Alternatif Eğitim Dersleri Devam Ediyor!
Özgür-Der Alternatif Eğitim Derleri’nde bu hafta “İnsanın Sapma Nedenleri” konusu Zehra E. Kaya ve “Mektup Dergisi ve Misyonu” başlığı Zehra Ç. Türkmen tarafından işlendi.
Alternatif Eğitim Derleri'nde bu hafta "İnsanın Sapma Nedenleri" konusu Zehra Ergül Kaya ve "Mektup Dergisi ve Misyonu" başlığı Zehra Çomaklı Türkmen tarafından işlendi.
İnsanın Sapma Nedenleri
"Gerçek şu ki insan azar. Kendini yeterli gördüğü için." (Alâk/6-7) ayeti bağlamında sunumuna başlayan Zehra Ergül Kaya, ayette geçen ve düşmanlık ve azgınlıkta haddi aşmak manası ile "يطغى" ve kendisini kendine yeterli zannetti manasına gelen "استغنى" kavramı üzerinden tuğyan eden insanlara surenin devamında Allah'ın nasıl meydan okuduğunu hatırlattı. Konuyla ilgili "Kuran'da Allah'a isyan eden, hakkı tanımayıp azan ve sapan, büyüklenen, Allah'ın indirdiği hükümlere karşı koyan her varlık ve kurum tağuttur" diyen Kaya; insanın, Allah'ı ortak koşmada nefsini ilah edinmesini ve Kur'an'ın bu durumu "طغى" kavramı ile karşıladığını ifade etti.
"طاغوت" kavramını çokça azan, taşkınlıkta sınır tanımayan olarak tanımlayan ve şirkin, taşkınlıkta öncülük edenlerin tağut olduğunu vurgulayan Kaya, yeryüzünde şeytanın razı olacağı egemenlik kuran insanların da tağut olduğunu belirtti.
Tağutun özelliklerini Kaya şu şekilde maddelendirdi;
I. Müstağnilik; kendini zengin, yeterli ve üstün görme hali. (Alâk, 6-7)
II. Kurdukları sömürü düzenini korumak için ellerinden gelen gayreti gösterenler. (Hud, 27-32; Şuara, 111-116; Nuh, 7-25)
III. Zulüm; haksızlık yapmayı hayat tarzı olarak sürdürenler. (Necm, 52)
IV. Fesadı yaygınlaştırmayı bir kazanç vesilesi sayanlar. (Fecr, 11-12)
V. Maddi gücü elinde bulundurmak için, her türlü haksızlığı reva görenler. (Kasas, 4)
Konuya ilişkili olarak Kur'an-ı Kerim'den insanın sapma nedenlerini şu şekilde sıraladı; Aklı kullanmamak, Küfran-ı nimet, Zikr unutmak, Hevaya uymak, İstikbar (Tepeden bakmak), İstiğna (Kendini yeterli görmek)-, Uluvv (büyüklenmek)-, Haset, Bağy (Haddi aşmak)-, Batara (Şımarmak)-, Tuğyan (şımarmak)-, Fısk (Bozuk yaşantı)-, Allah düşmanlarını dost edinmek, Nassları cehlen te'vil, Zanna uymak, Beylere ve büyüklere bağlanmak, Yalancılık, Geleneğin dokularına örülen her bilgiyi sağlam olarak görmek.
Kaya, insanları Allah'a karşı küfre iten nedenleri; insanın kendisinden kaynaklanan ve çevrenin etkisiyle de oluşan etmenlerle irtibatlandırdı. "İnsan zaaflı yaratılmıştır, imtihandadır, iyiliğe de kötülüğe de meyletme yetisine sahiptir" diyen Kaya, sunumunu insanın sapmasına neden olan davranışları; kibir, ifsad, haset, riya, dünyaya aşırı düşkünlük, kötülük, cimrilik, iftira, iyiliği başa kakma, israf, yalan söylemek, insanı küçük düşürmek, su-i zan, büyücülük, sarhoşluk, rüşvetçilik, adam öldürmek, zina, eşcinsellik şeklinde maddeleri ile tamamladı.
