"Danıştay, darbe teşvikçiliğine suskun!"

"Danıştay, darbe teşvikçiliğine suskun!"

Özgür-Der, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın darbe özlemcisi ve teşvikçisi sözleri üzerine bir açıklama yaparak bu sözlerin yüksek yargı mensuplarının ruh halini yansıttığını belirtti.

Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada, hukuk adına hukuksuzluğun bu derecede kurumsallaştırıldığı bir ortamda savcıları göreve çağırmanın anlamsız olduğu vurgulanarak bu yalan ve ikiyüzlülük düzeniyle hesaplaşmak gerektiği ifade edildi.

Açıklamanın tam metni:

HER KONUDA KONUŞAN DANIŞTAY

DARBE TEŞVİKÇİLİĞİ KARŞISINDA SUSKUN!

11.03.2008

 

Yüksek yargı organlarının sık sık kamuoyuna açıklamalar yaparak siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunması Türkiye'nin alışılagelen manzaralarındandır. Çoğu kez siyasilere ve bazen de açıkça halka yönelik muhtıra niteliği taşıyan bu açıklamalarla, yüksek yargı organlarının resmi ideoloji ve statükonun savunması noktasında alabildiğine kararlı bir tutum yansıtmayı hedefledikleri bilinir. Yüksek yargı organlarının temsilcilerinin bu tutumu son kertede halka gözdağı vermek içerikli hukuk dışı ve çirkin bir tutumdur. Ve ne ilginçtir ki, asıl görevleri hukuku korumak olması gerekenler, hukukun ayaklar altına alınmasını tepkisiz seyrederken, hatta doğrudan hukuk ihlallerine imza atarlarken; bir yandan da statükonun halka karşı korunması misyonunu üstlendiklerini her fırsatta izhar etmekten kaçınmazlar.

 

İşte yine tipik bir hukuksuzluk vakası ile karşı karşıyayız ve yine yüksek yargı organlarının utanç duyulması gereken sessizliği ile çevrelenmiş durumdayız. Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan'ın açıkça darbe teşvikçiliği anlamına gelen sözlerinin kamuoyunda meydana getirdiği şaşkınlığa karşın, ilgili kurumlar sessizliğe bürünmüş haldeler. Tansel Çölaşan 9 Mart Pazar günü Ankara'da düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada 27 Mayıs darbesini övmüş, darbecilerin hukukdışı usullerle dönemin başbakanı ve iki bakanını yargılayıp katletmesini meşrulaştırmış ve daha da vahimi bu tutumuyla muhtemel darbe senaryolarının planlayıcılarını teşvik etmiştir.    

 

Yetkili olsun olmasın her konuda açıklama yapmaya hevesli, verdiği kararların pek çoğu hukukilikten ziyade siyasi içerik taşımakla eleştirilen Danıştay'ın tüm bu tablo karşısında sessiz kalması ilginçtir. Görevi başında olan bir hükümeti silah zoruyla devirip iktidara oturanların "devrimci" sıfatıyla taltif edilmesi; Ceza Kanununun idamı gerektiren suç olarak tavsif ettiği anayasanın ilgasının alkışlanması ve tüm bu sözlerin üst düzeyde bir makamı işgal eden bir "hukukçu"nun ağzından çıkması acaba Danıştay ve diğer yüksek yargı organları açısından herhangi bir suç, rahatsızlık ya da mahzur oluşturmamakta mıdır? Kimbilir belki de -hatta kuvvetle muhtemel olduğunu dahi söyleyebiliriz- Tansel Hanım sözleriyle Danıştay ve diğer yüksek yargı organlarına hakim olan ruh haline tercüman olmuştur!

 

Sonuç itibariyle gerek Danıştay Başsavcısı'nın suç içeren sözleri gerekse de en az bu sözler kadar vahim bir durum teşkil eden ilgili kurumların sessizliği nasıl bir hukuksuzluk denizinde yüzüldüğünün göstergesi olmuştur. Hukuk adına hukuksuzluğun bu derecede kurumsallaştırıldığı bir ortamda savcıları göreve çağırmanın anlamsızlığını görüyor sadece bu yalan ve ikiyüzlülük düzeniyle hesaplaşmak gerektiğini ifade ediyoruz!

 

Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Önceki ve Sonraki Haberler