosluğun önünden, dünya devletlerine ve vicdanlara sesleniyoruz; Şu ana kadar bir avuç toprağa 85500 ton bomba atıldı. Filistin'de yaşananalar uluslarası bir afettir. Bu zorbalığın ve afetin etkilerinden hiçbir toplum kaçamayacaktır. Gazze’deki durum acil bir kriz olmanın ötesine geçmiştir. Gazze’de bir insanlık felaketi mevcuttur. Sağlık tesisleri kasıtlı olarak hedef alınmakta, hastaneler hizmet dışı bırakılmakta, insanlar yavaş ve acılı bir ölüme terkedilmektedir. Bölgede 60 bine yakın hamile kadın, 12 bine yakın kanser hastası tedavi beklemektedir. Yetersiz beslenme nedeniyle 3500 çocuk tedavisiz ölüme terk edilmiş, yardım paketi almak için yola çıkanlar haince katledilmiştir. Kuvözdeki bebekler elektrik kesintisi nedeniyle ölüme terkedilmiştir. 350 bin kronik hasta tedavi beklemektedir ki bir kısmı çadırlarda bombalanarak, diri diri yanarak hayatını kaybetmiştir. 34 hastane, 80 sağlık merkezi, 162 enstitü hizmet dışı bırakılmış, 132 ambulans hedef alınmıştır. 21.yy’da Dünya telefon ışığı ile anestezisiz ameliyatlar yapıldığına şahit olmuştur. Tüm Dünya 355 mermiyle vurulmadan önce Filistin Kızılay’ını 6 kez aramayı başaran Hind’in yardım çığlıkları ile katledilişini izlemiştir. Göçe zorlanan, açlık, korku ve enfeksiyon hastalıkları ile mücadele eden çoğunluğu kadın ve çocuk 2 milyon sivile yardımların ulaşması engellenmektedir. Cenevre sözleşmesinin ölü bir metin olmanın ötesine geçmediği gözler önüne serilmiştir.
Gazze’de sağlık çalışanları insani yardım ve bakım alanlarında hedef alınarak öldürülmekte ya da kaçırılmak suretiyle ortadan kaybolmakta, ölüme varan işkencelere maruz bırakılmaktadır. Soykırım sırasında 146’sı doktor olmak üzere yüzlerce sağlık görevlisi şehit edilmiştir. Hala yüzlerce sağlık çalışanından haber alınamamaktadır. Uluslararası sözleşmeler tarafından korunan sağlık çalışanlarının göz altına alınması ve istismar edilmesi eşit bir savaşta dahi suçtur. Sağlık sisteminin devre dışı bırakılması bir soykırım eylemidir.
Buna karşın Gazze’deki sağlık neferleri, hastalarını, yeri geldiğinde keskin nişancıların önünden alarak, işgalci orduya bırakmadılar. Hekimler tıbbi malzeme, ilaç, gıda ve su yokluğunda dahi sorumluluklarına sadık kaldılar. Diğer yandan sağlık mensubu olup da işkenceci, işgalci ve zalim siyonistlerle işbirliği içinde olanları şiddetle kınıyor, insanlık ve mesleğimiz adına utanç duyuyoruz.
Herhangi bir insanlık sucu işlemedim, defterim kalemim ve steteskopum benim her şeyim, sadece çocukları tedavi ediyordum ve terk etmedim demişti Gazze’li kahraman hekim. Bugün Gazze’nin çalınan şifa erleri, haber alınamayan sağlıkçıları için, sakalı kerpetenle yolunan meslektaşlarımız için, cenazeleri bile teslim edilmeyen sağlık çalışanları için, keskin nişancı ateşiyle öldürülen hemşireler için buradayız. Tanklarla çevrili hastaneye doğum yapmak üzere ulaşmışken karnında bebeğiyle birlikte öldürülen kadınlar için buradayız. Elektrikli cop ile tehdit edilen, çalışma arkadaşları önünde soyulan, ailesi önünde işkenceye uğratılan meslektaşlarımız için buradayız. Hastalarını terk etmeyerek adanmışlığın ve cesaretin örneği olan meslektaşlarımıza hiç değilse bu kadar vefa gösterebilmek adına buradayız.
Gazze’deki meslektaşlarımız için çağrılarını Dünya kamuoyuna, tüm devlet ve sivil toplum kuruluşlarına ulaştırma çabamıza devam edeceğiz: İnsanlık adına bir iddianız varsa, Gazze’nin güvenliğini; su, gıda, insani ve tıbbi yardımlara ulaşmasını sağlayınız. Yaralıların, yardım bekleyen hastaların tedavisinin yapılabileceği güvenli sağlık ünitelerinin kurulmasını ve hasta nakil sistemini sağlayınız. Hayatlarını kaybetmeden önce işgal güçlerinden meslektaşlarımızın kurtarılması için uluslararası girişimlerde bulununuz.
Vicdan sahibi hekimler olarak Gazze’ de hayatın korunması hususunda mücadelemize devam edeceğiz. Dün olduğu gibi bugün de siyonizmi kınadığımızı ve boykot ettiğimizi tüm dünyaya iletiyoruz. Gazze halkını, direnişçilerini ve cesur meslektaşlarımızı selamlıyoruz. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Dünyada adaletin tesisi için gayret gösterenleri selamlıyoruz..