Mektup Dergisi
Aylık Mektup Dergisi'ni çıkış tarihi olan 1985 yılı itibari ile değerlendirmeye alan Zehra Çomaklı Türkmen; derginin sahibinin Recep Özkan, genel yayın yönetmeninin Emine Şenlikoğlu olduğunu belirterek; derginin ilk olarak "Kadınların kaleminden kadın erkek herkes için" sloganıyla çıktığını ifade etti. İlk sayıda İslami davada veya mücadelede kadınların da varlığını hatırlatmak maksadıyla "hak davada bizde varız" ifadesinin kapakta spotlaştırıldığını ifade eden Türkmen, ilk sayıdaki "Ey Müslüman Hanımlar" başlıklı giriş yazısında; "Müslümanın nasıl olması gerektiğini, Müslüman olmanın ne anlama geldiğini, kültür emperyalizminin asra hakim olduğunu ama bunun suçlusunun asrın değil, insanın olduğunu" işleyen vurguları hatırlattı.
Türkmen, derginin çıkış nedenine ilişkin; "Ne kadar çok dergi olursa o kadar faydası olur, sadece bayanların çıkardığı dergi yok. Çok dergi var. İslam, Ribat, İcmal, Sur, Zikzak, Zafer, Sızıntı gibi. Bunların hepsi kardeşlerimizdir ama bunların hitap etmediği insanlarda vardır." diye derginin çıkarılış mantığını özetledi. Buna göre dergi çıkartanların, İslami kesime bir tez veya misyon taşımaktan ziyade, İslami uyanış sürecindeki heyecanı kadın yazarlar olarak taşımayı ve paylaşmayı öncelediklerini ve dergideki yazar kadrosunda sadece bayanların olduğunu ifade eden Türkmen, daha sonraki süreçlerde erkeklerden de bazı yazıların alındığını söyledi. Derginin yazar kadrosunda ise; Emine Şenlikoğlu, Sabiha Ünlü, Ayla Çimen, Ayşegül Aktürk, Sevim Asımgil, Bakiye Marangoz, Ayşe İslamoğlu, Şule Yüksel Şenler, Büşra Eraslan ve daha sonraki süreçte Demet Tezcan, Mine İzgi, Serap Yavuz, Sibel Eraslan, Türkan Cumhur, Canan Ceylan, Aysel Zeynep gibi isimlerinde bulunduğunu dile getirdi.
Derginin yazı konularını 17 bölümde tasniflediğini belirten ve slayt eşliğinde görüntülü olarak anlatan Türkmen, bu bölümlerdeki konuları kısaca özetledi ve bazı örnekler verdi. İlk başlık olan "Kadınlar İle İlgili Yazılar" bölümünde; nüfus planlaması, tesettür, örtü ve kadının asli vazifesinin ne olduğu, çocuk eğitimi gibi konuların işlendiğini ifade eden Zehra Türkmen, fıkıh ve akaid ilmini öğrenerek geleneksel din algısından kurtulunması gerektiği, lüksten kaçınılması, namazlara dikkat edilmesi, eve gelen misafirin güler yüzle karşılanması, hasta ziyareti yapılması, günlük gazete, dergi gibi yayın organlarının takip edilmesi gibi konuların Müslüman kadınların hasletleri olması gerekliliğinin dergide vurgulandığını söyleyen Türkmen, "18. sayıda Sedat Yenigün'ün şahadetinin altıncı yılı nedeniyle kaleme alınan 'Kadınlar Üzerine Düşünceler' başlıklı yazıda, kadınların erkeklerin zor ve yıpratıcı hayatlarına özendiği ve kadının yorulup yıpranıp bütün nezaketini, zerafetini kaybettiği" gibi özeleştiri içerikli yaklaşımlara da yer verildiğini belirtti.
