Emirhanov’un İadesi Türkiye’nin Utancıdır!
Samet Emirhanov’un ailesiyle vedalaşmasına dahi izin verilmeden hukuksuz bir şekilde ülkesine iade edilmesine Özgür-Der’den tepki geldi
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, 23 yaşındaki Kazakistan vatandaşı Samet Emirhanov’un, hayati tehlikesi olan ülkesine iade edilmesini Türkiye açısından büyük bir ayıp, zulüm ve utanç olarak niteledi. Emirhanov’un iadesiyle ilgili hukuksuzlukları dile getiren Kaya, Çeçen mültecileri bekleyen tehlikeye de dikkat çekerek Hükümeti ve ilgili bakanlıkları bu ayıbı soruşturmaya davet etti.
İşte Özgür-Der’den yapılan açıklamanın tam metni:
SAMET EMİRHANOV KARDEŞİMİZİN KAZAKİSTAN’A TESLİM EDİLMESİ
TÜRKİYE AÇISINDAN BÜYÜK BİR ZULÜM ve UTANÇ OLMUŞTUR!
21 Mart 2012
Türkiye devleti akıl almaz bir skandala, çok vahim bir insan hakları ihlaline daha imza atmıştır. Türkiye’ye sığınmış Kazakistan vatandaşı Samet Emirhanov hayati tehlike altında bulunduğu ülkesine iade edilmiştir.
1989 doğumlu Samet Emirhanov İslami faaliyetleri nedeniyle baskı gördüğü Kazakistan’dan ailesi ile birlikte kaçarak Türkiye’ye yerleşmiştir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği vasıtasıyla eşi ve yedi aylık çocuğuyla beraber iltica başvurusunda bulunmuştur. Kumkapı Yabancılar Dairesi’nde 3 ay tutulduktan sonra Sakarya’da bulunan iltica kampına sevk edilmiş, ardından kendisine burada daha fazla kalamayacağı ifade edilerek gözaltına alınmıştır. 19 Mart Pazartesi akşamı üçüncü bir ülkeye gönderilmek üzere Atatürk Havalimanına götürüldüğü kendisine söylenmiş fakat Kazakistan Almaatı’ya giden bir uçağa bindirilerek apar topar ülkesine geri gönderilmiştir.
Kazakistan, diğer Orta Asya Cumhuriyetleri gibi İslami faaliyetlere katılan kişilerin büyük baskılara uğratıldığı diktatöryal bir yönetim anlayışının hakim olduğu bir devlettir. İslami kimliklerinden dolayı sayısız insan bu ülkede baskı altındadır. Bu gerçeğe rağmen bir insanın işkence ve ölüm tehdidi altında bulunduğu bir ülkeye gönderilmesinin bağışlanamaz bir insanlık suçu olduğuna kuşku yoktur.
Samet Emirhanov’un iade edilmesi olayı Kazakistan hükümetiyle olan iyi ilişkilerin bir sonucu mudur yoksa işgüzar bazı yetkililerin inisiyatifi ile gerçekleşen bir ihlal midir şu aşamada bilmiyoruz. Ama BM Komiserliğince kendisinden sığınma talebi alınmış bir insanın hiçbir insani, vicdani kaygı gözetilmeksizin, üstelik kendisine yanlış bilgi verilerek ve ailesi ile vedalaşmasına dahi izin verilmeksizin kaçtığı ülkeye gönderilmesi zulümdür!
Hem İçişleri Bakanlığından, hem Dışişleri Bakanlığından ve genel manada da Hükümetten bu iade işleminin soruşturulmasını ve bu vahim olayın sorumlularının bulunmasını talep ediyoruz. Daha önce de defalarca yaşanan iade etme vakalarının tekrarlanmaması için acil, somut ve sorumlu adımlar atılmasını bekliyoruz. Bilhassa İslami kimlikleri dolayısıyla despotizmin hüküm sürdüğü ülkelerden kaçıp Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan insanlara yapılan bu muameleler Hükümetin özgürlük ortamını ve bölgede insan haklarını geliştirme iddialarıyla taban tabana çelişen uygulamalardır.
Bu bağlamda halen ülkemize sığınmış Çeçen mültecilere yönelik olarak da baskıların arttığına ve bu kardeşlerimizi de farklı ülkelere gönderme çabalarının yoğunlaştığına dair bilgiler gelmektedir. Ne enteresandır ki, bu vahim gelişmeler, kamuoyu Türkiye’de Rus devletinin tetikçilerince işlenen Çeçen cinayetlerinin faillerini bulma konusunda bir an önce somut adımlar atılmasını ve yeni cinayetlerin önlenmesini beklerken olmaktadır. Bu durum ister istemez akla, Hükümet yeni cinayetleri Çeçen mültecileri ülkeden zorla göndererek mi engellemeyi düşündüğü sorusunu getirmektedir! Gerçekten bu durum çok büyük bir ayıptır, zulümdür.
Türkiye devleti artık mülteciler sorunuyla gerçek manada yüzleşmelidir. Ülkemize sığınmak durumunda kalmış kardeşlerimizin Kumkapı cehenneminde korku ve endişe içinde ülkelerine iade edilecekleri günü beklemeleri insan haklarını geliştirme iddiasındaki bir hükümet açısından büyük bir çelişki, bizler açısından ise kardeşlerimize sahip çıkamama anlamında büyük bir acı kaynağıdır. Bu zulme, bu ayıba artık bir son verilmeli ve öncelikle Samet Emirhanov vakası tüm boyutlarıyla aydınlatılmalı, Çeçen mültecilere yönelik baskı ve dayatmalara son verilmelidir.
ÖZGÜR-DER