Yasakçı Genelge Trabzon’da Protesto Edildi
MEB’nın hazırladığı yeni "Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik" ile sürdürülen başörtüsü yasağının tahkim edilmesi Trabzon’da protesto edildi.
Özgür-Der Eynesil Temsilciliği’nin çağrısıyla Meydan park’ta saat 12.30’da gerçekleştirilen basın açıklamasına Trabzon İHH, Akçaabat İlim Yolcuları Derneği, Rize Gül-der ve KTÜ’lü öğrenciler destek verdi.
Bahadır Bayram’ın basın açıklamasını okuduğu eylemde topluluk sık sık tekbir getirerek ‘Yaşasın Başörtüsü direnişimiz’;’Uyan, diren, özgürleş’;’Kemalizm’in değil Rabbimizin kuluyuz’ sloganları attı.
Basın Açıklamasının Tam Metni;
BAŞÖRTÜSÜNE ŞARTSIZ, SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Değerli basın mensupları ve kardeşler,
Bakanlar kurulu tarafından kararlaştırılıp, 27.11.2012 tarihinde yürürlüğe konulan “Milli
Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik” ile 12 Eylül cuntasının getirdiği başörtüsü yasağını devam ettiren bu zihniyeti protesto ediyoruz.
Basında "kılık kıyafet serbestîsi" olarak sunulan bu değişikliğin, aslında yine aynı metinde yer verilen "okul içinde baş açık" ibaresiyle tam bir çelişki arz ettiği görülmektedir. Yine seçmeli Kur'an derslerinde ve imam hatip liselerinde başörtüsünün serbest olduğuna dair ifadeler, gasp edilmiş hakların parçalı iadesinden öte bir şey ifade etmemektedir. Ayrıca verilen bu hakkın da hak olmaktan öte bir nimet olarak sunulması kabul edilemez bir durum arz etmektedir.
Yine yönetmelik içinde yer alan “okul içinde baş açık” ifadesi bu ülkede İslami kimliğimize yönelik baskıcı mantığın korunduğunun bir göstergesidir. Mümin hanımların ve kızların, Rablerinin emrine icabet niyetiyle başlarını örtmelerinin şu veya bu mekânda, şu veya bu mesleği icra ederken yasaklanabileceğine, sınırlanabileceğine dair bir yaklaşım tümüyle gayrı meşru bir yaklaşımdır; insanlar üzerinde ilahlık iddiasının bir yansıması ve açık bir tuğyan eylemidir
12 Eylül askeri darbesinin faillerinin yargılandığı, yasakçı zihniyetin mahkûm edildiği, darbeler vesilesiyle hak gaspına eğilim gösterenlerden hesap sorulduğu böylesi bir vasatta onlarca kardeşimizi mağdur eden başörtüsü yasağının kılık kıyafet yönetmeliğinde açık, net bir ibareyle korunması bu ülkede Müslüman kimliğine karşı geliştirilen yasakçı, azgın zihniyetin korunması anlamına gelmektedir.
Yeni yönetmeliği izah sadedinde ortaya çıkan asıl felaket Bakan Dinçer’e şu sözleri söyleten zihniyette saklı: “Kuran-ı Kerim dinlemenin adap ve usulü vardır. Biz de o derste Kuran-ı Kerim'in adap ve usulüne uyacağız. Onun dışında türban serbest değil. Diz üstü etek ve yırtmaçlı etek de yasak.” Bu dört cümleye sinmiş iki çarpıklık görmezden gelinebilir değil. Birincisi; Kur’an-ı Kerim’i dinleme adap ve usulü var da Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasaklarına riayet etme sorumluluğu yok mu? Neden öğrencilerin önüne bir barikat olarak yönetmeliği çıkarıyorsunuz da kısıtlı bir alanda üstelik de onları ikiyüzlülüğe mecbur kılacak bir düzenlemeye girişiyorsunuz? İkincisi ise sadece tutarsızlık değil müthiş bir çirkinlik ihtiva eden bir alanda, başörtüsünü diz üstü etek ve yırtmaçlı etekle kıyaslama alanında kendini gösteriyor.
Ömer Dinçer, “Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz ne yaptığımızın farkındayız, eğer
başörtüsünü serbest bırakma niyetimiz olsaydı bütünüyle bu yönetmelikte onu serbest hale
getirirdik. Yaptığımız uygulama aslında eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda yapılan bir uygulamadır.”demektedir. Doğrusu merak ediyoruz, başörtüsü yasağı “eğitimin ihtiyaçları” ile nasıl ve neden ters düşmektedir? Başörtüsü eğitimin önünde nasıl bir sorundur? Bu yasağı kaldırmanızın önünde ne tür engeller vardır? Eğer bu yasağı kaldırmayacaksanız bunu açık açık topluma ifade etmeniz gerekmez mi? Toplumu oyalamaya ve oylarını sömürmeye hakkınız var mı? Hükümet, çocuğunu İmam Hatip Okulları dışındaki okullarda okutmak isteyen dindar ailelere ne önermektedir? Milli Eğitim Bakanlığını ve AK Parti Hükümetini, inancımıza ve kimliğimize yönelik yasakçı, dayatmacı uygulamaları içselleştirecek bu tür adımlar atmamaları için uyarıyoruz. İnancımız, kimliğimiz pazarlığa tabi değildir. Başörtüsü yasağı temel bir sorun, bu ülkenin kanayan yaralarından biridir. Kısmi düzeltmelerle, yüzdelik oranlarda azaltmalarla bu sorunu çözemezsiniz! Bu sorun ancak açık, dürüst, cesur bir tutum alışla ve eşitlik ve adalet temelinde bir hukuk mantığıyla çözülebilir.
Bizler, hangi gerekçeyle yapılıyor olursa olsun bu yasağı, İnanç ve değerlerimize düşman olan darbeci geleneğin devamı olarak görüyor ve şiddetle kınıyoruz. Bu yasağı Kemalizm’e bağlılık gösterisi olarak görüyor ve reddediyoruz. Hayatın her alanında başörtüsü serbest bırakılmalıdır. İnancımıza vurulan hiçbir prangayı, kim tarafından vurulursa vurulsun kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Başörtüsü hayatın her alanında şartsız ve sınırsız serbest oluncaya kadar mücadelemiz sürecektir. Hükümeti bir an önce bu vahim hatadan geri dönmesi, bu saçmalığa bir son vermesi ve İslam’ın şiarlarına el uzatmaması konusunda açık ve net bir şekilde uyarıyoruz.
ÖZGÜR-DER