Trabzon’da Mısır Cuntası Protesto Edildi

Trabzon’da Mısır Cuntası Protesto Edildi

Mısır’da Mursi yönetimine ve Müslümanlara karşı yapılan darbeyi lanetlemek ve Mısır İntifadasının direnen yüzü olan Müslümanlara destek vermek için Trabzon’da bir basın açıklaması yapıldı.

Mısır’da Mursi yönetimine ve Müslümanlara karşı yapılan darbeyi lanetlemek ve Mısır İntifadasının direnen yüzü olan Müslümanlara destek vermek için Trabzon’da Kul-der, İHH ve Özgür-der Eynesil Temsilciliğinin çağrısıyla bir basın açıklaması yapıldı.

Eylemde Kul-der Başkanı Umut Özçelik ve Özgür-Der Küçükçekmece Başkanı Nabi Okur konuşma yaptı.

Konuşmalarda “Ortadoğu’da Müslüman coğrafyasında mazlum halklara yapılan bu zulümlerin artık üstünün örtülemediği, ümmet olarak topyekûn her yerde tepkiler gösterildiği ve bu seslerin İslam coğrafyasında artık oyunların eskisi gibi oynanamayacağı gerçeğini ortaya koydu.

Batı’nın ikiyüzlülüğünü bu olayda da en bariz şekilde gösterdiğini, hiçbir batı ülkesinde bu olayın “Darbe” olarak isimlendirilmediğini, Aksine 40 yıllık bir totaliter rejimden sonra seçimle daha bir yıldır işbaşında olan Cumhurbaşkanının tüm bu olayların müsebbibi gibi göstererek darbeyi meşru kılma gayreti sergilediklerini söylendi.

Eğitimci Yüksel Keleş’in Basın Metnini okumasıyla eylem sona erdi.

trabzon-20130705-1.jpg

trabzon-20130705-2.jpg

trabzon-20130705-3.jpg

trabzon-20130705-4.jpg

trabzon-20130705-5.jpg

trabzon-20130705-6.jpg

trabzon-20130705-7.jpg

trabzon-20130705-8.jpg

trabzon-20130705-9.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

MISIR’DA DARBEYE UĞRAYAN İSLAMİ HAREKETİN YANINDAYIZ!

Yeryüzünde İkinci Dünya Savaşı'nın galipleri tarafından kurulan düzen, kan ve gözyaşı ile devam ediyor. Ölümden ve savaştan daha kötü olan fitne yeryüzünde toplumları ifsada devam ediyor, ama şu iyi bilinmeli ki zulüm ile abad olunmaz, zalimler her zaman mağlubiyete mahkumdur.

Mısır'da 2010 yılında başlayan halkın kendi kaderine hakim olması, birilerinin uykularını kaçırdı. 25 Ocak 2011 tarihinde Farklı sosyoekonomik köklerden ve inançlardan olan Mısırlılar ilk defa  protestolarla  toplumsal birlikteliği sağladı. Yani ilk defa Mısır kendisi olmuş kendi iradesi ile kendisini yönetme hakkına kavuşmuştu.

 11 Şubat 2011 tarihinde Hüsnü Mübarek istifa etmek zorunda kaldı. Mısır halkına ciddi bir nefes aldıran bu süreç sonunda halk, demokratik seçimlerle  yeni bir yönetimi işbaşına getirdi

Yapılan ilk özgür seçimlerde halkın %52’sinin iradesiyle seçilen Mısır Hürriyet ve Adalet Partisi adayı Muhammed Mursi, Mısır ordusunun yaptığı darbeyle devrildi. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen kendisinden imkânsızı başarması istenmiştir. Ülke içerisinden ve dışarıdan her yönüyle baskı altında tutulan Mursi’ye karşı başlatılan “temerrüt” kampanyası iki günün sonunda ordunun yönetime el koyması ile sonuçlandı. Sosyal, siyasal ve ekonomik şartlar bakımından kıskaca alınan Muhammed Mursi ulusal ve uluslararası iktidar odaklarının işbirliği ve askeri bir darbe ile cumhurbaşkanlığından uzaklaştırıldı.

Son iki yıldan bu yana Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan ayaklanmaların gittikçe İslamileşmesi ve özgür bir ortamda yapılan seçimlerde İslamcı partilerin itibar kazanması hegemonik güçlerin demokrasi taleplerinin nasıl çifte standartlı olduğunu ortaya bir kez  daha koymuştur.