"Piyes-Tiyatral Tarzı Yazılar" bölümünde; gelin kaynana tartışmasının tiyatro şeklinde kaleme alındığını "Röportaj" bölümünde; gençlikle ilgili; gazete okuyor musunuz?, Kime oy vereceksiniz?, Cezaevlerinde af çıkar mı?, Makyaj yapar mısınız? gibi sorulara cevap verildiğini belirten Türkmen, güncel ve toplumsal meselelere ilişkin yazıların ve dış dünya ile ilgili haberlerin dergide yer aldığını ifade etti; aynı zamanda dergide fıkıh köşesinin oluşturulduğunu ve burada orucu bozan ve bozmayan şeylerin yanı sıra "Gözyaşı abdesti bozar mı?" örneğindeki gibi sorulara da dergide fetvacı bir anlayışla yanıt verildiğini ifade anlattı.
"Gençliğin imanını sorularla çaldılar kitabı dolayısıyla; TCK 163. maddeyi ihlal nedeniyle; 6 yıl 3 ay hapis cezası alıyor. Ve yazılarını cezaevinden gönderiyor, Emine Şenlikoğlu. Bu nedenle de dergide ara ara 163. maddeye yönelik tartışmalar, röportajlar yapılıyor" diyen Türkmen; dergide ayrıca işçi sorunu, emek sorunu, başörtüsü sorunu, işkence sorunu, kadınların yanında erkek sorunu, Kürt sorunu, Çingene sorunu, ahlak sorunu, parti ve siyasi seçimler sorunuyla ilgili hayatın içinden bir çok meselenin kapak konusu yapıldığını ve dergide bu konulara yeri geldikçe de sürekli değinildiğini belirtti.
Derginin "51. sayısından itibaren (1989) başörtüsü yasağını ve bu konudaki etkinlikleri sürekli olarak ele aldığını belirten Türkmen, derginin ilk sayısından itibaren dünyadaki İslami hareketler ve sorunlarla ilgili haber ve değerlendirilmelere yer verildiğini anlattı. Afganistan, Filistin, Hama-Suriye dana sonralarda da Bosna, Irak gibi coğrafyalardan bahsedildiğini söyleyen Türkmen, İran'dan ancak 54. sayıda İmam Humeyni'nin vefat haberi ile kısaca bahsedildiğini ve "sonraki sayılarda Girişim Dergisi genel yayın yönetmeni Mehmet Metiner ile Humeyni sonrası İran'a ilişkin gerçekleştirilen söyleşi"ye yer verildiğini hatırlattı. Türkmen, 81. sayıda derginin "Erbakan'a oy" şeklindeki ifadelerine de dikkat çekerek, dergide seçimlere katılıp katılmama hususunun tartışıldığını; oy verme meselesinin bir akaid konusu olarak algılanmadığının ilan edildiğini belirtti ve Emine Şenlikoğlu'nun; MSP'yi eleştirenlere "kapasiteniz müsait değil bu yüzden siz Erbakan'ı anlayamazsınız" diye karşılık verdiğini söyledi. Ancak derginin AK Parti kuruluşuna sıcak baktığını ve yeniden çıkan son sayılarında ise model kadın tipi olarak Davos'taki tavrından dolayı Emine Erdoğan'ın gösterildiğini ve Tayyip Erdoğan'a ise dergi sayfalarında övgülerle yer verildiğini belirtti.
Zehra Çomaklı Türkmen, konuşmasının başında belirttiği gibi derginin İslami uyanış sürecine katılmak isteyen, okumaya ve yazmaya gayretli Müslüman kadınlar için bir irtibat, diyalog ve atölye çalışması özelliğini andırdığını ama ilerleyen yıllarda da artık bu misyonunu tamamladığını vurguladı. Yazı kadrosunun İslami konularda yeteri kadar usul, metod ve hedef birliğine ulaşamayan bu derginin 2004 yılında kapandığını belirten Türkmen, Mektup'un 2009 yılında üç aylık olarak tekrar yayın hayatına geri dönmesini ise bir nostaljiyi canlandırma havasına tekabül ettiği ve mevcut haliyle bilinç düzeyinde işlevsel olamayacağı şeklinde değerlendirdi. Türkmen'in sunumunu, katılımcıların sorularını cevaplaması ile son buldu.
Esra Aydın / Haksöz-Haber