“Başörtüsüne Her Yerde Hemen Şimdi Özgürlük!”
Özgür-Der: Allah'ın emri olan başörtüsü hayatın her alanında özgür olmalıdır!
Kamu hayatının tamamında şartsız ve ayrımsız bir şekilde başörtüsü serbestliğinin gelmesini talep eden Özgür-Der bugün bu amaçla Saraçhane Parkı’nda bir eylem düzenledi.
“Memur Köle, Devlet Efendi Değildir”
Öğretmenlerin son dönemde başlattıkları serbest kıyafet uygulamasına da destek mahiyetinde olan eylemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasağı sürdüren yeni yönetmeliği de protesto edildi. Murat Ayar’ın sunumuyla gerçekleşen eylemde “Başörtüsüne Hemen Şimdi Her Yerde Özgürlük!”, “Hizmet Alan ya da Hizmet Veren Kamu ya da Özel Ayrımı Olmaksızın Başörtüsüne Her Yerde Özgürlük İstiyoruz!” pankartları açılırken “Bu Nasıl Meslek Odası? Sanki Yasakçıların İkna Odası!”, “Memur, Köle; Devlet, Efendi Değildir!”, “Başörtüsünü Sorun Gören Zihniyet Sorunludur!”, “12 Eylül’ün Yasakçı Ruhu, Yeni Yönetmelikle Yaşatılıyor!”, “Kamu Çalışanlarına Başörtüsü Yasağına Son!” dövizleri taşındı. Eylemde Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay ve Eğitim-Bir-Sen Hanımlar Komisyonu’ndan Sevgi Yücel birer konuşma yaptı.
Murat Ayar sunumu sırasında “Yıllardır sürdürdüğümüz direnişi bugün burada yağmurlu bir kış gününde sürdürüyoruz. 28 Şubat darbelerinin kara kışında direndiğimiz gibi şimdi görece daha ılıman bir konjonktürde de direnmeye devam ediyoruz. Elbette ki Türkiye’de iyi şeylerde oluyor. Ama maalesef hala başörtüsü yasağı bazen bir yönetmelik bazen cebarrut bir meslek odası yönetimi olarak ya da kendisini "cumhuriyet erkeği" ilan eden bir okul müdürünün başörtülü öğretmen bir kardeşimize yönelik şiddeti olarak ortaya çıkabiliyor.” sözlerini kaydetti.
“12 Eylül Yasakları Ortadan Kaldırılsın”
Kenan Alpay, Eğitim-Bir-Sen’in ve Aktif Eğitim Sen’in başörtüsü serbestliği için başlattığı imza kampanyalarına değinerek başladığı konuşmasında bu konuda yürürlükte olan yasakların gayrı hukuki ve gayrı ahlaki olduğunu vurguladı. Toplumun herhangi bir kesiminin ötekileştirilmesinin kabul edilemeyeceğini belirten Alpay başörtüsü yasağının gerek yönetmeliklerle gerek meslek odaları eliyle sürdürüldüğünü ifade etti. Alpay sorunun acilen çözülmesini, 12 Eylül döneminde ortaya çıkan bu yasakların ortadan kaldırılmasını talep ettiklerinin altını çizdi ve devletin inançları kısıtlayan yönetmelikler koymaya hakkının olmadığını söyledi.
“Sadece Başörtüsü İhlaline Ceza Veriliyor”
Başörtüyle derse girdiği için hakkında soruşturma açılan Sevgi Yücel yaptığı konuşmada öğretmenlerin halen başörtüleriyle derse giremediğini ifade etti. Kılık-kıyafet yönetmeliğinde yapılan diğer ihlallerin önemsenmediğini fakat başörtü takan öğretmenin anında soruşturmayla karşılaştığını belirten Yücel tanımlayıcı değil tanıyıcı yönetmelik taleplerinin olduğunu söyledi. Yücel “Ak Parti'nin 11. yılında bizler ancak okulun dış kapısından lavaboya kadar özgürlük alanı elde edebildik.” sözleriyle sıkıntının boyutlarını vurguladı.
“Başörtüsü Özgürlük Bayrağımızdır!”
Eylemde “Başörtüsü Özgürlük Bayrağımızdır!”, “Başörtüye Her Yerde Hemen Şimdi Özgürlük!”, “Başörtüye Özgürlük Direnişle Gelecek!”, “Devletin Değil Rabb’imizin Kuluyuz!”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz!”, “Uyan Diren Özgürleş!”, “Yasakçılar Yenilecek, İslam Direniş Kazanacak!” sloganları atıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI HER YERDE, DERHAL KALDIRILMALIDIR!