 Birbirine paralel olarak gelişen Türkiye Brezilya ve Mısır’daki olaylar gösteriyor ki , egemen güçlerin en büyük yalanı demokrasidir. Onlar açısından demokrasi sadece kendi istedikleri seçildiğinde meşru bir tercih biçimidir. Daha bir yıl önce yüzde 52 oy alarak seçilen bir Cumhurbaşkanına  hiçbir hukuki ve siyasi meşruiyet gözetilmeden “sen artık bu ülkenin cumhurbaşkanı değilsin” denebiliyor.

Yaklaşık 60 yıllık bir diktatörlük döneminden çıkmış Mısır halkı Nasır’ı Sedat’ı ve en son olarak Mübarek’in uygulamalarını gördü ve bu baskı ve sindirme politikalarını bizzat yaşadı. Yine aklı darbelere dönük çalışanlar seçimle başaramadıklarını silahlı güçlerden bekleyenler kendilerine şunu sormalılar:

Şayet Mübarek döneminde olsaydı bu şekilde bir kalkışma durumunda başlarına ne gelirdi? Ne olursa olsun Mursi gitsin şeklinde bağırarak toplandıkları Tahrir kan gölüne döner miydi? Dönmez miydi? Henüz bir yıldır Mısır’ı yöneten Mursi’nin oluşturduğu  “özgürlük ” ortamının darbe için kullanılması iddialarının haksızlığının ispatı değil midir?

Son Taksim olaylarında da görüldü ki hegemonik güçler, demokrasi masalını yeniden yazmak ya da yepyeni bir demokrasi tanımı yapmak istiyorlar. Halkın iradesinin yansıması olarak görülen seçimleri yeterli görmüyor ve demokrasi bir “uzlaşma” rejimidir diyerek kim seçilirse seçilsin bizimle uzlaşsın demek istiyorlar. Zira onlar hiçbir zaman adaletten hoşlanmazlar. Zulümle ayakta dururlar. Baskı ile ayakta dururlar. Kan ile gözyaşı ile ayakta dururlar. Hiçbir kutsalları yoktur. Bu gün kendi koydukları kural aleyhlerine döndüğünde onu da hemen hukuk dışı ilan edebilirler.

Mısır’lı kardeşlerimiz ülkelerini emperyalistlere bırakmayacaktır. Müslüman Kardeşler başta olmak üzere tüm Mısır’lılar yapılan bu hile ve tuzaklara karşı direnecektir. Mısır’ın onurlu insanları darbe sevdalısı bu zihniyeti ülkelerinden def edecektir. Muhammed Mursi Müslümanların ve tüm kişiliğine sahip çıkan insanların onurudur ve onuru olmaya devam edecektir.

Bir buçuk yıl önce devrilen Mübarek belki yatağında seviniyor olabilir “darbe”lere karşı olduğunu söyleyip “ama”lı cümlelerle ağızlarından kin ve nefret akıtanlar ellerini ovuşturuyor olabilir “teknokratlar hükümeti” kurarak altı ay içerisinde seçime gidileceğini açıklayan Sisi çok mutlu günler geçiriyor olabilir ya da Sissi’nin yerinde kendisini hayal eden bir çok yerli yabancı “bedbaht” olabilir. Hiç fark etmez. Karşılarında mallarıyla ve canlarıyla direnerek mücadele ettikleri zaman müjdelenin inancın ve özgürlüğün temsilcileri var.

Bu mücadele dün başlamadı yarın da bitmeyecektir.

Tevhidi ilkelerimizle adaleti tesis etmek ve özgürlüğün kapılarını açmak için mücadelemiz devam edecektir. Unutulmamalıdır ki bizler başarıyı ve taltifi sahte ilahlardan değil  yalnızca Allah’tan bekleyen Müslümanlarız. 

Uluslar arası çıkar ve güç odakları size de sesleniyoruz. Bu yaptıklarınız asla unutulmayacak ve halkların vicdanında hak ettiği karşılığını bulacaktır ve bu yapılanların hesabı bir gün mutlaka sorulacaktır.

Bizler Trabzonlu İslami kuruluşlar olarak sonuna, kadar Mısır halkının ve Muhammed Mursi’nin yanında, darbecilerin ise karşısında olduğumuzu belirtmek istedik.

 

Önceki ve Sonraki Haberler