12 Ocak 2013
Türkiye’de bir yandan darbecilikle hesaplaşma ve darbeci azgınlığın yol açtığı kirliliklerden arınma çabaları sürüyor. 12 Eylül’den, 28 Şubat’a, Ergenekon’dan Balyoz’a süregelen yargılamalarla darbe karanlığı aşılmaya çalışılıyor. Ne var ki, darbeci zihniyetin ortaya çıkardığı hukuksuzlukların ve on yıllardır halka acımasızca dayatılan zulümlerin topyekün tasfiyesi konusunda gereken kararlılık ve samimiyet bir türlü sergilenemiyor.
Bu olgunun en acı verici göstergelerinden biri olarak Türkiye’nin başörtüsüyle imtihanı hala sürüyor. İslam düşmanlığının açık bir göstergesi ve Müslüman kadınlara, kızlara hayatı dar etme anlayışının bir yansıması olan başörtüsü yasağı toplumsal yaşamın farklı alanlarında her gün bir başka görüntüyle arz-ı endam ediyor. Mümin hanımların Rablerinin emrine icabet kaygısıyla başlarına taktıkları başörtüsü gerek devlete egemen zihniyet açısından, gerekse de halkın inancını, kimliğini tasfiye edilmesi gereken bir gerilik kategorisinde gören Kemalist-laik kadrolar açısından bir düşmanlık nesnesi olarak algılanmakta.
Bu çirkin ve sapkın tutumun örnekleriyle her gün karşılaşmak mümkün. Yasakçı zihniyeti bir gün okula başörtüsüyle gelen öğrenciyi derse sokmayan öğretmen kılığında; bir başka gün başörtülü bir hanım öğretmeni kolundan tutup okul binasından çıkartan okul müdürü şeklinde görebiliyorsunuz. İşgüzarlık sınır tanımıyor ve bu despotik anlayış bir bakıyorsunuz, özel sektörde çalışan başörtülü bir hanımın işini yapabilmek için ihtiyaç duyduğu meslek odası belgesinden mahrum bırakılması formunda zulmünü dayatabiliyor.
Bir tür saçmalıklar, hukuksuzluklar, ahlaksızlıklar dizisi şeklinde sürüp giden bu olayların failleri hükümetin edilgen, çelişik, pısırık tutumuyla daha da pervasızlaşıyor ve şirretliklerini daha azgın bir tarzda sergileme zemini buluyorlar. Kendilerinde vehmettikleri yetki ve makamların ardına sığınarak içlerindeki zalimliği kusmaktan geri durmuyorlar.
Yapılması gereken bellidir, atılması lüzumlu olan adım açıktır. Hiçbir insani, ahlaki, hukuki dayanağı olmayan bu dayatmanın mevzuattan, uygulamadan, zihinlerden bütünüyle kazınması gerekiyor. Bunun için zaman vermeye, süre uzatmaya, ertelemeye ya da geçiştirmeye gerek yoktur. Zulüm ve haksızlık olduğu aşikâr bir uygulamanın sonlandırılması için atılacak adımların belirsiz tarihlere ertelenmesi anlamsızdır, ayıptır.
İşte bu yüzden artık yeter diyoruz! Bu çirkinlik, bu zorbalık, bu hukuksuzluk derhal son bulsun diyoruz! Şerefle, gururla taşıdığımız inancımızdan, kimliğimizden ötürü birilerinin önümüze yasak duvarları örmeye kalkması saçmalığını hiçbir şekilde kabul etmediğimizi, Rabbimizden başka kimsenin önünde eğilmeyeceğimizi haykırıyoruz!
Meclisi ve Hükümeti bu sorunu acilen, her yerde ve kesin biçimde kaldırmak üzere harekete geçmeye davet ediyoruz. Zulmün kılıfı olan mevzuat gerekçesini artık hiçbir vesileyle, hiç kimseden duymak istemiyor, sorun nereden kaynaklanıyorsa yetkililerin oraya el atmalarını istiyoruz. Başörtüsü yasağı denilen zalimane dayatmanın muhatabı, mağdurları olan hanımları ve genç kızları ise hiçbir biçimde bu zorbalığa boyun eğmemeye ve dayatmaya fiilen karşı koymaya çağırıyoruz. Hiçbir yasa, yönetmelik ya da teamül insanları inançlarından ötürü mağdur etmenin gerekçesi olamaz. Yasağa kılıf olarak öne sürülen bu tür gerekçeleri tanımadık, tanımayacağız!
Özgür-Der